cobweb : örümcek ağı , dayanıksız - kabveb
commission : komisyon , heyet , komite , görevlendirmek - kımişın
common : ortak , sıradan , yaygın - kamın
conceited : kendini beğenmiş , kibirli - kınsidıt
courage : cesaret - kırıç
court : mahkeme - kort
courtier : saraylı - kortyır
curious : meraklı - küriyıs
daub : boyamak - dob
decorate : dekore etmek , süslemek - dekıreyt
deco : dekorasyon - deko
design : dizayn , desen , tasarım , tasarlamak - dizayn
dew : çiğ - düu
distinguish : ayırt etmek - distingviş
dowry : çeyiz - dauri
drawingroom : misafir odası - dıroving rum
dread : korku , korkmak - dıred
dreadful : korkunç - dıredfıl
dreadfully : korkunç bir şekilde - dıredfıli
earth worm : toprak solucanı - ırth vırm
extinct : soyu tükenmiş - ikstinkt
extraordinary : olağanüstü , sıradışı , özel olarak görevlendirilmiş - ikstrordıneri
extraordinarily : olağanüstü olarak , olağan dışı - ikstordınerıli
faith : inanç , güven , iman - feyth
faithful : sadık , imanlı - feythfıl
fig : incir , giyim kuşam , süslemek - fig
flake : kar , kar tanesi , pul - fıleyk
forefather : ata , ced - forfadhır
gild : süslemek , güzelleştirmek - gild
gilded : süslü , altın kaplama , yaldızlı - gildıd
preview : ön izleme - pırivyu
mind blowing : akıllara durgunluk veren - maynd bıloving
sweater : kazak , süveter - sıvedır
drone : uçan göz , erkek arı , vızıltı , vızıldamak - dıron
house : ev , konut , sinema salonu , barındırmak - haus
housed : barındırılan - hausd
algeria : cezayir - alciriya
gleam : parlamak , parıltı - gıliim
good looking : iyi görünümlü - gud luking
gooseberry : altın çilek - gusberi
go out : dışarı çıkmak , eğlenmeye gitmek , sönmek - go aut
govern : hüküm sürmek , yönetmek , kontrol etmek - gavırn
ham : amatör - hem
hare : yabani tavşan - her
heap : yığın , bir yığın , ağzına kadar doldurmak - hiip
honestly : dürüstçe , dürüst bir şekilde - anıstli
ignorant : cahil , bilgisiz - ignırent
immensely : pek çok , oldukça - imensli
imposter : sahtekar - impostır
inhale : nefes almak , soluk almak , içine çekmek - inheyıl
inheritance : miras - inherıtıns
innocence : masumiyet , suçsuzluk - inısıns
mosquito : sivrisinek - mıskito
gnat : sivrisinek - nat
jig : sevinçli , neşeli , dans etmek - cig
tune : melodi , şarkı , akort , akort etmek - tun
jig tunes : neşeli şarkılar - cig tuns
kick out : dışarı atmak , kovmak , işten kovmak - kik aut
knapsack : sırt çantası - napsak
larder : kiler , erzak dolabı - lardır
lean against : yaslanmak - liin ıgenst
linden : ıhlamur - lindın
livery : üniforma - livıri
loft : tavan arası , çatı katı - loft
loom : dokuma tezgahı - lum
lop off : kapamak , kesmek , kesip atmak - lap of
lustre : aydınlık , parıltı , parlaklık , cila - lastır
maiden : bakire , genç kız - meydın
manor : malikane - menır
mantle : cübbe - mentıl
merriment : şamata , cümbüş , eğlence - merimınt
mice : fare , fareler , korkaklar - mays
mild : sevecen , ılımlı , ılıman , iyi huylu - mayıld
needle : iğne , iğnelemek , dikiş iğnesi , ibre - nidıl
new years eve : yılbaşı akşamı - nüu yiırs iv
nightingale : bülbül - naytingeyıl
noon day : öğle vakti - nun dey
numb : uyuşuk , uyuşmuş , uyuşturmak - nam
ornament : süs , süsleme , süslemek - ornımınt
ornamented : süslü , süslenmiş - ornımıntıd
pang : acı , sızı , sancı - peng
plaything : oyuncak - pıleyding
plunder : yağma , yağmalamak , talan etmek - pılandır
porcelain : porselen - porsılın
portly : iri yapılı - portli
pour : dökmek , yağdırmak - por
presence : varlık , huzur , hazır bulunma - pırezıns
procession : geçit töreni , tören alayı - pırıseşın
propose : teklif etmek , önermek - pırıpoz
pussy cat : yavru kedi - pusi ket
rat : sıçan , fare , muhbir - rat
echo : yankı , yankılanmak - eko
reecho : tekrar yankılanmak - ri eko
reluctantly : isteksizce , gönülsüzce , zoraki , istemeden - rilaktıntli
retain : alıkoymak , elinden kaçırmamak - riteyn
reverie : hayal , düş , dalıp gitme - revıri
on the contrary : aksine , tam aksine , bilakis - on dı kontrıri
riband : kurdele , şerit - riband
roast : kızartmak , kavurmak , fırında kızartmak - rost
robe : bornoz , cübbe - rob
service : servis , hizmet , yemek takımı - sırvıs
sigh : iç çekmek , ah etmek - say
snail : salyangoz , sümüklü böcek - sıneyıl
snuff : koklamak , kurnaz , açık göz - sınaf
sofa : divan , kanape , sedir - soufı
sparrow : serçe - sıperou
species : tür , cins - sıpişiz
splendid : görkemli - sıplendıd
splendor : görkem , ihtişam - sıplendır
squeak : gıcırtı , gıcırdamak , cıyaklamak - sıkuik
stalk : sap , yaprak sapı , gizlice izlemek - sıtak
stork : leylek - sıtork
stove : soba , ocak - sıtov
sugarplum : şekerleme , bonbon , rüşvet - şugırpılam
beam : kolon , kiriş , ışın , ışık saçmak - bim
sunbeam : güneş ışını - sanbim
swoon : baygınlık , baygınlık geçirmek - sıvun
tablecloth : masa örtüsü - teybılkıloth
threat : tehdit , tehlike - tıret
thread : iplik - tıred
toad : kara kurbağa - tood
frog : kurbağa - fırog
what can be : ne olabilir - vat ken bi
toe : ayak parmağı - tou
tiptoe : ayak parmağı ucu - tiptou
tremble : titremek , ürpermek - tırembıl
trunk : bavul - tırangk
unfit : uygunsuz , elverişsiz - anfit
urchin : sokak çocuğu , yaramaz çocuk , deniz kestanesi - ırçın
vexed : gücenmiş , canı sıkkın , sinirli - vekst
walk along : boyunca yürümek , yanından geçmek - volk ılong
waltz : vals , vals yapmak - volts
whither : nereye , her nereye - vidhır
windowpane : pencere camı - vindovpeyn
wonder : merek etmek , şaşkınlık , mucize , harika - vandır
prettily : hoş , güzel , sevimli - pırdıli
midst : ortasında , orta , orta yer - midst
fit well : tam gelmek , oturmak , iyi uyum - fit vel
indeed : aslında - indiid
knighthood : şövalyelik - naythud
so sorry : çok üzgünüm - so sori
majesty : majesteleri - mecısti
sightly : göze hitap eden , göze hitap etme , dikkate değer - saytli
shapely : düzgün , şekilli , biçimli - şeypli
cooker : ocak , fırın , tencere - kukır
bronze : bıronz - bıranz
mile : kara mili - mayıl
milestone : dönüm noktası , kilometre taşı - mayıl sıton
phenomena : fenomen , doğal olay - fınamına
cursor : imleç - kırsır
precursor : öncü , önceki görevli - pırikırsır
significance : önem , anlam - sıgnifikıns
significant : önemli , anlamlı , manalı , kayda değer - sıgnifikınt
significantly : önemli ölçüde - sıgnifikıntli
appearance : dış görünüş , görünüm , görünüş , görünme , belirme , ortaya çıkma ,
kılık kıyafet - ıpirıns
kept : tutulmuş , saklanmak , sakladım - kept
involve : içermek , kapsamak - invalv
involved : dahil olmuş , kapsayan - invalvd
matte : mat - mat
render : kılmak , hale getirmek , sıvamak - rendır
rendered : işlenmiş , hale getirilmiş , sıvanmış - rendırd
roadster : yolcu , binek atı - rodstır
scoot : kaçma , aceleyle kaçmak - sıkut
scooter : mobilet - sıkutır
colossal : devasa , kocaman - kılasıl
off road : yol dışı - of roud
alongside : yanında , yanısıra - ılongsayd
fear : korku , korkma , korkmak , kaygı , endişe - fiır
fearful : korkunç , korkunç derecede - fiırfıl
shallow : sığ , derin olmayan - şelov
unaided : yardımsız , tek başına - aneydid
helpless : çaresiz , aciz - helplıs
floral : çiçek , çiçekli , çiçeklere ait - folorıl
shrine : tapınak , türbe - şırayn
temple : tapınak , mağbet , ibadethane - tempıl
tomb : mezar , kabir , türbe - tum
antenna : anten - entena
jury : jüri - curi
how many : kaç tane , ne kadar - hav meni
how much : kaç para , kaça , ne kadar - hav maç
parachute : paraşüt , paraşütle atlamak - perışut
facing : karşı karşıya , karşı olan - feysing
underneath : alt , altında , altından , altına - andırnith
steak : biftek - sıteyk
sometime : bazen , bir ara , bir gün , günün birinde , eski - samtaym
stonework : taş işi , taş işçiliği - sıtonvırk
lime : kireç , ıhlamur , ıhlamur ağacı - laym
limestone : kireç taşı - laymsıton
dynasty : hanedan , köklü aile - daynısti
while : zaman , süre , vakit , iken , sırasında , esnasında , oysa , halbuki - vayıl
circa : dolaylarında , aşağı yukarı , yaklaşık , takriben - sırka
it can be yours : bu sizin olabilir - it ken bi yorz
survive : hayatta kalmak , sağ kalmak - sırvayv
survivor : hayatta kalan , sağ kalan - sırvayvır
struggle : savaşmak , boğuşmak , mücade etmek , çabalamak , çırpınmak , uğraşmak
- sıtragıl
steam : buhar - sıtim
stream : akarsu , akıntı , akım , dere , nehir , çay - sıtrim
imagined : hayal edildi , tasarlandı - imecınd
extra : ekstra , ilave , ek , fazladan , ilaveten , zam - ekstıra
fragment : parça , bölüm , kısım , fıragman , parçalanmak , parçalara ayrılmak
- fıragmınt
ever taken : şimdiye kadar alınmış , şimdiye kadar çekilmiş - evır teykın
symmetric : muntazam , simetrik - simetrik
afterlife : öbür dünya ahiret - eftırlayf
globe : küre , dünya , top , gezegen - gılob
almost : neredeyse , hemen hemen , adeta , yaklaşık olarak , az kalsın , az daha - olmost
directory : adres rehberi , telefon rehberi , dizin - dırektıri
directorial : yönetmenlik - dırektoriyıl
overlay : kaplama , kaplamak , örtü - ovırley
like always : her zamanki gibi - layk olvis
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”