sumptuously : görkemli bir şekilde - samçuısli
illustrate : gözünde canlandırmak , resimlemek - ilıstreyt
illustrated : resimli - ilıstreydıd
illustrator : ressam , çizimleri yapan - ilıstreydır
enchant : büyülemek - inçent
enchantress : büyücü kadın - inçentırıs
wretchedness : sefalet , perişanlık , sefillik , zavallılık - reçıdnıs
wrap round : sarmak , dolamak - rap raund
wood cutter : oduncu - vud kadır
axe : balta , kovmak , işten kovmak - aks
pickaxe : kazma - pikaks
wood axe : tahta balta - vud aks
withstand : direnmek , dayanmak - vitsıtend
wind round : etrafına dolanmak , sarmak - vind raund
wicked : kötü , muzip , hınzır - vikıd
weep : ağlamak , göz yaşı dökmek - vip
venomous : zehirli , kinli , kin dolu - venımıs
unfasten : çözmek , çözülmek - anfasın
troop : birlik , bölük , izci gurubu - tırup
troop of soldiers : askeri birlik - tırup av solcırs
buy : satın almak - bay
buyer : alıcı , müşteri , satın alan - bayır
toss about : dönüp durmak - tos ıbaut
tiding : müjdeli haber - tayding
temptation : günaha girme , günaha sokma , şeytana uyma , ayartma - tempteyşın
suffer : acı çekmek , zayiyat vermek - safır
snore : horlamak - sınor
sluggard : miskin , tembel , uykucu - sılagırd
simpleton : avanak , keriz - simpıltın
silly : salak , aptal , salakça - sili
goose : kaz , kaz kafalı , terzi ütüsü , parmaklamak , parmak atmak - gus
scissor : makas - sizır
scent : koku , kokusunu almak , iz sürmek - sent
sausage : sosis , sucuk - sasıç
saddle : sele , eğer , semer - sedıl
rustling : hışırtı - rasling
ripe : olgun , erişkin , olgunlaşmak - rayp
robber : soyguncu , hırsız , haydut - rabır
robbery : soygun , hırsızlık , soygunculuk - rabıri
root : kök , bitki kökü , köken , esas neden , altında yatan neden - ruut
roach : hamam böceği - roç
reproach : sitem , sitem etmek - riproç
approach : yaklaşma , yaklaşmak , yanaşmak , yaklaşım - ıproç
repent : pişman olmak , tövbe etmek - ripent
ransom : fidye , fidye vermek - rensım
prosper : başarılı olmak , yolunda gitmek - pıraspır
plank : tahta , kalas , kereste - pılengk
pine away : zayıf düşmek , gücünü kaybetmek - payn ıvey
pinafore : önlük , bebek önlüğü - pinıfor
pile up : yığmak , kayalara çarpmak - paylap
pigeon : güvercin - picın
pierce : delmek , oymak , delip geçmek - piırs
pebble : çakıl , çakıl taşı - pebıl
pay attention : dikkat etmek - pey ıtenşın
parlour : salon , oda - parlır
pane : bölme , pencere camı - peyn
pan : tava , elemek , elek , acımasızca eleştirmek - pen
nibble : kemirmek , dişlemek - nibıl
necessity : gerek , gereklilik - nısesıdi
naughty : yaramaz , haylaz - nodi
mouth : ağız - mauth
mouthful : ağız dolusu , lokma - mauthfıl
mockingly : alay ederek , alaycı bir şekilde , alayla - makingli
miserable : sefil , perişan , acınacak halde - mizrıbıl
malice : kötülük , kötü niyet - melıs
knead : yoğurmak - niid
lip : dudak - lip
leap : sıçramak , sıçratmak , sıçrama , atlamak , atlayış - lip
leap down : aşağı sıçramak - lip daun
keen : keskin , hevesli , istekli , meraklı , ağıt yakmak - kiin
ill luck : kötü şans - il lak
howl : uluma , ulumak - haul
herb : ot , bitki - hırb
heir : varis , mirasçı - er
hastily : aceleyle - heystıli
handful : avuç , avuç dolusu - hendfıl
groan : inlemek , inilti - gıron
glitter : parlamak , parıltı , göz almak - gılidır
get rid of : kurtulmak , başından savmak - get rid ıv
gaze : gözünü dikmek , dik dik bakmak - geyz
gallow : dar ağacı - gelov
gallop : dörtnala , dörtnala koşmak - gelıp
forsake : korumak , terk etmek - forseyk
creep : sürünmek , emeklemek - kırip
fatigue : yorgunluk , bitkinlik , yormak , yorulmak - fıtig
fasten : kilitlemek , bağlamak , tutturmak , sabitlemek - fasın
fall on neck : boynuna atılmak - fal an nek
droll : gülünç , komik şaka - dırol
dough : hamur - do
distress : sıkıntı , dert , acı , keder , üzüntü - distres
deceive : aldatmak , kandırmak , kazık atmak - disiv
dearth : kıtlık , yokluk - dırth
dame : bayan , kadın - deym
dainty : nefis , lezzetli - deynti
crumble :kırıntı , ekmek kırıntısı - kırambıl
counsel : tavsiye , akıl , öğüt vermek - kaunsıl
contrive : yolunu bulmak , tasarlamak , icat etmek - kıntrayv
constant : sabit , değişmez - kanstınt
constantly : sürekli - kanstıntli
consent : razı olmak , rıza - kınsent
clutch : devriyaj , kavrama - kılaç
cast out : kovmak , sürmek , uzaklaştırmak - kest aut
broth : et suyu , çorba - bırath
braid : örgü , örgülü saç - bıreyd
bolt : sürgü , kilit , sürgülemek - bolt
berry : meyve , meyve toplamak - beri
beak : gaga - biik
anxiety : endişe , kaygı - engzayıdi
ail : zayıflamak , rahatsız olmak , rahatsızlık , hastalanmak - eyıl
flurry : telaş , telaşlanmak - fılıri
presently : şuanda , birazdan , az sonra , hemen , derhal - pırezıntli
avail : yaramak , yararı olmak , faydası olmak , işe yaramak - ıveyıl
swallow : kırlangıç , yutmak - sıvalov
booty : ganimet - budi
legitimate : meşru , yasal - lıcitımıt
situation : durum - siçuveyşın
bargain : söze karışmak , lafa girmek , pazarlık etmek - bargın
retire : emekli olmak , yatmaya gitmek - ritayır
arrangement : ayarlama , düzenleme - ıreyncmınt
household : ev halkı - haushold
a long while after : uzun bir süre sonra - ı long vayl eftır
scarcely : hemen hemen - sıkersli
rogue : serseri , haydut , düzenbaz - rog
roguish : çapkın - rogış
roguery : çapkınlık - rogıri
many years : uzun yıllar - meni yiırs
many many years : çok uzun yıllar - meni meni yiırs
in a moment : bir arada - in ı momınt
in the wood : ormanda - in dı vud
once more : birkez daha - vans mor
fluke : şans , şans eseri - fıluk
ourselves : kendimizi , kendimize , kendimiz , bizler - aurselvs
by the side : yanında - bay dı sayd
liberty : özgürlük , hürriyet - libırdi
rascal : rezil , ahlaksız - raskıl
bestow : yerine koymak - bistov
uproar : curcuna , şamata - apror
ride away : uzaklaşmak - raydıvey
clap : alkış , alkışlamak - kılap
merrily : neşeyle - merıli
thither : oraya , o yöne , oradaki - tidhır
pity : acımak , merhamet etmek - pidi
take away : götürmek , alıp götürmek , paket götürmek - teyk ıvey
overstock : sıtok fazlası , fazla doldurmak - ovırsıtok
fast asleep : derin uyku - fest ısılip
stall : ahır , oyalamak - sıtol
despair : çaresizlik , umutsuzluk , umudunu kesmek - disper
sentence : cümle , mahkeme kararı - sentıns
sets up : ayarlar , ayarlıyor - sets ap
lie : yalan , yatmak , uzanmak - lay
lying : yalan söyleme , yalancılık , yatış , yatan - laying
by it : onun tarafından - bay it
manner : tavır , tutum - menır
ease : rahatlamak , rahatlatmak , kolaylaştırmak , dindirmek - iz
easy : kolay , zahmetsiz - izi
uneasy : huzursuz , tedirgin - anizi
opposite : karşı , karşı karşıya , karşı yönde, zıt , karşı tarafta , aleyhinde , karşısında ,
karşısındaki , karşılıklı , karşıda - apızıt
snapping : yakalama - sınaping
eldest : en yaşlı - eldıst
ascertain : aslını öğrenmek - asırteyn
afar : uzak , uzakta , uzaktan - ıfar
ferry : feribot - feri
each : her , her bir , her biri , tanesi - iç
each other : birbiri , birbirini , birbirine - iç adhır
embrace : kucaklamak , kucaklaşmak - imbıreys
horribly : korkunç - horıbli
intend : niyet etmek , kastetmek - intend
properly : düzgün bir şekilde , uygun bir şekilde , doğru dürüst - pırapırli
at all : hiç , hiçte , hiçbir şekilde - et ol
impatient : sabırsız , tahammülsüz - impeyşınt
fatten : şişman , şişmanlamak - fedın
fattening : şişmanlatan , kilo aldırıcı - fedıning
crap : saçmalık , bok , sıçmak - kırap
vain : boşuna , nafile - veyn
bitterly : acı bir şekilde - bidırli
rosy : pembe - rozi
entice : aklını çelmek - intays
pancake : gözleme - pankeyk
nod : başını sallamak , başıyla selam vermek - nad
bough : ağaç dalı , dal - bau
midday : öğlen , öğlen vakti - middey
weariness : yorgunluk , usanç - virinıs
delight : zevk almak , zevk vermek , haz , keyif - dilayt
delightful : keyifli - dilaytfıl
delightfully : nefis - dilaytfıli
morsel : lokma - morsıl
conversation : konuşma , sohbet , söyleşi - kanvırseyşın
yield : teslim olmak - yiıld
loaf : somun ekmek , kaytarmak - lof
penny : metelik , kuruş - peni
stroke : vurgu , vuruş , inme , felç - sıtrok
strokes : vuruşlar - sıtroks
content : içerik , memnun , hoşnut - kıntent
contented : memnun , halinden memnun - kıntentıd
rejoice : neşelenmek , sevinmek , sevindirmek - ricoys
brushwood : çalı çırpı , çalılık - bıraşvud
chimney : baca , yanardağ ağzı - çimni
stoop : eğilmek - sıtup
afterward : daha sonra , sonra , sonradan , sonrasında - eftırvırd
afterwards : daha sonra , sonra , sonradan , sonrasında - eftırvırds
room : oda - rum
roam : dolaşmak , gezmek - rom
thus : böylece , böyle , bu ölçüde - das
scratch : kaşımak , çizik , sıyrık - sıkraç
fetch : gidip getirmek , gidip almak - fetç
adequate : yeterli , uygun , elverişli - adıkvıt
sumptuous : çok görkemli , çok şatafatlı - samçuıs
adverse : ters , karşı , karşıt , zıt - edvırs
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”