invention : icat , buluş - invenşın inventory : envanter , sıtok - invıntori instrument : enstrüman , çalgı - instrımınt fiddle : zamanını boşa harcamak , vaktini boşa harcamak , keman , dalavere - fidıl around : etrafında , çevresinde , etrafına , çevresine - ıraund behind : arkasında , arkasından , peşinde - bihaynd scene : sahne , olay , olay yeri - siin scenes : sahneler , olaylar - siinz scenery : manzara , dekor , sahne dekoru - sinıri default : varsayılan , ihmal , yer almama - difolt what happen : ne oluyor - vat hepın what happend : ne oldu - vat hepınd compile : derlemek - kımpayıl compiled : derlenmiş , derlendi - kımpayıld compiler : derleyici - kımpaylır compilation : derleme - kampıleyşın grow : büyümek , yetişmek - gırov growing : büyüme , büyüyen , artma , çoğalma - gıroving growing up : büyümek , boy atmak - gıroving ap article : makale , yazı - ardikıl crash : kaza , çarpmak , çarpışmak - kıraş mint : darphane , nane , para basmak - mint pepper : biber - pepır peppermint : nane , nane şekeri - pepırmint paper : kağıt , evrak , rapor , gazete - peypır crush : ezmek , kırmak - kıraş crushed : ezildi , ezik , ezilmiş , kırılmış , kırıldı - kıraşt crushes : ezilir , kırılır - kıraşıs insert : eklemek , girmek , sokmak - insırt bother : zahnet , canını sıkmak - badhır both : ikiside , her ikiside - bouth rim : jant , çerçeve , çember geçirmek - rim dance : dans , dans etmek , dans ettirmek - dens dancer : dansçı , dansöz - densır dancing : dans , dans etme - densing rate : oran , kur , fiyat belirlemek - reyt ratio : oran , orantı - reyşio hunger : açlık , hasret çekmek - hangır hungry : aç , acıkmış , karnı aç - hangri intro : giriş , tanıtım - intro introduce : tanıtmak , tanıştırmak - intrudus introduced : tanıtıldı , tanıştırıldı - intrudust bookstore : katıpçı , kitapevi - buksıtor marble : mermer , misket , bilye - marbıl icon : ikon , dini resim ve heykel - aykan juice : meyve suyu , elektrik - cuus angel : melek , melek gibi , iyi insan - eyncıl honey : bal , klas - hani stadium : sıtadyum - siteydiım sweet : tatlı , güzel , hoş , sevimli - sıvit sweetheart : bitanem , sevgilim - sıvithart portrait : portre - portrıt inbox : gelen kutusu - inbaks tasteful : zevkli , lezzetli - teystfıl gimme : ver - gimi preference : tercih , tercih hakkı - pırefırıns preferences : tercihler - pırefırınsıs group : gurup , topluluk - gırup regroup : yeniden guruplandırmak - rigırup convoy : konvoy , kafile - kanvoy option : seçenek - apşın fresh : taze , temiz , taptaze - fıreş refresh : yenilemek , serinletmek , ferahlatmak , tazelemek - rifıreş refreshment : serinletme , serinletici içki - rifıreşmınt canvas : tuval , yelken - kenvıs canteen : kantin , yemek kabı , matara - kentiin correct : doğru , hatasız , düzeltmek - kırekt would you like : istermisiniz ? - vuc yu layk affordable : uygun fiyatlı - ıfordıbıl freeform : serbest çalışma - fıriform junk : çöp , önemsiz , hurda , ıvır zıvır - cank junk food : abur cubur - cank fuud junkyard : hurdalık - cankyard knock : vurmak , kapıyı çalmak - nak knocked : kapıyı çaldı - nakt knock out : nakavt etmek - nak aut knock off : vurup devirmek , paydos etmek - nak af prompt : çabuk , çabucak , yol açmak , sebep olmak - pırampt promptly : derhal , acilen , tam zamanında , vaktinde - pıramptli pure : saf , katıksız - piyur purely : yalnızca , saf olarak - piyurli purify : arıtmak , arındırmak , saf hale getirmek - piyurifay region : bölge , yöre - ricın regional : bölgesel , yöresel , yerel - ricınıl keepcool : sakin ol , sakin olmak - kiipkuul famous : ünlü , meşhur , tanınmış - feymıs excite : heyecanlandırmak , tahrik etmek - iksayt excited : heyecanlanmış , heyecanlı - iksaytıd excitement : heyecan , coşku , uyarma , uyarılma - iksaytmınt time to time : zaman zaman - taym tı taym shape : şekil , biçim , form - şeyp hospitality : misafirperverlik - haspıtelıdi deposit : depozito , emanet - dıpazit ordinary : sıradan , olağan , alışılmış - ordıneri ordinarily : normalde - ordınerıli godspeed : allah yardımcın olsun , tanrı hızı - gadsıpiid tour : tur , gezi , turne , tur yapmak - tur toured : gezdi , tur attı - turd tourist : turist - turıst tourism : turizm - turizım tournament : turnuva , yarışma - turnımınt prefabricate : pirefabrik - pırifebrikeyt tiny : küçük , küçücük , minik , minicik - tayni cut : kesmek , kesim , kesik - kat uncut : kesilmemiş - ankat telescope : teleskop - telıskop astronomy : astronomi - ıstranımi astronomer : astronom - ıstranımır breakdown : yıkmak - bıreykdaun orient : yönlendirmek - orient cybertruck : siber kamyon - saybırtırak wrangle : kavga , dövüş , kavga etmek - rengıl wrangler : kavgacı , kavga eden - rengılır brawl : kavga , dövüş , kavga etmek - bıral brawler : kavgacı , kavga eden - bıralır acquisition : edinme , kazanma , kazanç - akvızişın village : köy - vilıç villager : köylü - vilicır boost : yükseltmek , arttırmak - buust booster : yükseltici - buustır atmosphere : atmosfer - atmısfir atmospheric : atmosferik , hava , ortam - atmısferik boast : övünmek , övünç , iftahar - boust boastful : övünen , böbürlenen - boustfıl write : yazmak , yazı yazmak - rayt wrote : yazdı - rout newest : en yeni - nuıst skyline : ufuk çizgisi - sıkaylayn admire : hayran olmak , çok beğenmek - edmayır admiring : hayran olma , çok beğenme - edmayıring admirer : hayran - edmayırır admiringly : hayranlıkla , beğeniyle - edmayıringli mark : işaret , işaretlemek , not vermek - mark flour : un , un serpmek - fılaır command : komut , komuta , kumanda - kımend commander : komutan , kumandan - kımendır cases : olaylar , vakalar - keysız captain : kaptan , yüzbaşı - keptın captaincy : kaptanlık , yüzbaşılık , reislik - keptınsi finger : parmak , parmakla göstermek - fingır possibly : muhtemelen , belki , olabilir - pasıbli come back : geri gelmek - kam bek come back soon : yakında geri gelmek - kam bek suun find : bulmak - faynd found : bulundu , temelini atmak , kurmak , inşa etmek - faund founded : kurulan , kurulmuş , kuruluş tarihi - faundıd founder : kurucu , sakatlanmak - faundır foundation : temel , vakıf , kuruluş , fondatön - faundeyşın location : yer , mevki , konum - lokeyşın petition : dilekçe , dilekçe vermek - pıtişın landscape : manzara , peyzaj - lendsıkeyp nail : tırnak , çivi , çivilemek , çivi çakmak - neyl seek : öğrenmeye çalışmak , aramak , talip olmak - siik compact : sıkılaştırmak - kampekt holder : tutacak , kulp , sap , sahip - holdır truly : gerçekten , sadakatle - tıruli whale : balina , balina avlamak - veyıl protest : pırotesto , itiraz etmek - pırotest voyage : yolculuk , seyehat - voyıc voyager : yolcu , gezgin - voyıcır humour : mizah , espiri - hüumır sense : duyu , duygu , anlam , his , algı - sens years old : yaşında - yiırs old transplant : nakil , nakletmek , nakledilmek - tıranspılant filter : filtre , süzgeç , süzmek - filtır filtration : filtreleme , süzme - filtreyşın environment : çevre , ortam , etraf - invayrınmınt environmental : çevresel - invayrınmentıl rider : binici , sürücü , bisikletçi , bisikletli - raydır riderless : binicisiz , sürücüsüz - raydırlıs slave : köle , esir , kul - sıleyv slavery : kölelik , esaret , kulluk - sıleyvıri ambition : hırs , tutku , ihtiras - embişın efficient : verim - ifişınt efficiently : verimli , verimli olarak , verimli bir şekilde - ifişıntli mag : dergi - meg alcohol : alkol , içki , ispirto - alkıhol alcoholism : alkolizm , alkoliklik - alkıholizım cancer : kanser - kensır generate : üretmek , oluşturmak , meydana getirmek - cenıreyt generation : nesil , kuşak , jenerasyon , üretim , oluşturma , dünyaya getirme - cenıreyşın cycle : devir , bisiklet - saykıl motor : motor , makine - modır motorcycle : motosiklet - modırsaykıl particle : parçacık , tanecik , zerre - pardikıl assist : yardım , yardım etmek , yardımcı olmak - ıssist assistant : asistan , yardımcı , muavin - ıssistınt cement : çimento - sıment destination : hedef , varış yeri , nereye - destıneyşın definition : tanım , tarif etme - defınişın description : tarif , tasvir , betimleme , açıklama - diskıripşın waste : çöp , atık , israf - veyst course : kurs , seyir , rota , süreç - kors of course : tabiki , elbette - ıv kors certain : kesin , belli , belirli , kuşkusuz - sırtın certainly : kesinlikle , muhakkak , elbette - sırtınli certainty : kesinlik - sırtınti uncertain : belirsiz , kesin olmayan - ansırtın highway : otoyol , otoban , karayolu , anayol - hayvey try : denemek , yargılamak - tıray trail : iz , peşinden sürüklemek - tıreyıl trailer : fragman , römork , karavan - tıreylır trial : deneme , duruşma , mahkeme - tırayıl massive : büyük , iri - masiv body building : vücut geliştirme - badibilding repaint : yeniden boyamak - ripeynt drying : kurutma - dıraying barely : zarzor , ancak , anca , hemen hemen , neredeyse - berli turquoise : turkuaz - tırkvoyz
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

invention : icat , buluş - invenşın inventory : envanter , sıtok - invıntori instrument : enstrüman , çalgı - instrımınt fiddle : zamanını boşa harcamak ,keman ,dalavere - fidıl around : etrafında ,çevresinde ,etrafına ,çevresine - ıraund behind : arkasında , arkasından , peşinde-bihaynd scene : sahne , olay , olay yeri - siin scenes : sahneler , olaylar - siinz scenery : manzara , dekor , sahne dekoru - sinıri default : varsayılan , ihmal , yer almama - difolt what happen : ne oluyor - vat hepın what happend : ne oldu - vat hepınd compile : derlemek - kımpayıl compiled : derlenmiş , derlendi - kımpayıld compiler : derleyici - kımpaylır compilation : derleme - kampıleyşın grow : büyümek , yetişmek - gırov growing : büyüme , büyüyen , artma , çoğalma - gıroving growing up : büyümek , boy atmak - gıroving ap article : makale , yazı - ardikıl crash : kaza , çarpmak , çarpışmak - kıraş mint : darphane , nane , para basmak - mint pepper : biber - pepır peppermint : nane , nane şekeri - pepırmint paper : kağıt , evrak , rapor , gazete - peypır crush : ezmek , kırmak - kıraş crushed : ezildi , ezik , ezilmiş , kırılmış , kırıldı - kıraşt crushes : ezilir , kırılır - kıraşıs insert : eklemek , girmek , sokmak - insırt bother : zahnet , canını sıkmak - badhır both : ikiside , her ikiside - bouth rim : jant , çerçeve , çember geçirmek - rim dance : dans , dans etmek , dans ettirmek - dens dancer : dansçı , dansöz - densır dancing : dans , dans etme - densing rate : oran , kur , fiyat belirlemek - reyt ratio : oran , orantı - reyşio hunger : açlık , hasret çekmek - hangır hungry : aç , acıkmış , karnı aç - hangri intro : giriş , tanıtım - intro introduce : tanıtmak , tanıştırmak - intrudus introduced : tanıtıldı , tanıştırıldı - intrudust bookstore : katıpçı , kitapevi - buksıtor marble : mermer , misket , bilye - marbıl icon : ikon , dini resim ve heykel - aykan juice : meyve suyu , elektrik - cuus angel : melek , melek gibi , iyi insan - eyncıl honey : bal , klas - hani stadium : sıtadyum - siteydiım sweet : tatlı , güzel , hoş , sevimli - sıvit sweetheart : bitanem , sevgilim - sıvithart portrait : portre - portrıt inbox : gelen kutusu - inbaks tasteful : zevkli , lezzetli - teystfıl gimme : ver - gimi preference : tercih , tercih hakkı - pırefırıns preferences : tercihler - pırefırınsıs group : gurup , topluluk - gırup regroup : yeniden guruplandırmak - rigırup convoy : konvoy , kafile - kanvoy option : seçenek - apşın fresh : taze , temiz , taptaze - fıreş refresh : yenilemek , serinletmek , ferahlatmak - rifıreş refreshment : serinletme , serinletici içki - rifıreşmınt canvas : tuval , yelken - kenvıs canteen : kantin , yemek kabı , matara - kentiin correct : doğru , hatasız , düzeltmek - kırekt would you like : istermisiniz ? - vuc yu layk affordable : uygun fiyatlı - ıfordıbıl freeform : serbest çalışma - fıriform junk : çöp , önemsiz , hurda , ıvır zıvır - cank junk food : abur cubur - cank fuud junkyard : hurdalık - cankyard knock : vurmak , kapıyı çalmak - nak knocked : kapıyı çaldı - nakt knock out : nakavt etmek - nak aut knock off : vurup devirmek , paydos etmek nak af prompt : çabuk ,çabucak ,yol açmak ,sebep olmak - pırampt promptly : derhal , acilen , tam zamanında - pıramptli pure : saf , katıksız - piyur purely : yalnızca , saf olarak - piyurli purify : arıtmak , arındırmak , saf hale getirmek - piyurifay region : bölge , yöre - ricın regional : bölgesel , yöresel , yerel - ricınıl keepcool : sakin ol , sakin olmak - kiipkuul famous : ünlü , meşhur , tanınmış - feymıs excite : heyecanlandırmak , tahrik etmek - iksayt excited : heyecanlanmış , heyecanlı - iksaytıd excitement : heyecan , coşku , uyarma , uyarılma - iksaytmınt time to time : zaman zaman - taym tı taym shape : şekil , biçim , form - şeyp hospitality : misafirperverlik - haspıtelıdi deposit : depozito , emanet - dıpazit ordinary : sıradan , olağan , alışılmış - ordıneri ordinarily : normalde - ordınerıli godspeed : allah yardımcın olsun , tanrı hızı - gadsıpiid tour : tur , gezi , turne , tur yapmak - tur toured : gezdi , tur attı - turd tourist : turist - turıst tourism : turizm - turizım tournament : turnuva , yarışma - turnımınt prefabricate : pirefabrik - pırifebrikeyt tiny : küçük , küçücük , minik , minicik - tayni cut : kesmek , kesim , kesik - kat uncut : kesilmemiş - ankat telescope : teleskop - telıskop astronomy : astronomi - ıstranımi astronomer : astronom - ıstranımır breakdown : yıkmak - bıreykdaun orient : yönlendirmek - orient cybertruck : siber kamyon - saybırtırak wrangle : kavga , dövüş , kavga etmek - rengıl wrangler : kavgacı , kavga eden - rengılır brawl : kavga , dövüş , kavga etmek - bıral brawler : kavgacı , kavga eden - bıralır acquisition : edinme , kazanma , kazanç - akvızişın village : köy - vilıç villager : köylü - vilicır boost : yükseltmek , arttırmak - buust booster : yükseltici - buustır atmosphere : atmosfer - atmısfir atmospheric : atmosferik , hava , ortamatmısferik boast : övünmek , övünç , iftahar - boust boastful : övünen , böbürlenen - boustfıl write : yazmak , yazı yazmak - rayt wrote : yazdı - rout newest : en yeni - nuıst skyline : ufuk çizgisi - sıkaylayn admire : hayran olmak , çok beğenmek - edmayır admiring : hayran olma , çok beğenme edmayıring admirer : hayran - edmayırır admiringly : hayranlıkla , beğeniyle - edmayıringli mark : işaret , işaretlemek , not vermek - mark flour : un , un serpmek - fılaır command : komut , komuta , kumanda - kımend commander : komutan , kumandan - kımendır cases : olaylar , vakalar - keysız captain : kaptan , yüzbaşı - keptın captaincy : kaptanlık , yüzbaşılık , reislik - keptınsi finger : parmak , parmakla göstermek - fingır possibly : muhtemelen , belki , olabilir - pasıbli come back : geri gelmek - kam bek come back soon : yakında geri gelmek - kam bek suun find : bulmak - faynd found : bulundu , temelini atmak , inşa etmek - faund founded : kurulan , kurulmuş , kuruluş tarihi - faundıd founder : kurucu , sakatlanmak - faundır foundation : temel , vakıf , kuruluş , fondatön - faundeyşın location : yer , mevki , konum - lokeyşın petition : dilekçe , dilekçe vermek - pıtişın landscape : manzara , peyzaj - lendsıkeyp nail : tırnak , çivi , çivilemek , çivi çakmak - neyl seek : öğrenmeye çalışmak , aramak , talip olmak - siik compact : sıkılaştırmak - kampekt holder : tutacak , kulp , sap , sahip - holdır truly : gerçekten , sadakatle - tıruli whale : balina , balina avlamak - veyıl protest : pırotesto , itiraz etmek - pırotest voyage : yolculuk , seyehat - voyıc voyager : yolcu , gezgin - voyıcır humour : mizah , espiri - hüumır sense : duyu , duygu , anlam , his , algı - sens years old : yaşında - yiırs old transplant : nakil , nakletmek , nakledilmek - tıranspılant filter : filtre , süzgeç , süzmek - filtır filtration : filtreleme , süzme - filtreyşın environment : çevre , ortam , etraf - invayrınmınt environmental : çevresel - invayrınmentıl rider : binici , sürücü , bisikletçi , bisikletli - raydır riderless : binicisiz , sürücüsüz - raydırlıs slave : köle , esir , kul - sıleyv slavery : kölelik , esaret , kulluk - sıleyvıri ambition : hırs , tutku , ihtiras - embişın efficient : verim - ifişınt efficiently : verimli , verimli bir şekilde - ifişıntli mag : dergi - meg alcohol : alkol , içki , ispirto - alkıhol alcoholism : alkolizm , alkoliklik - alkıholizım cancer : kanser - kensır generate : üretmek ,meydana getirmek - cenıreyt generation : nesil , üretim , oluşturma - cenıreyşın cycle : devir , bisiklet - saykıl motor : motor , makine - modır motorcycle : motosiklet - modırsaykıl particle : parçacık , tanecik , zerre - pardikıl assist : yardım , yardım etmek , yardımcı olmak - ıssist assistant : asistan , yardımcı , muavin - ıssistınt cement : çimento - sıment destination : hedef , varış yeri , nereye - destıneyşın definition : tanım , tarif etme - defınişın description : tarif , tasvir , betimleme , açıklama - diskıripşın waste : çöp , atık , israf - veyst course : kurs , seyir , rota , süreç - kors of course : tabiki , elbette - ıv kors certain : kesin , belli , belirli , kuşkusuz - sırtın certainly : kesinlikle , muhakkak , elbette - sırtınli certainty : kesinlik - sırtınti uncertain : belirsiz , kesin olmayan - ansırtın highway : otoyol , otoban , karayolu , anayol - hayvey try : denemek , yargılamak - tıray trail : iz , peşinden sürüklemek - tıreyıl trailer : fragman , römork , karavan - tıreylır trial : deneme , duruşma , mahkeme - tırayıl massive : büyük , iri - masiv body building : vücut geliştirme - badibilding repaint : yeniden boyamak - ripeynt drying : kurutma - dıraying barely : zarzor , ancak , hemen hemen , neredeyse - berli turquoise : turkuaz - tırkvoyz
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

invention : icat , buluş - invenşın inventory : envanter , sıtok - invıntori instrument : enstrüman , çalgı - instrımınt fiddle : zamanını boşa harcamak , vaktini boşa harcamak , keman , dalavere - fidıl around : etrafında , çevresinde , etrafına , çevresine - ıraund behind : arkasında , arkasından , peşinde - bihaynd scene : sahne , olay , olay yeri - siin scenes : sahneler , olaylar - siinz scenery : manzara , dekor , sahne dekoru - sinıri default : varsayılan , ihmal , yer almama - difolt what happen : ne oluyor - vat hepın what happend : ne oldu - vat hepınd compile : derlemek - kımpayıl compiled : derlenmiş , derlendi - kımpayıld compiler : derleyici - kımpaylır compilation : derleme - kampıleyşın grow : büyümek , yetişmek - gırov growing : büyüme , büyüyen , artma , çoğalma - gıroving growing up : büyümek , boy atmak - gıroving ap article : makale , yazı - ardikıl crash : kaza , çarpmak , çarpışmak - kıraş mint : darphane , nane , para basmak - mint pepper : biber - pepır peppermint : nane , nane şekeri - pepırmint paper : kağıt , evrak , rapor , gazete - peypır crush : ezmek , kırmak - kıraş crushed : ezildi , ezik , ezilmiş , kırılmış , kırıldı - kıraşt crushes : ezilir , kırılır - kıraşıs insert : eklemek , girmek , sokmak - insırt bother : zahnet , canını sıkmak - badhır both : ikiside , her ikiside - bouth rim : jant , çerçeve , çember geçirmek - rim dance : dans , dans etmek , dans ettirmek - dens dancer : dansçı , dansöz - densır dancing : dans , dans etme - densing rate : oran , kur , fiyat belirlemek - reyt ratio : oran , orantı - reyşio hunger : açlık , hasret çekmek - hangır hungry : aç , acıkmış , karnı aç - hangri intro : giriş , tanıtım - intro introduce : tanıtmak , tanıştırmak - intrudus introduced : tanıtıldı , tanıştırıldı - intrudust bookstore : katıpçı , kitapevi - buksıtor marble : mermer , misket , bilye - marbıl icon : ikon , dini resim ve heykel - aykan juice : meyve suyu , elektrik - cuus angel : melek , melek gibi , iyi insan - eyncıl honey : bal , klas - hani stadium : sıtadyum - siteydiım sweet : tatlı , güzel , hoş , sevimli - sıvit sweetheart : bitanem , sevgilim - sıvithart portrait : portre - portrıt inbox : gelen kutusu - inbaks tasteful : zevkli , lezzetli - teystfıl gimme : ver - gimi preference : tercih , tercih hakkı - pırefırıns preferences : tercihler - pırefırınsıs group : gurup , topluluk - gırup regroup : yeniden guruplandırmak - rigırup convoy : konvoy , kafile - kanvoy option : seçenek - apşın fresh : taze , temiz , taptaze - fıreş refresh : yenilemek , serinletmek , ferahlatmak , tazelemek - rifıreş refreshment : serinletme , serinletici içki - rifıreşmınt canvas : tuval , yelken - kenvıs canteen : kantin , yemek kabı , matara - kentiin correct : doğru , hatasız , düzeltmek - kırekt would you like : istermisiniz ? - vuc yu layk affordable : uygun fiyatlı - ıfordıbıl freeform : serbest çalışma - fıriform junk : çöp , önemsiz , hurda , ıvır zıvır - cank junk food : abur cubur - cank fuud junkyard : hurdalık - cankyard knock : vurmak , kapıyı çalmak - nak knocked : kapıyı çaldı - nakt knock out : nakavt etmek - nak aut knock off : vurup devirmek , paydos etmek - nak af prompt : çabuk , çabucak , yol açmak , sebep olmak - pırampt promptly : derhal , acilen , tam zamanında , vaktinde - pıramptli pure : saf , katıksız - piyur purely : yalnızca , saf olarak - piyurli purify : arıtmak , arındırmak , saf hale getirmek - piyurifay region : bölge , yöre - ricın regional : bölgesel , yöresel , yerel - ricınıl keepcool : sakin ol , sakin olmak - kiipkuul famous : ünlü , meşhur , tanınmış - feymıs excite : heyecanlandırmak , tahrik etmek - iksayt excited : heyecanlanmış , heyecanlı - iksaytıd excitement : heyecan , coşku , uyarma , uyarılma - iksaytmınt time to time : zaman zaman - taym tı taym shape : şekil , biçim , form - şeyp hospitality : misafirperverlik - haspıtelıdi deposit : depozito , emanet - dıpazit ordinary : sıradan , olağan , alışılmış - ordıneri ordinarily : normalde - ordınerıli godspeed : allah yardımcın olsun , tanrı hızı - gadsıpiid tour : tur , gezi , turne , tur yapmak - tur toured : gezdi , tur attı - turd tourist : turist - turıst tourism : turizm - turizım tournament : turnuva , yarışma - turnımınt prefabricate : pirefabrik - pırifebrikeyt tiny : küçük , küçücük , minik , minicik - tayni cut : kesmek , kesim , kesik - kat uncut : kesilmemiş - ankat telescope : teleskop - telıskop astronomy : astronomi - ıstranımi astronomer : astronom - ıstranımır breakdown : yıkmak - bıreykdaun orient : yönlendirmek - orient cybertruck : siber kamyon - saybırtırak wrangle : kavga , dövüş , kavga etmek - rengıl wrangler : kavgacı , kavga eden - rengılır brawl : kavga , dövüş , kavga etmek - bıral brawler : kavgacı , kavga eden - bıralır acquisition : edinme , kazanma , kazanç - akvızişın village : köy - vilıç villager : köylü - vilicır boost : yükseltmek , arttırmak - buust booster : yükseltici - buustır atmosphere : atmosfer - atmısfir atmospheric : atmosferik , hava , ortam - atmısferik boast : övünmek , övünç , iftahar - boust boastful : övünen , böbürlenen - boustfıl write : yazmak , yazı yazmak - rayt wrote : yazdı - rout newest : en yeni - nuıst skyline : ufuk çizgisi - sıkaylayn admire : hayran olmak , çok beğenmek - edmayır admiring : hayran olma , çok beğenme - edmayıring admirer : hayran - edmayırır admiringly : hayranlıkla , beğeniyle - edmayıringli mark : işaret , işaretlemek , not vermek - mark flour : un , un serpmek - fılaır command : komut , komuta , kumanda - kımend commander : komutan , kumandan - kımendır cases : olaylar , vakalar - keysız captain : kaptan , yüzbaşı - keptın captaincy : kaptanlık , yüzbaşılık , reislik - keptınsi finger : parmak , parmakla göstermek - fingır possibly : muhtemelen , belki , olabilir - pasıbli come back : geri gelmek - kam bek come back soon : yakında geri gelmek - kam bek suun find : bulmak - faynd found : bulundu , temelini atmak , kurmak , inşa etmek - faund founded : kurulan , kurulmuş , kuruluş tarihi - faundıd founder : kurucu , sakatlanmak - faundır foundation : temel , vakıf , kuruluş , fondatön - faundeyşın location : yer , mevki , konum - lokeyşın petition : dilekçe , dilekçe vermek - pıtişın landscape : manzara , peyzaj - lendsıkeyp nail : tırnak , çivi , çivilemek , çivi çakmak - neyl seek : öğrenmeye çalışmak , aramak , talip olmak - siik compact : sıkılaştırmak - kampekt holder : tutacak , kulp , sap , sahip - holdır truly : gerçekten , sadakatle - tıruli whale : balina , balina avlamak - veyıl protest : pırotesto , itiraz etmek - pırotest voyage : yolculuk , seyehat - voyıc voyager : yolcu , gezgin - voyıcır humour : mizah , espiri - hüumır sense : duyu , duygu , anlam , his , algı - sens years old : yaşında - yiırs old transplant : nakil , nakletmek , nakledilmek - tıranspılant filter : filtre , süzgeç , süzmek - filtır filtration : filtreleme , süzme - filtreyşın environment : çevre , ortam , etraf - invayrınmınt environmental : çevresel - invayrınmentıl rider : binici , sürücü , bisikletçi , bisikletli - raydır riderless : binicisiz , sürücüsüz - raydırlıs slave : köle , esir , kul - sıleyv slavery : kölelik , esaret , kulluk - sıleyvıri ambition : hırs , tutku , ihtiras - embişın efficient : verim - ifişınt efficiently : verimli , verimli olarak , verimli bir şekilde - ifişıntli mag : dergi - meg alcohol : alkol , içki , ispirto - alkıhol alcoholism : alkolizm , alkoliklik - alkıholizım cancer : kanser - kensır generate : üretmek , oluşturmak , meydana getirmek - cenıreyt generation : nesil , kuşak , jenerasyon , üretim , oluşturma , dünyaya getirme - cenıreyşın cycle : devir , bisiklet - saykıl motor : motor , makine - modır motorcycle : motosiklet - modırsaykıl particle : parçacık , tanecik , zerre - pardikıl assist : yardım , yardım etmek , yardımcı olmak - ıssist assistant : asistan , yardımcı , muavin - ıssistınt cement : çimento - sıment destination : hedef , varış yeri , nereye - destıneyşın definition : tanım , tarif etme - defınişın description : tarif , tasvir , betimleme , açıklama - diskıripşın waste : çöp , atık , israf - veyst course : kurs , seyir , rota , süreç - kors of course : tabiki , elbette - ıv kors certain : kesin , belli , belirli , kuşkusuz - sırtın certainly : kesinlikle , muhakkak , elbette - sırtınli certainty : kesinlik - sırtınti uncertain : belirsiz , kesin olmayan - ansırtın highway : otoyol , otoban , karayolu , anayol - hayvey try : denemek , yargılamak - tıray trail : iz , peşinden sürüklemek - tıreyıl trailer : fragman , römork , karavan - tıreylır trial : deneme , duruşma , mahkeme - tırayıl massive : büyük , iri - masiv body building : vücut geliştirme - badibilding repaint : yeniden boyamak - ripeynt drying : kurutma - dıraying barely : zarzor , ancak , anca , hemen hemen , neredeyse - berli turquoise : turkuaz - tırkvoyz
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

invention : icat , buluş - invenşın inventory : envanter , sıtok - invıntori instrument : enstrüman , çalgı - instrımınt fiddle : zamanını boşa harcamak , vaktini boşa harcamak , keman , dalavere - fidıl around : etrafında , çevresinde , etrafına , çevresine - ıraund behind : arkasında , arkasından , peşinde - bihaynd scene : sahne , olay , olay yeri - siin scenes : sahneler , olaylar - siinz scenery : manzara , dekor , sahne dekoru - sinıri default : varsayılan , ihmal , yer almama - difolt what happen : ne oluyor - vat hepın what happend : ne oldu - vat hepınd compile : derlemek - kımpayıl compiled : derlenmiş , derlendi - kımpayıld compiler : derleyici - kımpaylır compilation : derleme - kampıleyşın grow : büyümek , yetişmek - gırov growing : büyüme , büyüyen , artma , çoğalma - gıroving growing up : büyümek , boy atmak - gıroving ap article : makale , yazı - ardikıl crash : kaza , çarpmak , çarpışmak - kıraş mint : darphane , nane , para basmak - mint pepper : biber - pepır peppermint : nane , nane şekeri - pepırmint paper : kağıt , evrak , rapor , gazete - peypır crush : ezmek , kırmak - kıraş crushed : ezildi , ezik , ezilmiş , kırılmış , kırıldı - kıraşt crushes : ezilir , kırılır - kıraşıs insert : eklemek , girmek , sokmak - insırt bother : zahnet , canını sıkmak - badhır both : ikiside , her ikiside - bouth rim : jant , çerçeve , çember geçirmek - rim dance : dans , dans etmek , dans ettirmek - dens dancer : dansçı , dansöz - densır dancing : dans , dans etme - densing rate : oran , kur , fiyat belirlemek - reyt ratio : oran , orantı - reyşio hunger : açlık , hasret çekmek - hangır hungry : aç , acıkmış , karnı aç - hangri intro : giriş , tanıtım - intro introduce : tanıtmak , tanıştırmak - intrudus introduced : tanıtıldı , tanıştırıldı - intrudust bookstore : katıpçı , kitapevi - buksıtor marble : mermer , misket , bilye - marbıl icon : ikon , dini resim ve heykel - aykan juice : meyve suyu , elektrik - cuus angel : melek , melek gibi , iyi insan - eyncıl honey : bal , klas - hani stadium : sıtadyum - siteydiım sweet : tatlı , güzel , hoş , sevimli - sıvit sweetheart : bitanem , sevgilim - sıvithart portrait : portre - portrıt inbox : gelen kutusu - inbaks tasteful : zevkli , lezzetli - teystfıl gimme : ver - gimi preference : tercih , tercih hakkı - pırefırıns preferences : tercihler - pırefırınsıs group : gurup , topluluk - gırup regroup : yeniden guruplandırmak - rigırup convoy : konvoy , kafile - kanvoy option : seçenek - apşın fresh : taze , temiz , taptaze - fıreş refresh : yenilemek , serinletmek , ferahlatmak , tazelemek - rifıreş refreshment : serinletme , serinletici içki - rifıreşmınt canvas : tuval , yelken - kenvıs canteen : kantin , yemek kabı , matara - kentiin correct : doğru , hatasız , düzeltmek - kırekt would you like : istermisiniz ? - vuc yu layk affordable : uygun fiyatlı - ıfordıbıl freeform : serbest çalışma - fıriform junk : çöp , önemsiz , hurda , ıvır zıvır - cank junk food : abur cubur - cank fuud junkyard : hurdalık - cankyard knock : vurmak , kapıyı çalmak - nak knocked : kapıyı çaldı - nakt knock out : nakavt etmek - nak aut knock off : vurup devirmek , paydos etmek - nak af prompt : çabuk , çabucak , yol açmak , sebep olmak - pırampt promptly : derhal , acilen , tam zamanında , vaktinde - pıramptli pure : saf , katıksız - piyur purely : yalnızca , saf olarak - piyurli purify : arıtmak , arındırmak , saf hale getirmek - piyurifay region : bölge , yöre - ricın regional : bölgesel , yöresel , yerel - ricınıl keepcool : sakin ol , sakin olmak - kiipkuul famous : ünlü , meşhur , tanınmış - feymıs excite : heyecanlandırmak , tahrik etmek - iksayt excited : heyecanlanmış , heyecanlı - iksaytıd excitement : heyecan , coşku , uyarma , uyarılma - iksaytmınt time to time : zaman zaman - taym tı taym shape : şekil , biçim , form - şeyp hospitality : misafirperverlik - haspıtelıdi deposit : depozito , emanet - dıpazit ordinary : sıradan , olağan , alışılmış - ordıneri ordinarily : normalde - ordınerıli godspeed : allah yardımcın olsun , tanrı hızı - gadsıpiid tour : tur , gezi , turne , tur yapmak - tur toured : gezdi , tur attı - turd tourist : turist - turıst tourism : turizm - turizım tournament : turnuva , yarışma - turnımınt prefabricate : pirefabrik - pırifebrikeyt tiny : küçük , küçücük , minik , minicik - tayni cut : kesmek , kesim , kesik - kat uncut : kesilmemiş - ankat telescope : teleskop - telıskop astronomy : astronomi - ıstranımi astronomer : astronom - ıstranımır breakdown : yıkmak - bıreykdaun orient : yönlendirmek - orient cybertruck : siber kamyon - saybırtırak wrangle : kavga , dövüş , kavga etmek - rengıl wrangler : kavgacı , kavga eden - rengılır brawl : kavga , dövüş , kavga etmek - bıral brawler : kavgacı , kavga eden - bıralır acquisition : edinme , kazanma , kazanç - akvızişın village : köy - vilıç villager : köylü - vilicır boost : yükseltmek , arttırmak - buust booster : yükseltici - buustır atmosphere : atmosfer - atmısfir atmospheric : atmosferik , hava , ortam - atmısferik boast : övünmek , övünç , iftahar - boust boastful : övünen , böbürlenen - boustfıl write : yazmak , yazı yazmak - rayt wrote : yazdı - rout newest : en yeni - nuıst skyline : ufuk çizgisi - sıkaylayn admire : hayran olmak , çok beğenmek - edmayır admiring : hayran olma , çok beğenme - edmayıring admirer : hayran - edmayırır admiringly : hayranlıkla , beğeniyle - edmayıringli mark : işaret , işaretlemek , not vermek - mark flour : un , un serpmek - fılaır command : komut , komuta , kumanda - kımend commander : komutan , kumandan - kımendır cases : olaylar , vakalar - keysız captain : kaptan , yüzbaşı - keptın captaincy : kaptanlık , yüzbaşılık , reislik - keptınsi finger : parmak , parmakla göstermek - fingır possibly : muhtemelen , belki , olabilir - pasıbli come back : geri gelmek - kam bek come back soon : yakında geri gelmek - kam bek suun find : bulmak - faynd found : bulundu , temelini atmak , kurmak , inşa etmek - faund founded : kurulan , kurulmuş , kuruluş tarihi - faundıd founder : kurucu , sakatlanmak - faundır foundation : temel , vakıf , kuruluş , fondatön - faundeyşın location : yer , mevki , konum - lokeyşın petition : dilekçe , dilekçe vermek - pıtişın landscape : manzara , peyzaj - lendsıkeyp nail : tırnak , çivi , çivilemek , çivi çakmak - neyl seek : öğrenmeye çalışmak , aramak , talip olmak - siik compact : sıkılaştırmak - kampekt holder : tutacak , kulp , sap , sahip - holdır truly : gerçekten , sadakatle - tıruli whale : balina , balina avlamak - veyıl protest : pırotesto , itiraz etmek - pırotest voyage : yolculuk , seyehat - voyıc voyager : yolcu , gezgin - voyıcır humour : mizah , espiri - hüumır sense : duyu , duygu , anlam , his , algı - sens years old : yaşında - yiırs old transplant : nakil , nakletmek , nakledilmek - tıranspılant filter : filtre , süzgeç , süzmek - filtır filtration : filtreleme , süzme - filtreyşın environment : çevre , ortam , etraf - invayrınmınt environmental : çevresel - invayrınmentıl rider : binici , sürücü , bisikletçi , bisikletli - raydır riderless : binicisiz , sürücüsüz - raydırlıs slave : köle , esir , kul - sıleyv slavery : kölelik , esaret , kulluk - sıleyvıri ambition : hırs , tutku , ihtiras - embişın efficient : verim - ifişınt efficiently : verimli , verimli olarak , verimli bir şekilde - ifişıntli mag : dergi - meg alcohol : alkol , içki , ispirto - alkıhol alcoholism : alkolizm , alkoliklik - alkıholizım cancer : kanser - kensır generate : üretmek , oluşturmak , meydana getirmek - cenıreyt generation : nesil , kuşak , jenerasyon , üretim , oluşturma , dünyaya getirme - cenıreyşın cycle : devir , bisiklet - saykıl motor : motor , makine - modır motorcycle : motosiklet - modırsaykıl particle : parçacık , tanecik , zerre - pardikıl assist : yardım , yardım etmek , yardımcı olmak - ıssist assistant : asistan , yardımcı , muavin - ıssistınt cement : çimento - sıment destination : hedef , varış yeri , nereye - destıneyşın definition : tanım , tarif etme - defınişın description : tarif , tasvir , betimleme , açıklama - diskıripşın waste : çöp , atık , israf - veyst course : kurs , seyir , rota , süreç - kors of course : tabiki , elbette - ıv kors certain : kesin , belli , belirli , kuşkusuz - sırtın certainly : kesinlikle , muhakkak , elbette - sırtınli certainty : kesinlik - sırtınti uncertain : belirsiz , kesin olmayan - ansırtın highway : otoyol , otoban , karayolu , anayol - hayvey try : denemek , yargılamak - tıray trail : iz , peşinden sürüklemek - tıreyıl trailer : fragman , römork , karavan - tıreylır trial : deneme , duruşma , mahkeme - tırayıl massive : büyük , iri - masiv body building : vücut geliştirme - badibilding repaint : yeniden boyamak - ripeynt drying : kurutma - dıraying barely : zarzor , ancak , anca , hemen hemen , neredeyse - berli turquoise : turkuaz - tırkvoyz
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR” “KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”
GÜNLÜK HAYATTA EN ÇOK KULLANILAN KELİMELERDEN DERLENMİŞTİR
9
9
9