cobweb : örümcek ağı , dayanıksız - kabveb commission : komisyon , heyet , komite , görevlendirmek - kımişın common : ortak , sıradan , yaygın - kamın conceited : kendini beğenmiş , kibirli - kınsidıt courage : cesaret - kırıç court : mahkeme - kort courtier : saraylı - kortyır curious : meraklı - küriyıs daub : boyamak - dob decorate : dekore etmek , süslemek - dekıreyt deco : dekorasyon - deko design : dizayn , desen , tasarım , tasarlamak - dizayn dew : çiğ - düu distinguish : ayırt etmek - distingviş dowry : çeyiz - dauri drawingroom : misafir odası - dıroving rum dread : korku , korkmak - dıred dreadful : korkunç - dıredfıl dreadfully : korkunç bir şekilde - dıredfıli earth worm : toprak solucanı - ırth vırm extinct : soyu tükenmiş - ikstinkt extraordinary : olağanüstü , sıradışı , özel olarak görevlendirilmiş - ikstrordıneri extraordinarily : olağanüstü olarak , olağan dışı - ikstordınerıli faith : inanç , güven , iman - feyth faithful : sadık , imanlı - feythfıl fig : incir , giyim kuşam , süslemek - fig flake : kar , kar tanesi , pul - fıleyk forefather : ata , ced - forfadhır gild : süslemek , güzelleştirmek - gild gilded : süslü , altın kaplama , yaldızlı - gildıd preview : ön izleme - pırivyu mind blowing : akıllara durgunluk veren - maynd bıloving sweater : kazak , süveter - sıvedır drone : uçan göz , erkek arı , vızıltı , vızıldamak - dıron house : ev , konut , sinema salonu , barındırmak - haus housed : barındırılan - hausd algeria : cezayir - alciriya gleam : parlamak , parıltı - gıliim good looking : iyi görünümlü - gud luking gooseberry : altın çilek - gusberi go out : dışarı çıkmak , eğlenmeye gitmek , sönmek - go aut govern : hüküm sürmek , yönetmek , kontrol etmek - gavırn ham : amatör - hem hare : yabani tavşan - her heap : yığın , bir yığın , ağzına kadar doldurmak - hiip honestly : dürüstçe , dürüst bir şekilde - anıstli ignorant : cahil , bilgisiz - ignırent immensely : pek çok , oldukça - imensli imposter : sahtekar - impostır inhale : nefes almak , soluk almak , içine çekmek - inheyıl inheritance : miras - inherıtıns innocence : masumiyet , suçsuzluk - inısıns mosquito : sivrisinek - mıskito gnat : sivrisinek - nat jig : sevinçli , neşeli , dans etmek - cig tune : melodi , şarkı , akort , akort etmek - tun jig tunes : neşeli şarkılar - cig tuns kick out : dışarı atmak , kovmak , işten kovmak - kik aut knapsack : sırt çantası - napsak larder : kiler , erzak dolabı - lardır lean against : yaslanmak - liin ıgenst linden : ıhlamur - lindın livery : üniforma - livıri loft : tavan arası , çatı katı - loft loom : dokuma tezgahı - lum lop off : kapamak , kesmek , kesip atmak - lap of lustre : aydınlık , parıltı , parlaklık , cila - lastır maiden : bakire , genç kız - meydın manor : malikane - menır mantle : cübbe - mentıl merriment : şamata , cümbüş , eğlence - merimınt mice : fare , fareler , korkaklar - mays mild : sevecen , ılımlı , ılıman , iyi huylu - mayıld needle : iğne , iğnelemek , dikiş iğnesi , ibre - nidıl new years eve : yılbaşı akşamı - nüu yiırs iv nightingale : bülbül - naytingeyıl noon day : öğle vakti - nun dey numb : uyuşuk , uyuşmuş , uyuşturmak - nam ornament : süs , süsleme , süslemek - ornımınt ornamented : süslü , süslenmiş - ornımıntıd pang : acı , sızı , sancı - peng plaything : oyuncak - pıleyding plunder : yağma , yağmalamak , talan etmek - pılandır porcelain : porselen - porsılın portly : iri yapılı - portli pour : dökmek , yağdırmak - por presence : varlık , huzur , hazır bulunma - pırezıns procession : geçit töreni , tören alayı - pırıseşın propose : teklif etmek , önermek - pırıpoz pussy cat : yavru kedi - pusi ket rat : sıçan , fare , muhbir - rat echo : yankı , yankılanmak - eko reecho : tekrar yankılanmak - ri eko reluctantly : isteksizce , gönülsüzce , zoraki , istemeden - rilaktıntli retain : alıkoymak , elinden kaçırmamak - riteyn reverie : hayal , düş , dalıp gitme - revıri on the contrary : aksine , tam aksine , bilakis - on dı kontrıri riband : kurdele , şerit - riband roast : kızartmak , kavurmak , fırında kızartmak - rost robe : bornoz , cübbe - rob service : servis , hizmet , yemek takımı - sırvıs sigh : iç çekmek , ah etmek - say snail : salyangoz , sümüklü böcek - sıneyıl snuff : koklamak , kurnaz , açık göz - sınaf sofa : divan , kanape , sedir - soufı sparrow : serçe - sıperou species : tür , cins - sıpişiz splendid : görkemli - sıplendıd splendor : görkem , ihtişam - sıplendır squeak : gıcırtı , gıcırdamak , cıyaklamak - sıkuik stalk : sap , yaprak sapı , gizlice izlemek - sıtak stork : leylek - sıtork stove : soba , ocak - sıtov sugarplum : şekerleme , bonbon , rüşvet - şugırpılam beam : kolon , kiriş , ışın , ışık saçmak - bim sunbeam : güneş ışını - sanbim swoon : baygınlık , baygınlık geçirmek - sıvun tablecloth : masa örtüsü - teybılkıloth threat : tehdit , tehlike - tıret thread : iplik - tıred toad : kara kurbağa - tood frog : kurbağa - fırog what can be : ne olabilir - vat ken bi toe : ayak parmağı - tou tiptoe : ayak parmağı ucu - tiptou tremble : titremek , ürpermek - tırembıl trunk : bavul - tırangk unfit : uygunsuz , elverişsiz - anfit urchin : sokak çocuğu , yaramaz çocuk , deniz kestanesi - ırçın vexed : gücenmiş , canı sıkkın , sinirli - vekst walk along : boyunca yürümek , yanından geçmek - volk ılong waltz : vals , vals yapmak - volts whither : nereye , her nereye - vidhır windowpane : pencere camı - vindovpeyn wonder : merek etmek , şaşkınlık , mucize , harika - vandır prettily : hoş , güzel , sevimli - pırdıli midst : ortasında , orta , orta yer - midst fit well : tam gelmek , oturmak , iyi uyum - fit vel indeed : aslında - indiid knighthood : şövalyelik - naythud so sorry : çok üzgünüm - so sori majesty : majesteleri - mecısti sightly : göze hitap eden , göze hitap etme , dikkate değer - saytli shapely : düzgün , şekilli , biçimli - şeypli cooker : ocak , fırın , tencere - kukır bronze : bıronz - bıranz mile : kara mili - mayıl milestone : dönüm noktası , kilometre taşı - mayıl sıton phenomena : fenomen , doğal olay - fınamına cursor : imleç - kırsır precursor : öncü , önceki görevli - pırikırsır significance : önem , anlam - sıgnifikıns significant : önemli , anlamlı , manalı , kayda değer - sıgnifikınt significantly : önemli ölçüde - sıgnifikıntli appearance : dış görünüş , görünüm , görünüş , görünme , belirme , ortaya çıkma , kılık kıyafet - ıpirıns kept : tutulmuş , saklanmak , sakladım - kept involve : içermek , kapsamak - invalv involved : dahil olmuş , kapsayan - invalvd matte : mat - mat render : kılmak , hale getirmek , sıvamak - rendır rendered : işlenmiş , hale getirilmiş , sıvanmış - rendırd roadster : yolcu , binek atı - rodstır scoot : kaçma , aceleyle kaçmak - sıkut scooter : mobilet - sıkutır colossal : devasa , kocaman - kılasıl off road : yol dışı - of roud alongside : yanında , yanısıra - ılongsayd fear : korku , korkma , korkmak , kaygı , endişe - fiır fearful : korkunç , korkunç derecede - fiırfıl shallow : sığ , derin olmayan - şelov unaided : yardımsız , tek başına - aneydid helpless : çaresiz , aciz - helplıs floral : çiçek , çiçekli , çiçeklere ait - folorıl shrine : tapınak , türbe - şırayn temple : tapınak , mağbet , ibadethane - tempıl tomb : mezar , kabir , türbe - tum antenna : anten - entena jury : jüri - curi how many : kaç tane , ne kadar - hav meni how much : kaç para , kaça , ne kadar - hav maç parachute : paraşüt , paraşütle atlamak - perışut facing : karşı karşıya , karşı olan - feysing underneath : alt , altında , altından , altına - andırnith steak : biftek - sıteyk sometime : bazen , bir ara , bir gün , günün birinde , eski - samtaym stonework : taş işi , taş işçiliği - sıtonvırk lime : kireç , ıhlamur , ıhlamur ağacı - laym limestone : kireç taşı - laymsıton dynasty : hanedan , köklü aile - daynısti while : zaman , süre , vakit , iken , sırasında , esnasında , oysa , halbuki - vayıl circa : dolaylarında , aşağı yukarı , yaklaşık , takriben - sırka it can be yours : bu sizin olabilir - it ken bi yorz survive : hayatta kalmak , sağ kalmak - sırvayv survivor : hayatta kalan , sağ kalan - sırvayvır struggle : savaşmak , boğuşmak , mücade etmek , çabalamak , çırpınmak , uğraşmak - sıtragıl steam : buhar - sıtim stream : akarsu , akıntı , akım , dere , nehir , çay - sıtrim imagined : hayal edildi , tasarlandı - imecınd extra : ekstra , ilave , ek , fazladan , ilaveten , zam - ekstıra fragment : parça , bölüm , kısım , fıragman , parçalanmak , parçalara ayrılmak - fıragmınt ever taken : şimdiye kadar alınmış , şimdiye kadar çekilmiş - evır teykın symmetric : muntazam , simetrik - simetrik afterlife : öbür dünya ahiret - eftırlayf globe : küre , dünya , top , gezegen - gılob almost : neredeyse , hemen hemen , adeta , yaklaşık olarak , az kalsın , az daha - olmost directory : adres rehberi , telefon rehberi , dizin - dırektıri directorial : yönetmenlik - dırektoriyıl overlay : kaplama , kaplamak , örtü - ovırley like always : her zamanki gibi - layk olvis
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

cobweb : örümcek ağı , dayanıksız - kabveb commission : komisyon , heyet , komite , görevlendirmek - kımişın common : ortak , sıradan , yaygın - kamın conceited : kendini beğenmiş , kibirli - kınsidıt courage : cesaret - kırıç court : mahkeme - kort courtier : saraylı - kortyır curious : meraklı - küriyıs daub : boyamak - dob decorate : dekore etmek , süslemek - dekıreyt deco : dekorasyon - deko design : dizayn , desen , tasarım , tasarlamak - dizayn dew : çiğ - düu distinguish : ayırt etmek - distingviş dowry : çeyiz - dauri drawingroom : misafir odası - dıroving rum dread : korku , korkmak - dıred dreadful : korkunç - dıredfıl dreadfully : korkunç bir şekilde - dıredfıli earth worm : toprak solucanı - ırth vırm extinct : soyu tükenmiş - ikstinkt extraordinary : olağanüstü , sıradışı , özel olarak görevlendirilmiş - ikstrordıneri extraordinarily : olağanüstü olarak , olağan dışı - ikstordınerıli faith : inanç , güven , iman - feyth faithful : sadık , imanlı - feythfıl fig : incir , giyim kuşam , süslemek - fig flake : kar , kar tanesi , pul - fıleyk forefather : ata , ced - forfadhır gild : süslemek , güzelleştirmek - gild gilded : süslü , altın kaplama , yaldızlı - gildıd preview : ön izleme - pırivyu mind blowing : akıllara durgunluk veren - maynd bıloving sweater : kazak , süveter - sıvedır drone : uçan göz , erkek arı , vızıltı , vızıldamak - dıron house : ev , konut , sinema salonu , barındırmak - haus housed : barındırılan - hausd algeria : cezayir - alciriya gleam : parlamak , parıltı - gıliim good looking : iyi görünümlü - gud luking gooseberry : altın çilek - gusberi go out : dışarı çıkmak , eğlenmeye gitmek , sönmek - go aut govern : hüküm sürmek , yönetmek , kontrol etmek - gavırn ham : amatör - hem hare : yabani tavşan - her heap : yığın , bir yığın , ağzına kadar doldurmak - hiip honestly : dürüstçe , dürüst bir şekilde - anıstli ignorant : cahil , bilgisiz - ignırent immensely : pek çok , oldukça - imensli imposter : sahtekar - impostır inhale : nefes almak , soluk almak , içine çekmek - inheyıl inheritance : miras - inherıtıns innocence : masumiyet , suçsuzluk - inısıns mosquito : sivrisinek - mıskito gnat : sivrisinek - nat jig : sevinçli , neşeli , dans etmek - cig tune : melodi , şarkı , akort , akort etmek - tun jig tunes : neşeli şarkılar - cig tuns kick out : dışarı atmak , kovmak , işten kovmak - kik aut knapsack : sırt çantası - napsak larder : kiler , erzak dolabı - lardır lean against : yaslanmak - liin ıgenst linden : ıhlamur - lindın livery : üniforma - livıri loft : tavan arası , çatı katı - loft loom : dokuma tezgahı - lum lop off : kapamak , kesmek , kesip atmak - lap of lustre : aydınlık , parıltı , parlaklık , cila - lastır maiden : bakire , genç kız - meydın manor : malikane - menır mantle : cübbe - mentıl merriment : şamata , cümbüş , eğlence - merimınt mice : fare , fareler , korkaklar - mays mild : sevecen , ılımlı , ılıman , iyi huylu - mayıld needle : iğne , iğnelemek , dikiş iğnesi , ibre - nidıl new years eve : yılbaşı akşamı - nüu yiırs iv nightingale : bülbül - naytingeyıl noon day : öğle vakti - nun dey numb : uyuşuk , uyuşmuş , uyuşturmak - nam ornament : süs , süsleme , süslemek - ornımınt ornamented : süslü , süslenmiş - ornımıntıd pang : acı , sızı , sancı - peng plaything : oyuncak - pıleyding plunder : yağma , yağmalamak , talan etmek - pılandır porcelain : porselen - porsılın portly : iri yapılı - portli pour : dökmek , yağdırmak - por presence : varlık , huzur , hazır bulunma - pırezıns procession : geçit töreni , tören alayı - pırıseşın propose : teklif etmek , önermek - pırıpoz pussy cat : yavru kedi - pusi ket rat : sıçan , fare , muhbir - rat echo : yankı , yankılanmak - eko reecho : tekrar yankılanmak - ri eko reluctantly : isteksizce , gönülsüzce , zoraki , istemeden - rilaktıntli retain : alıkoymak , elinden kaçırmamak - riteyn reverie : hayal , düş , dalıp gitme - revıri on the contrary : aksine , tam aksine , bilakis - on dı kontrıri riband : kurdele , şerit - riband roast : kızartmak , kavurmak , fırında kızartmak - rost robe : bornoz , cübbe - rob service : servis , hizmet , yemek takımı - sırvıs sigh : iç çekmek , ah etmek - say snail : salyangoz , sümüklü böcek - sıneyıl snuff : koklamak , kurnaz , açık göz - sınaf sofa : divan , kanape , sedir - soufı sparrow : serçe - sıperou species : tür , cins - sıpişiz splendid : görkemli - sıplendıd splendor : görkem , ihtişam - sıplendır squeak : gıcırtı , gıcırdamak , cıyaklamak - sıkuik stalk : sap , yaprak sapı , gizlice izlemek - sıtak stork : leylek - sıtork stove : soba , ocak - sıtov sugarplum : şekerleme , bonbon , rüşvet - şugırpılam beam : kolon , kiriş , ışın , ışık saçmak - bim sunbeam : güneş ışını - sanbim swoon : baygınlık , baygınlık geçirmek - sıvun tablecloth : masa örtüsü - teybılkıloth threat : tehdit , tehlike - tıret thread : iplik - tıred toad : kara kurbağa - tood frog : kurbağa - fırog what can be : ne olabilir - vat ken bi toe : ayak parmağı - tou tiptoe : ayak parmağı ucu - tiptou tremble : titremek , ürpermek - tırembıl trunk : bavul - tırangk unfit : uygunsuz , elverişsiz - anfit urchin : sokak çocuğu , yaramaz çocuk , deniz kestanesi - ırçın vexed : gücenmiş , canı sıkkın , sinirli - vekst walk along : boyunca yürümek , yanından geçmek - volk ılong waltz : vals , vals yapmak - volts whither : nereye , her nereye - vidhır windowpane : pencere camı - vindovpeyn wonder : merek etmek , şaşkınlık , mucize , harika - vandır prettily : hoş , güzel , sevimli - pırdıli midst : ortasında , orta , orta yer - midst fit well : tam gelmek , oturmak , iyi uyum - fit vel indeed : aslında - indiid knighthood : şövalyelik - naythud so sorry : çok üzgünüm - so sori majesty : majesteleri - mecısti sightly : göze hitap eden , göze hitap etme , dikkate değer - saytli shapely : düzgün , şekilli , biçimli - şeypli cooker : ocak , fırın , tencere - kukır bronze : bıronz - bıranz mile : kara mili - mayıl milestone : dönüm noktası , kilometre taşı - mayıl sıton phenomena : fenomen , doğal olay - fınamına cursor : imleç - kırsır precursor : öncü , önceki görevli - pırikırsır significance : önem , anlam - sıgnifikıns significant : önemli , anlamlı , manalı , kayda değer - sıgnifikınt significantly : önemli ölçüde - sıgnifikıntli appearance : dış görünüş , görünüm , görünüş , görünme , belirme , ortaya çıkma , kılık kıyafet - ıpirıns kept : tutulmuş , saklanmak , sakladım - kept involve : içermek , kapsamak - invalv involved : dahil olmuş , kapsayan - invalvd matte : mat - mat render : kılmak , hale getirmek , sıvamak - rendır rendered : işlenmiş , hale getirilmiş , sıvanmış - rendırd roadster : yolcu , binek atı - rodstır scoot : kaçma , aceleyle kaçmak - sıkut scooter : mobilet - sıkutır colossal : devasa , kocaman - kılasıl off road : yol dışı - of roud alongside : yanında , yanısıra - ılongsayd fear : korku , korkma , korkmak , kaygı ,endişe fiır fearful : korkunç , korkunç derecede - fiırfıl shallow : sığ , derin olmayan - şelov unaided : yardımsız , tek başına - aneydid helpless : çaresiz , aciz - helplıs floral : çiçek , çiçekli , çiçeklere ait - folorıl shrine : tapınak , türbe - şırayn temple : tapınak , mağbet , ibadethane - tempıl tomb : mezar , kabir , türbe - tum antenna : anten - entena jury : jüri - curi how many : kaç tane , ne kadar - hav meni how much : kaç para , kaça , ne kadar - hav maç parachute : paraşüt , paraşütle atlamak - perışut facing : karşı karşıya , karşı olan - feysing underneath : alt , altında , altından , altına - andırnith steak : biftek - sıteyk sometime : bazen , bir ara , bir gün , günün birinde , eski - samtaym stonework : taş işi , taş işçiliği - sıtonvırk lime : kireç , ıhlamur , ıhlamur ağacı - laym limestone : kireç taşı - laymsıton dynasty : hanedan , köklü aile - daynısti while : zaman , süre , vakit , iken , sırasında , esnasında , oysa , halbuki - vayıl circa : dolaylarında , aşağı yukarı , yaklaşık , takriben - sırka it can be yours : bu sizin olabilir - it ken bi yorz survive : hayatta kalmak , sağ kalmak - sırvayv survivor : hayatta kalan , sağ kalan - sırvayvır struggle : savaşmak , boğuşmak , mücade etmek , çabalamak , çırpınmak , uğraşmak - sıtragıl steam : buhar - sıtim stream : akarsu , akıntı , akım , dere , nehir , çay - sıtrim imagined : hayal edildi , tasarlandı - imecınd extra : ekstra , ilave , ek , fazladan , ilaveten , zam - ekstıra fragment : parça , bölüm , kısım , fıragman , parçalanmak , parçalara ayrılmak - fıragmınt ever taken : şimdiye kadar alınmış , şimdiye kadar çekilmiş - evır teykın symmetric : muntazam , simetrik - simetrik afterlife : öbür dünya ahiret - eftırlayf globe : küre , dünya , top , gezegen - gılob almost : neredeyse , hemen hemen , adeta , yaklaşık olarak , az kalsın , az daha - olmost directory : adres rehberi , telefon rehberi , dizin - dırektıri directorial : yönetmenlik - dırektoriyıl overlay : kaplama , kaplamak , örtü - ovırley like always : her zamanki gibi - layk olvis
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

cobweb : örümcek ağı , dayanıksız - kabveb commission : komisyon , heyet , komite , görevlendirmek - kımişın common : ortak , sıradan , yaygın - kamın conceited : kendini beğenmiş , kibirli - kınsidıt courage : cesaret - kırıç court : mahkeme - kort courtier : saraylı - kortyır curious : meraklı - küriyıs daub : boyamak - dob decorate : dekore etmek , süslemek - dekıreyt deco : dekorasyon - deko design : dizayn , desen , tasarım , tasarlamak - dizayn dew : çiğ - düu distinguish : ayırt etmek - distingviş dowry : çeyiz - dauri drawingroom : misafir odası - dıroving rum dread : korku , korkmak - dıred dreadful : korkunç - dıredfıl dreadfully : korkunç bir şekilde - dıredfıli earth worm : toprak solucanı - ırth vırm extinct : soyu tükenmiş - ikstinkt extraordinary : olağanüstü , sıradışı , özel olarak görevlendirilmiş - ikstrordıneri extraordinarily : olağanüstü olarak , olağan dışı - ikstordınerıli faith : inanç , güven , iman - feyth faithful : sadık , imanlı - feythfıl fig : incir , giyim kuşam , süslemek - fig flake : kar , kar tanesi , pul - fıleyk forefather : ata , ced - forfadhır gild : süslemek , güzelleştirmek - gild gilded : süslü , altın kaplama , yaldızlı - gildıd preview : ön izleme - pırivyu mind blowing : akıllara durgunluk veren - maynd bıloving sweater : kazak , süveter - sıvedır drone : uçan göz , erkek arı , vızıltı , vızıldamak - dıron house : ev , konut , sinema salonu , barındırmak - haus housed : barındırılan - hausd algeria : cezayir - alciriya gleam : parlamak , parıltı - gıliim good looking : iyi görünümlü - gud luking gooseberry : altın çilek - gusberi go out : dışarı çıkmak , eğlenmeye gitmek , sönmek - go aut govern : hüküm sürmek , yönetmek , kontrol etmek - gavırn ham : amatör - hem hare : yabani tavşan - her heap : yığın , bir yığın , ağzına kadar doldurmak - hiip honestly : dürüstçe , dürüst bir şekilde - anıstli ignorant : cahil , bilgisiz - ignırent immensely : pek çok , oldukça - imensli imposter : sahtekar - impostır inhale : nefes almak , soluk almak , içine çekmek - inheyıl inheritance : miras - inherıtıns innocence : masumiyet , suçsuzluk - inısıns mosquito : sivrisinek - mıskito gnat : sivrisinek - nat jig : sevinçli , neşeli , dans etmek - cig tune : melodi , şarkı , akort , akort etmek - tun jig tunes : neşeli şarkılar - cig tuns kick out : dışarı atmak , kovmak , işten kovmak - kik aut knapsack : sırt çantası - napsak larder : kiler , erzak dolabı - lardır lean against : yaslanmak - liin ıgenst linden : ıhlamur - lindın livery : üniforma - livıri loft : tavan arası , çatı katı - loft loom : dokuma tezgahı - lum lop off : kapamak , kesmek , kesip atmak - lap of lustre : aydınlık , parıltı , parlaklık , cila - lastır maiden : bakire , genç kız - meydın manor : malikane - menır mantle : cübbe - mentıl merriment : şamata , cümbüş , eğlence - merimınt mice : fare , fareler , korkaklar - mays mild : sevecen , ılımlı , ılıman , iyi huylu - mayıld needle : iğne , iğnelemek , dikiş iğnesi , ibre - nidıl new years eve : yılbaşı akşamı - nüu yiırs iv nightingale : bülbül - naytingeyıl noon day : öğle vakti - nun dey numb : uyuşuk , uyuşmuş , uyuşturmak - nam ornament : süs , süsleme , süslemek - ornımınt ornamented : süslü , süslenmiş - ornımıntıd pang : acı , sızı , sancı - peng plaything : oyuncak - pıleyding plunder : yağma , yağmalamak , talan etmek - pılandır porcelain : porselen - porsılın portly : iri yapılı - portli pour : dökmek , yağdırmak - por presence : varlık , huzur , hazır bulunma - pırezıns procession : geçit töreni , tören alayı - pırıseşın propose : teklif etmek , önermek - pırıpoz pussy cat : yavru kedi - pusi ket rat : sıçan , fare , muhbir - rat echo : yankı , yankılanmak - eko reecho : tekrar yankılanmak - ri eko reluctantly : isteksizce , gönülsüzce , zoraki , istemeden - rilaktıntli retain : alıkoymak , elinden kaçırmamak - riteyn reverie : hayal , düş , dalıp gitme - revıri on the contrary : aksine , tam aksine , bilakis - on dı kontrıri riband : kurdele , şerit - riband roast : kızartmak , kavurmak , fırında kızartmak - rost robe : bornoz , cübbe - rob service : servis , hizmet , yemek takımı - sırvıs sigh : iç çekmek , ah etmek - say snail : salyangoz , sümüklü böcek - sıneyıl snuff : koklamak , kurnaz , açık göz - sınaf sofa : divan , kanape , sedir - soufı sparrow : serçe - sıperou species : tür , cins - sıpişiz splendid : görkemli - sıplendıd splendor : görkem , ihtişam - sıplendır squeak : gıcırtı , gıcırdamak , cıyaklamak - sıkuik stalk : sap , yaprak sapı , gizlice izlemek - sıtak stork : leylek - sıtork stove : soba , ocak - sıtov sugarplum : şekerleme , bonbon , rüşvet - şugırpılam beam : kolon , kiriş , ışın , ışık saçmak - bim sunbeam : güneş ışını - sanbim swoon : baygınlık , baygınlık geçirmek - sıvun tablecloth : masa örtüsü - teybılkıloth threat : tehdit , tehlike - tıret thread : iplik - tıred toad : kara kurbağa - tood frog : kurbağa - fırog what can be : ne olabilir - vat ken bi toe : ayak parmağı - tou tiptoe : ayak parmağı ucu - tiptou tremble : titremek , ürpermek - tırembıl trunk : bavul - tırangk unfit : uygunsuz , elverişsiz - anfit urchin : sokak çocuğu , yaramaz çocuk , deniz kestanesi - ırçın vexed : gücenmiş , canı sıkkın , sinirli - vekst walk along : boyunca yürümek , yanından geçmek - volk ılong waltz : vals , vals yapmak - volts whither : nereye , her nereye - vidhır windowpane : pencere camı - vindovpeyn wonder : merek etmek , şaşkınlık , mucize , harika - vandır prettily : hoş , güzel , sevimli - pırdıli midst : ortasında , orta , orta yer - midst fit well : tam gelmek , oturmak , iyi uyum - fit vel indeed : aslında - indiid knighthood : şövalyelik - naythud so sorry : çok üzgünüm - so sori majesty : majesteleri - mecısti sightly : göze hitap eden , göze hitap etme , dikkate değer - saytli shapely : düzgün , şekilli , biçimli - şeypli cooker : ocak , fırın , tencere - kukır bronze : bıronz - bıranz mile : kara mili - mayıl milestone : dönüm noktası , kilometre taşı - mayıl sıton phenomena : fenomen , doğal olay - fınamına cursor : imleç - kırsır precursor : öncü , önceki görevli - pırikırsır significance : önem , anlam - sıgnifikıns significant : önemli , anlamlı , manalı , kayda değer - sıgnifikınt significantly : önemli ölçüde - sıgnifikıntli appearance : dış görünüş , görünüm , görünüş , görünme , belirme , ortaya çıkma , kılık kıyafet - ıpirıns kept : tutulmuş , saklanmak , sakladım - kept involve : içermek , kapsamak - invalv involved : dahil olmuş , kapsayan - invalvd matte : mat - mat render : kılmak , hale getirmek , sıvamak - rendır rendered : işlenmiş , hale getirilmiş , sıvanmış - rendırd roadster : yolcu , binek atı - rodstır scoot : kaçma , aceleyle kaçmak - sıkut scooter : mobilet - sıkutır colossal : devasa , kocaman - kılasıl off road : yol dışı - of roud alongside : yanında , yanısıra - ılongsayd fear : korku , korkma , korkmak , kaygı , endişe - fiır fearful : korkunç , korkunç derecede - fiırfıl shallow : sığ , derin olmayan - şelov unaided : yardımsız , tek başına - aneydid helpless : çaresiz , aciz - helplıs floral : çiçek , çiçekli , çiçeklere ait - folorıl shrine : tapınak , türbe - şırayn temple : tapınak , mağbet , ibadethane - tempıl tomb : mezar , kabir , türbe - tum antenna : anten - entena jury : jüri - curi how many : kaç tane , ne kadar - hav meni how much : kaç para , kaça , ne kadar - hav maç parachute : paraşüt , paraşütle atlamak - perışut facing : karşı karşıya , karşı olan - feysing underneath : alt , altında , altından , altına - andırnith steak : biftek - sıteyk sometime : bazen , bir ara , bir gün , günün birinde , eski - samtaym stonework : taş işi , taş işçiliği - sıtonvırk lime : kireç , ıhlamur , ıhlamur ağacı - laym limestone : kireç taşı - laymsıton dynasty : hanedan , köklü aile - daynısti while : zaman , süre , vakit , iken , sırasında , esnasında , oysa , halbuki - vayıl circa : dolaylarında , aşağı yukarı , yaklaşık , takriben - sırka it can be yours : bu sizin olabilir - it ken bi yorz survive : hayatta kalmak , sağ kalmak - sırvayv survivor : hayatta kalan , sağ kalan - sırvayvır struggle : savaşmak , boğuşmak , mücade etmek , çabalamak , çırpınmak , uğraşmak - sıtragıl steam : buhar - sıtim stream : akarsu , akıntı , akım , dere , nehir , çay - sıtrim imagined : hayal edildi , tasarlandı - imecınd extra : ekstra , ilave , ek , fazladan , ilaveten , zam - ekstıra fragment : parça , bölüm , kısım , fıragman , parçalanmak , parçalara ayrılmak - fıragmınt ever taken : şimdiye kadar alınmış , şimdiye kadar çekilmiş - evır teykın symmetric : muntazam , simetrik - simetrik afterlife : öbür dünya ahiret - eftırlayf globe : küre , dünya , top , gezegen - gılob almost : neredeyse , hemen hemen , adeta , yaklaşık olarak , az kalsın , az daha - olmost directory : adres rehberi , telefon rehberi , dizin - dırektıri directorial : yönetmenlik - dırektoriyıl overlay : kaplama , kaplamak , örtü - ovırley like always : her zamanki gibi - layk olvis
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

cobweb : örümcek ağı , dayanıksız - kabveb commission : komisyon , heyet , komite , görevlendirmek - kımişın common : ortak , sıradan , yaygın - kamın conceited : kendini beğenmiş , kibirli - kınsidıt courage : cesaret - kırıç court : mahkeme - kort courtier : saraylı - kortyır curious : meraklı - küriyıs daub : boyamak - dob decorate : dekore etmek , süslemek - dekıreyt deco : dekorasyon - deko design : dizayn , desen , tasarım , tasarlamak - dizayn dew : çiğ - düu distinguish : ayırt etmek - distingviş dowry : çeyiz - dauri drawingroom : misafir odası - dıroving rum dread : korku , korkmak - dıred dreadful : korkunç - dıredfıl dreadfully : korkunç bir şekilde - dıredfıli earth worm : toprak solucanı - ırth vırm extinct : soyu tükenmiş - ikstinkt extraordinary : olağanüstü , sıradışı , özel olarak görevlendirilmiş - ikstrordıneri extraordinarily : olağanüstü olarak , olağan dışı - ikstordınerıli faith : inanç , güven , iman - feyth faithful : sadık , imanlı - feythfıl fig : incir , giyim kuşam , süslemek - fig flake : kar , kar tanesi , pul - fıleyk forefather : ata , ced - forfadhır gild : süslemek , güzelleştirmek - gild gilded : süslü , altın kaplama , yaldızlı - gildıd preview : ön izleme - pırivyu mind blowing : akıllara durgunluk veren - maynd bıloving sweater : kazak , süveter - sıvedır drone : uçan göz , erkek arı , vızıltı , vızıldamak - dıron house : ev , konut , sinema salonu , barındırmak - haus housed : barındırılan - hausd algeria : cezayir - alciriya gleam : parlamak , parıltı - gıliim good looking : iyi görünümlü - gud luking gooseberry : altın çilek - gusberi go out : dışarı çıkmak , eğlenmeye gitmek , sönmek - go aut govern : hüküm sürmek , yönetmek , kontrol etmek - gavırn ham : amatör - hem hare : yabani tavşan - her heap : yığın , bir yığın , ağzına kadar doldurmak - hiip honestly : dürüstçe , dürüst bir şekilde - anıstli ignorant : cahil , bilgisiz - ignırent immensely : pek çok , oldukça - imensli imposter : sahtekar - impostır inhale : nefes almak , soluk almak , içine çekmek - inheyıl inheritance : miras - inherıtıns innocence : masumiyet , suçsuzluk - inısıns mosquito : sivrisinek - mıskito gnat : sivrisinek - nat jig : sevinçli , neşeli , dans etmek - cig tune : melodi , şarkı , akort , akort etmek - tun jig tunes : neşeli şarkılar - cig tuns kick out : dışarı atmak , kovmak , işten kovmak - kik aut knapsack : sırt çantası - napsak larder : kiler , erzak dolabı - lardır lean against : yaslanmak - liin ıgenst linden : ıhlamur - lindın livery : üniforma - livıri loft : tavan arası , çatı katı - loft loom : dokuma tezgahı - lum lop off : kapamak , kesmek , kesip atmak - lap of lustre : aydınlık , parıltı , parlaklık , cila - lastır maiden : bakire , genç kız - meydın manor : malikane - menır mantle : cübbe - mentıl merriment : şamata , cümbüş , eğlence - merimınt mice : fare , fareler , korkaklar - mays mild : sevecen , ılımlı , ılıman , iyi huylu - mayıld needle : iğne , iğnelemek , dikiş iğnesi , ibre - nidıl new years eve : yılbaşı akşamı - nüu yiırs iv nightingale : bülbül - naytingeyıl noon day : öğle vakti - nun dey numb : uyuşuk , uyuşmuş , uyuşturmak - nam ornament : süs , süsleme , süslemek - ornımınt ornamented : süslü , süslenmiş - ornımıntıd pang : acı , sızı , sancı - peng plaything : oyuncak - pıleyding plunder : yağma , yağmalamak , talan etmek - pılandır porcelain : porselen - porsılın portly : iri yapılı - portli pour : dökmek , yağdırmak - por presence : varlık , huzur , hazır bulunma - pırezıns procession : geçit töreni , tören alayı - pırıseşın propose : teklif etmek , önermek - pırıpoz pussy cat : yavru kedi - pusi ket rat : sıçan , fare , muhbir - rat echo : yankı , yankılanmak - eko reecho : tekrar yankılanmak - ri eko reluctantly : isteksizce , gönülsüzce , zoraki , istemeden - rilaktıntli retain : alıkoymak , elinden kaçırmamak - riteyn reverie : hayal , düş , dalıp gitme - revıri on the contrary : aksine , tam aksine , bilakis - on dı kontrıri riband : kurdele , şerit - riband roast : kızartmak , kavurmak , fırında kızartmak - rost robe : bornoz , cübbe - rob service : servis , hizmet , yemek takımı - sırvıs sigh : iç çekmek , ah etmek - say snail : salyangoz , sümüklü böcek - sıneyıl snuff : koklamak , kurnaz , açık göz - sınaf sofa : divan , kanape , sedir - soufı sparrow : serçe - sıperou species : tür , cins - sıpişiz splendid : görkemli - sıplendıd splendor : görkem , ihtişam - sıplendır squeak : gıcırtı , gıcırdamak , cıyaklamak - sıkuik stalk : sap , yaprak sapı , gizlice izlemek - sıtak stork : leylek - sıtork stove : soba , ocak - sıtov sugarplum : şekerleme , bonbon , rüşvet - şugırpılam beam : kolon , kiriş , ışın , ışık saçmak - bim sunbeam : güneş ışını - sanbim swoon : baygınlık , baygınlık geçirmek - sıvun tablecloth : masa örtüsü - teybılkıloth threat : tehdit , tehlike - tıret thread : iplik - tıred toad : kara kurbağa - tood frog : kurbağa - fırog what can be : ne olabilir - vat ken bi toe : ayak parmağı - tou tiptoe : ayak parmağı ucu - tiptou tremble : titremek , ürpermek - tırembıl trunk : bavul - tırangk unfit : uygunsuz , elverişsiz - anfit urchin : sokak çocuğu , yaramaz çocuk , deniz kestanesi - ırçın vexed : gücenmiş , canı sıkkın , sinirli - vekst walk along : boyunca yürümek , yanından geçmek - volk ılong waltz : vals , vals yapmak - volts whither : nereye , her nereye - vidhır windowpane : pencere camı - vindovpeyn wonder : merek etmek , şaşkınlık , mucize , harika - vandır prettily : hoş , güzel , sevimli - pırdıli midst : ortasında , orta , orta yer - midst fit well : tam gelmek , oturmak , iyi uyum - fit vel indeed : aslında - indiid knighthood : şövalyelik - naythud so sorry : çok üzgünüm - so sori majesty : majesteleri - mecısti sightly : göze hitap eden , göze hitap etme , dikkate değer - saytli shapely : düzgün , şekilli , biçimli - şeypli cooker : ocak , fırın , tencere - kukır bronze : bıronz - bıranz mile : kara mili - mayıl milestone : dönüm noktası , kilometre taşı - mayıl sıton phenomena : fenomen , doğal olay - fınamına cursor : imleç - kırsır precursor : öncü , önceki görevli - pırikırsır significance : önem , anlam - sıgnifikıns significant : önemli , anlamlı , manalı , kayda değer - sıgnifikınt significantly : önemli ölçüde - sıgnifikıntli appearance : dış görünüş , görünüm , görünüş , görünme , belirme , ortaya çıkma , kılık kıyafet - ıpirıns kept : tutulmuş , saklanmak , sakladım - kept involve : içermek , kapsamak - invalv involved : dahil olmuş , kapsayan - invalvd matte : mat - mat render : kılmak , hale getirmek , sıvamak - rendır rendered : işlenmiş , hale getirilmiş , sıvanmış - rendırd roadster : yolcu , binek atı - rodstır scoot : kaçma , aceleyle kaçmak - sıkut scooter : mobilet - sıkutır colossal : devasa , kocaman - kılasıl off road : yol dışı - of roud alongside : yanında , yanısıra - ılongsayd fear : korku , korkma , korkmak , kaygı , endişe - fiır fearful : korkunç , korkunç derecede - fiırfıl shallow : sığ , derin olmayan - şelov unaided : yardımsız , tek başına - aneydid helpless : çaresiz , aciz - helplıs floral : çiçek , çiçekli , çiçeklere ait - folorıl shrine : tapınak , türbe - şırayn temple : tapınak , mağbet , ibadethane - tempıl tomb : mezar , kabir , türbe - tum antenna : anten - entena jury : jüri - curi how many : kaç tane , ne kadar - hav meni how much : kaç para , kaça , ne kadar - hav maç parachute : paraşüt , paraşütle atlamak - perışut facing : karşı karşıya , karşı olan - feysing underneath : alt , altında , altından , altına - andırnith steak : biftek - sıteyk sometime : bazen , bir ara , bir gün , günün birinde , eski - samtaym stonework : taş işi , taş işçiliği - sıtonvırk lime : kireç , ıhlamur , ıhlamur ağacı - laym limestone : kireç taşı - laymsıton dynasty : hanedan , köklü aile - daynısti while : zaman , süre , vakit , iken , sırasında , esnasında , oysa , halbuki - vayıl circa : dolaylarında , aşağı yukarı , yaklaşık , takriben - sırka it can be yours : bu sizin olabilir - it ken bi yorz survive : hayatta kalmak , sağ kalmak - sırvayv survivor : hayatta kalan , sağ kalan - sırvayvır struggle : savaşmak , boğuşmak , mücade etmek , çabalamak , çırpınmak , uğraşmak - sıtragıl steam : buhar - sıtim stream : akarsu , akıntı , akım , dere , nehir , çay - sıtrim imagined : hayal edildi , tasarlandı - imecınd extra : ekstra , ilave , ek , fazladan , ilaveten , zam - ekstıra fragment : parça , bölüm , kısım , fıragman , parçalanmak , parçalara ayrılmak - fıragmınt ever taken : şimdiye kadar alınmış , şimdiye kadar çekilmiş - evır teykın symmetric : muntazam , simetrik - simetrik afterlife : öbür dünya ahiret - eftırlayf globe : küre , dünya , top , gezegen - gılob almost : neredeyse , hemen hemen , adeta , yaklaşık olarak , az kalsın , az daha - olmost directory : adres rehberi , telefon rehberi , dizin - dırektıri directorial : yönetmenlik - dırektoriyıl overlay : kaplama , kaplamak , örtü - ovırley like always : her zamanki gibi - layk olvis
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR” “KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”
GÜNLÜK HAYATTA EN ÇOK KULLANILAN KELİMELERDEN DERLENMİŞTİR
24
24
24