metal : metal - medıl sunnysky : güneşli gökyüzü - saniski sky : gökyüzü , gök , hava , sema , hava sahası - sıkay skies : gökyüzü , en yüksek nokta - sıkayz ski : kayak , kaymak - sıki glue : tutkal , yapıştırıcı , yapıştırmak - gılu glued : yapıştırıldı , yapıştırılmış - gılud paste : yapıştırmak , macun , hamur , tutkal - peyst crowd : kalabalık , üşüşmek - kıraud crowded : kalabalık - kıraudıd footwear : ayakkabı - futviır shoe : ayakkabı , papuç , ayakkabı giymek - şıu shoes : ayakkabılar - şıuz shoelace : ayakkabı bağcığı - şıuleys lace : bağ , bağcık - leys flay : yüzmek , derisini yüzmek - fıley flay out : sallamak , uçup gitmek - fıley aut clup : kulüp - kılap fog : sis , sis basmak , sis kaplamak , sis çökmek - fog foggy : sisli , dumanlı , dumanaltı - fogi smoke : duman , sigara içmek , tüttürmek - sımok smoking : sigara içme , sigara içen - sımoking no smoking : sigara içmek yasak - no sımoking cigarette : sigara - sigıret last : son , geçen , sonuncu - last laster : sonuncu - lastır lastest : en son - lastıst last name : soyadı - last neym last day : geçen gün - last dey last week : geçen hafta - last viik last year : geçen yık - last yiır last month : geçen ay - last manth month : ay - manth health : sağlık , sıhhat , sağlık durumu - helth half : yarım , yarı , buçuk - haf politicia : siyaset , politika - palıtişa politician : politikacı - palıtişın federation : federasyon - fedıreyşın wind : rüzgar , yel , esinti - vind windy : rüzgarlı , boş konuşan - vindi wing : kanat , kanatlanmak - ving fend : kendini korumak - fend fender : çamurluk , tampon - fendır mud : çamur - mad muddy : çamurlu - madi muddle : karıştırmak - madıl muddled : karışık - madıld muddles : karışıklık - madılz hill : tepe , yokuş , tepelemek - hil hilly : tepelik , dağlık - hili chrome : kırom - kırom copper : bakır , aynasız polis - kapır iron : demir , ütü , ütülemek - ayrın silver : gümüş , gümüş rengi - silvır gold : altın - gold golden : altın , altın sarısı , altın gibi , türünün en iyisi - goldın virgin : bakire , balta girmemiş - vırcin window : pencere - vindou widow : dul - vidou sharp : keskin , kesici , sivri - şarp sharpener : keskinleştirici , kalemtıraş - şarpınır sharpen : keskinleştirmek , bilemek - şarpın sharpness : keskinlik , netlik - şarpnıs television : televizyon - telıvijın tunnel : tünel , tünel açmak - tanıl tube : tüp , boru , boru döşemek - tuyub tank : tank , depo , su deposu - tenk shark : köpek balığı , işinin ehli - şark bang : patlama , güm diye çarpmak - beng curtain : perde , perdelemek - kırtın input : giriş , girdi - input output : çıkış , çıktı , çıkış gücü - autput put : koyma , yatırma , para koyma - put put up : misafir etmek , reçelini yapmak , bahis oynamak - put ap put on : giymek , giyinmek , bahse girmek - put an put off : söndürmek , başdan savmak - put af table : masa , tablo , sofra , çizelge - teybıl era : çağ , çığır - ira erase : silmek , silip atmak - ireys eraser : silgi - ireysır cheer : tezahurat , sevinç çığlığı - çiir eradicate : kökünü kurutmak , kökünden sökmek , kökünden halletmek - iradıkeyt pen : dolma kalem , tükenmez kalem - pen pencil : kurşun kalem , kara kalem , makyaj kalemi - pensıl skeleton : iskelet , çok zayıf kimse - sıkelıtın skull : kafatası , kurukafa - sıkal phantom : hayalet - fentım phantasm : hayal , hayali görüntü - fentazım skill : hüner , beceri , yetenek , kabiliyet - sikil skillful : becerikli , kabiliyetli , ustalık gerektiren - sikilfıl talent : yetenek , kabiliyet - talınt talented : yetenekli , kabiliyetli - talıntıd applause : alkış - ıplaz applaud : alkışlamak - ıplod applauding : alkışlama - ıploding rectangle : dikdörtgen - rektengıl circle : daire - sırkıl square : kare , dörtgen , dört köşeli , meydan - sıkuer triangle : üçgen , üç köşeli - tırayengıl endeavor : çaba , gayret , çabalamak , gayret göstermek - indevır interest : faiz , ilgi , çıkar , ilgilendirmek - intırıst interested : ilgilenen , pay sahibi , ortağı - intırıstıd interesting : ilginç , ilgi çekici , enteresan - intırısting cute : sevimli , şirin - kiyut cuter : daha sevimli , daha şirin - kiyudır cutest : en sevimli , en şirin - kiyutıst cuteness : sevimlilik , şirinlik - kiyutnıs intel : bilgi - intel intelligent : zeki , akıllı , bilgili - intelıcınt intelligence : istihbarat , zeka - intelıcıns humble : mütevazi , alçak gönüllü - hambıl checkpoint : kontrol noktası - çek poynt pro : profesyonel , lehinde , lehde , için - pırı professional : profesyonek , meslek , uzman - pırıfeşınıl dice : zar , zar atmak - days launch : başlatmak , fırlatmak - lanç launcher : başlatıcı , fırlatıcı - lançır launched : başlatıldı , fırlatıldı - lançt launching : başlatma , fırlatma - lançing probably : galiba , muhtemelen , olasılıkla , beklide - pırabıbli probability : olasılık , ihtimal - pırabıbilıdi worthless : değersiz , önemsiz , beş para etmez - vırthlıs lottery : piyango - ladıri influence : etkilemek , etkili olmak - infıluıns influencer : etkileyici - infıluınsır song : şarkı , türkü , şarkı söylemek - song sing : şarkı söylemek - sing singing : şarkı söyleme , şarkıcılık - singing singer : şarkıcı - singır songwriter : söz yazarı , şarkı yazarı - songraydır cardboard : karton - kardbord billboard : reklam panosu - bilbord select : seç , seçmek , ayıklamak - sılekt selected : seçilmiş , seçkin , seçili - sılektıd selection : seçim - sılekşın selective : seçici - sılektiv how do you like it : beğendiniz mi ? - hav du yu layk it how do you like : nasıl buldun ? - hav du yu layk vendetta : kan davası - vendetı film : film , film çekmek , ince tabaka - film filming : film çekmek , filme çekmek , film çekimi - filming beer : bira - biir scamp : dolandırıcı , haylaz , yaramaz - sıkemp scamper : koşuşturmacı , acele eden - sıkempır running : koşu , koşma , akmak - raning rest : dinlenme , dinlenmek , dinlendirmek , kalan , gerisi , dayanak - rest restless : huzursuz , sabırsız - restlıs phoenix : eşsiz insan , anka kuşu - finiks energetic : enerjik - enırcetik dynamic : dinamik - daynemik heavy : ağır , şiddetle , şiddetli , ağır iş - hevi weight : ağırlık , yük , tartı , siklet - veyt rough : kaba , pürüzlü , zor - raf roughly : kabaca , aşağı yukarı , tahminen - rafli blanket : battaniye , battaniye ile örtmek - bılankıt general : genel , general , halka açık - cenırıl coil : bobin , dolanmak - koyıl syringe : şırınga , enjektör , şırınga etmek - sırinç least : en az , en küçük , en ufak - liist gotta be : öyle olmalı - gadı bi industry : sanayi , endüstri - indıstri affair : gönül macerası , mesele - ıfer color : renk , boya , ten rengi , renklendirmek - kalır colorful : renkli , rengarenk - kalırfıl colored : renkli , boyalı , boyanmış - kalırd coloring : boyama - kalıring colorist : renk uzmanı - kalırist colorize : renklendirmek - kalırayz satellite : uydu - sedıllayt pose : poz , poz vermek - poz posing : poz verme - pozing atlas : ipekli kumaş - atlıs upon : üzerine , üzerinde , sonra - ıpan upon a time : bir zamanlar - ıpan e taym upon checking : kontrol ettikten sonra - ıpan çeking convince : ikna etmek , inandırmak - kınvins earth : dünya , yeryüzü , toprak , toprakla örtmek - ırth earthed : dünyalı - ırthd earthers : dünyalılar - ırthırs mural : duvar , duvar resmi - mıyurıl spot : nokta , benek , leke , peşin para , hemen teslim - sıpat spotting : lekelenme - sıpading spotted : lekeli , lekelenmiş , benekli - sıpadıd spotter : gözcü - sıpadır spotty : lekeli , benekli , sivilceli - sıpadi quake : deprem , zelzele - kuveyk earthquake : deprem , zelzele - ırthkuveyk billet : kütük , konaklama yeri , konaklamak - bilıt country : ülke , kırsal , köy - kantri county : ilçe - kaunti province : il - pıravıns wanna : istemek , istiyorum - vanı wannabe : özenti - vanıbi gonna : olacak , yapacağım - ganı seater : kişilik , karakter - sidır bunch : demet , salkım , deste - banç doubt : kuşku , şüphe , kuşkulanmak , şüphelenmek - daut doubtful : kuşkulu , şüpheli - dautfıl no doubt : şüphesiz , kuşkusuz - no daut otherwise : aksi takdirde , başka türlü , yoksa , diğer taraftan , bunun dışında , başkaca - adırvayz refrigerator : buzdolabı , soğutucu - rıfricıreydır relativity : görecelik , izafiyet - relıtivıdi realize : farkına varmak , gerçekleştirmek - rilayz comrade : yoldaş - kamred proper : uygun , münasip , özel - pırapır arctic : kuzey kutbu - arktik invent : icat etmek - invent sparkle : ışıltı , kıvılcım saçmak - sıparkıl bum : serseri , aylak , aylak aylak dolaşmak - bam
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

metal : metal - medıl sunnysky : güneşli gökyüzü - saniski sky : gökyüzü , hava , sema , hava sahası - sıkay skies : gökyüzü , en yüksek nokta - sıkayz ski : kayak , kaymak - sıki glue : tutkal , yapıştırıcı , yapıştırmak - gılu glued : yapıştırıldı , yapıştırılmış - gılud paste : yapıştırmak , macun , hamur , tutkal peyst crowd : kalabalık , üşüşmek - kıraud crowded : kalabalık - kıraudıd footwear : ayakkabı - futviır shoe : ayakkabı , papuç , ayakkabı giymek - şıu shoes : ayakkabılar - şıuz shoelace : ayakkabı bağcığı - şıuleys lace : bağ , bağcık - leys flay : yüzmek , derisini yüzmek - fıley flay out : sallamak , uçup gitmek - fıley aut clup : kulüp - kılap fog : sis , sis basmak ,sis kaplamak ,sis çökmek fog foggy : sisli , dumanlı , dumanaltı - fogi smoke : duman , sigara içmek , tüttürmek - sımok smoking : sigara içme , sigara içen - sımoking no smoking : sigara içmek yasak - no sımoking cigarette : sigara - sigıret last : son , geçen , sonuncu - last laster : sonuncu - lastır lastest : en son - lastıst last name : soyadı - last neym last day : geçen gün - last dey last week : geçen hafta - last viik last year : geçen yık - last yiır last month : geçen ay - last manth month : ay - manth health : sağlık , sıhhat , sağlık durumu - helth half : yarım , yarı , buçuk - haf politicia : siyaset , politika - palıtişa politician : politikacı - palıtişın federation : federasyon - fedıreyşın wind : rüzgar , yel , esinti - vind windy : rüzgarlı , boş konuşan - vindi wing : kanat , kanatlanmak - ving fend : kendini korumak - fend fender : çamurluk , tampon - fendır mud : çamur - mad muddy : çamurlu - madi muddle : karıştırmak - madıl muddled : karışık - madıld muddles : karışıklık - madılz hill : tepe , yokuş , tepelemek - hil hilly : tepelik , dağlık - hili chrome : kırom - kırom copper : bakır , aynasız polis - kapır iron : demir , ütü , ütülemek - ayrın silver : gümüş , gümüş rengi - silvır gold : altın - gold golden : altın , altın gibi , türünün en iyisi - goldın virgin : bakire , balta girmemiş - vırcin window : pencere - vindou widow : dul - vidou sharp : keskin , kesici , sivri - şarp sharpener : keskinleştirici , kalemtıraş - şarpınır sharpen : keskinleştirmek , bilemek - şarpın sharpness : keskinlik , netlik - şarpnıs television : televizyon - telıvijın tunnel : tünel , tünel açmak - tanıl tube : tüp , boru , boru döşemek - tuyub tank : tank , depo , su deposu - tenk shark : köpek balığı , işinin ehli - şark bang : patlama , güm diye çarpmak - beng curtain : perde , perdelemek - kırtın input : giriş , girdi - input output : çıkış , çıktı , çıkış gücü - autput put : koyma , yatırma , para koyma - put put up : misafir etmek , reçelini yapmak - put ap put on : giymek , giyinmek , bahse girmek - put an put off : söndürmek , başdan savmak - put af table : masa , tablo , sofra , çizelge - teybıl era : çağ , çığır - ira erase : silmek , silip atmak - ireys eraser : silgi - ireysır cheer : tezahurat , sevinç çığlığı - çiir eradicate : kökünü kurutmak - iradıkeyt pen : dolma kalem , tükenmez kalem - pen pencil : kurşun kalem - pensıl skeleton : iskelet , çok zayıf kimse - sıkelıtın skull : kafatası , kurukafa - sıkal phantom : hayalet - fentım phantasm : hayal , hayali görüntü - fentazım skill : hüner , beceri , yetenek , kabiliyet - sikil skillful : becerikli , kabiliyetli - sikilfıl talent : yetenek , kabiliyet - talınt talented : yetenekli , kabiliyetli - talıntıd applause : alkış - ıplaz applaud : alkışlamak - ıplod applauding : alkışlama - ıploding rectangle : dikdörtgen - rektengıl circle : daire - sırkıl square : kare ,dörtgen ,dört köşeli ,meydan sıkuer triangle : üçgen , üç köşeli - tırayengıl endeavor : çaba , gayret , çabalamak - indevır interest : faiz , ilgi , çıkar , ilgilendirmek - intırıst interested : ilgilenen , pay sahibi , ortağı- intırıstıd interesting : ilginç , ilgi çekici , enteresan - intırısting cute : sevimli , şirin - kiyut cuter : daha sevimli , daha şirin - kiyudır cutest : en sevimli , en şirin - kiyutıst cuteness : sevimlilik , şirinlik - kiyutnıs intel : bilgi - intel intelligent : zeki , akıllı , bilgili - intelıcınt intelligence : istihbarat , zeka - intelıcıns humble : mütevazi , alçak gönüllü - hambıl checkpoint : kontrol noktası - çek poynt pro : profesyonel , lehinde , lehde , için - pırı professional : profesyonek , meslek , uzman - pırıfeşınıl dice : zar , zar atmak - days launch : başlatmak , fırlatmak - lanç launcher : başlatıcı , fırlatıcı - lançır launched : başlatıldı , fırlatıldı - lançt launching : başlatma , fırlatma - lançing probably : galiba , olasılıkla , beklide - pırabıbli probability : olasılık , ihtimal - pırabıbilıdi worthless : değersiz , önemsiz , beş para etmez - vırthlıs lottery : piyango - ladıri influence : etkilemek , etkili olmak - infıluıns influencer : etkileyici - infıluınsır song : şarkı , türkü , şarkı söylemek - song sing : şarkı söylemek - sing singing : şarkı söyleme , şarkıcılık - singing singer : şarkıcı - singır songwriter : söz yazarı , şarkı yazarı - songraydır cardboard : karton - kardbord billboard : reklam panosu - bilbord select : seç , seçmek , ayıklamak - sılekt selected : seçilmiş , seçkin , seçili - sılektıd selection : seçim - sılekşın selective : seçici - sılektiv how do you like it : beğendiniz mi ? - hav du yu layk it how do you like : nasıl buldun ? - hav du yu layk vendetta : kan davası - vendetı film : film , film çekmek , ince tabaka - film filming : film çekmek , filme çekmek , film çekimi - filming beer : bira - biir scamp : dolandırıcı , haylaz , yaramaz - sıkemp scamper : koşuşturmacı , acele eden - sıkempır running : koşu , koşma , akmak - raning rest : dinlenmek ,kalan , gerisi , dayanak - rest restless : huzursuz , sabırsız - restlıs phoenix : eşsiz insan , anka kuşu - finiks energetic : enerjik - enırcetik dynamic : dinamik - daynemik heavy : ağır , şiddetle , şiddetli , ağır iş - hevi weight : ağırlık , yük , tartı , siklet - veyt rough : kaba , pürüzlü , zor - raf roughly : kabaca , aşağı yukarı , tahminen - rafli blanket : battaniye , battaniye ile örtmek bılankıt general : genel , general , halka açık - cenırıl coil : bobin , dolanmak - koyıl syringe : şırınga , enjektör , şırınga etmek - sırinç least : en az , en küçük , en ufak - liist gotta be : öyle olmalı - gadı bi industry : sanayi , endüstri - indıstri affair : gönül macerası , mesele - ıfer color : renk , boya , ten rengi , renklendirmek kalır colorful : renkli , rengarenk - kalırfıl colored : renkli , boyalı , boyanmış - kalırd coloring : boyama - kalıring colorist : renk uzmanı - kalırist colorize : renklendirmek - kalırayz satellite : uydu - sedıllayt pose : poz , poz vermek - poz posing : poz verme - pozing atlas : ipekli kumaş - atlıs upon : üzerine , üzerinde , sonra - ıpan upon a time : bir zamanlar - ıpan e taym upon checking : kontrol ettikten sonraıpan çeking convince : ikna etmek , inandırmak - kınvins earth : dünya , yeryüzü , toprak , toprakla örtmek - ırth earthed : dünyalı - ırthd earthers : dünyalılar - ırthırs mural : duvar , duvar resmi - mıyurıl spot : benek , leke , peşin para ,hemen teslimsıpat spotting : lekelenme - sıpading spotted : lekeli , lekelenmiş , benekli - sıpadıd spotter : gözcü - sıpadır spotty : lekeli , benekli , sivilceli - sıpadi quake : deprem , zelzele - kuveyk earthquake : deprem , zelzele - ırthkuveyk billet : kütük , konaklama yeri , konaklamak - bilıt country : ülke , kırsal , köy - kantri county : ilçe - kaunti province : il - pıravıns wanna : istemek , istiyorum - vanı wannabe : özenti - vanıbi gonna : olacak , yapacağım - ganı seater : kişilik , karakter - sidır bunch : demet , salkım , deste - banç doubt : kuşku,şüphe ,kuşkulanmak ,şüphelenmek - daut doubtful : kuşkulu , şüpheli - dautfıl no doubt : şüphesiz , kuşkusuz - no daut otherwise : aksi takdirde , başka türlü , yoksa - adırvayz refrigerator : buzdolabı , soğutucu - rıfricıreydır relativity : görecelik , izafiyet - relıtivıdi realize : farkına varmak , gerçekleştirmek - rilayz comrade : yoldaş - kamred proper : uygun , münasip , özel - pırapır arctic : kuzey kutbu - arktik invent : icat etmek - invent sparkle : ışıltı , kıvılcım saçmak - sıparkıl bum : serseri , aylak , aylak aylak dolaşmak - bam
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

metal : metal - medıl sunnysky : güneşli gökyüzü - saniski sky : gökyüzü , gök , hava , sema , hava sahası - sıkay skies : gökyüzü , en yüksek nokta - sıkayz ski : kayak , kaymak - sıki glue : tutkal , yapıştırıcı , yapıştırmak - gılu glued : yapıştırıldı , yapıştırılmış - gılud paste : yapıştırmak , macun , hamur , tutkal - peyst crowd : kalabalık , üşüşmek - kıraud crowded : kalabalık - kıraudıd footwear : ayakkabı - futviır shoe : ayakkabı , papuç , ayakkabı giymek - şıu shoes : ayakkabılar - şıuz shoelace : ayakkabı bağcığı - şıuleys lace : bağ , bağcık - leys flay : yüzmek , derisini yüzmek - fıley flay out : sallamak , uçup gitmek - fıley aut clup : kulüp - kılap fog : sis , sis basmak , sis kaplamak , sis çökmek - fog foggy : sisli , dumanlı , dumanaltı - fogi smoke : duman , sigara içmek , tüttürmek - sımok smoking : sigara içme , sigara içen - sımoking no smoking : sigara içmek yasak - no sımoking cigarette : sigara - sigıret last : son , geçen , sonuncu - last laster : sonuncu - lastır lastest : en son - lastıst last name : soyadı - last neym last day : geçen gün - last dey last week : geçen hafta - last viik last year : geçen yık - last yiır last month : geçen ay - last manth month : ay - manth health : sağlık , sıhhat , sağlık durumu - helth half : yarım , yarı , buçuk - haf politicia : siyaset , politika - palıtişa politician : politikacı - palıtişın federation : federasyon - fedıreyşın wind : rüzgar , yel , esinti - vind windy : rüzgarlı , boş konuşan - vindi wing : kanat , kanatlanmak - ving fend : kendini korumak - fend fender : çamurluk , tampon - fendır mud : çamur - mad muddy : çamurlu - madi muddle : karıştırmak - madıl muddled : karışık - madıld muddles : karışıklık - madılz hill : tepe , yokuş , tepelemek - hil hilly : tepelik , dağlık - hili chrome : kırom - kırom copper : bakır , aynasız polis - kapır iron : demir , ütü , ütülemek - ayrın silver : gümüş , gümüş rengi - silvır gold : altın - gold golden : altın , altın sarısı , altın gibi , türünün en iyisi - goldın virgin : bakire , balta girmemiş - vırcin window : pencere - vindou widow : dul - vidou sharp : keskin , kesici , sivri - şarp sharpener : keskinleştirici , kalemtıraş - şarpınır sharpen : keskinleştirmek , bilemek - şarpın sharpness : keskinlik , netlik - şarpnıs television : televizyon - telıvijın tunnel : tünel , tünel açmak - tanıl tube : tüp , boru , boru döşemek - tuyub tank : tank , depo , su deposu - tenk shark : köpek balığı , işinin ehli - şark bang : patlama , güm diye çarpmak - beng curtain : perde , perdelemek - kırtın input : giriş , girdi - input output : çıkış , çıktı , çıkış gücü - autput put : koyma , yatırma , para koyma - put put up : misafir etmek , reçelini yapmak , bahis oynamak - put ap put on : giymek , giyinmek , bahse girmek - put an put off : söndürmek , başdan savmak - put af table : masa , tablo , sofra , çizelge - teybıl era : çağ , çığır - ira erase : silmek , silip atmak - ireys eraser : silgi - ireysır cheer : tezahurat , sevinç çığlığı - çiir eradicate : kökünü kurutmak , kökünden sökmek , kökünden halletmek - iradıkeyt pen : dolma kalem , tükenmez kalem - pen pencil : kurşun kalem , kara kalem , makyaj kalemi - pensıl skeleton : iskelet , çok zayıf kimse - sıkelıtın skull : kafatası , kurukafa - sıkal phantom : hayalet - fentım phantasm : hayal , hayali görüntü - fentazım skill : hüner , beceri , yetenek , kabiliyet - sikil skillful : becerikli , kabiliyetli , ustalık gerektiren - sikilfıl talent : yetenek , kabiliyet - talınt talented : yetenekli , kabiliyetli - talıntıd applause : alkış - ıplaz applaud : alkışlamak - ıplod applauding : alkışlama - ıploding rectangle : dikdörtgen - rektengıl circle : daire - sırkıl square : kare , dörtgen , dört köşeli , meydan - sıkuer triangle : üçgen , üç köşeli - tırayengıl endeavor : çaba , gayret , çabalamak , gayret göstermek - indevır interest : faiz , ilgi , çıkar , ilgilendirmek - intırıst interested : ilgilenen , pay sahibi , ortağı - intırıstıd interesting : ilginç , ilgi çekici , enteresan - intırısting cute : sevimli , şirin - kiyut cuter : daha sevimli , daha şirin - kiyudır cutest : en sevimli , en şirin - kiyutıst cuteness : sevimlilik , şirinlik - kiyutnıs intel : bilgi - intel intelligent : zeki , akıllı , bilgili - intelıcınt intelligence : istihbarat , zeka - intelıcıns humble : mütevazi , alçak gönüllü - hambıl checkpoint : kontrol noktası - çek poynt pro : profesyonel , lehinde , lehde , için - pırı professional : profesyonek , meslek , uzman - pırıfeşınıl dice : zar , zar atmak - days launch : başlatmak , fırlatmak - lanç launcher : başlatıcı , fırlatıcı - lançır launched : başlatıldı , fırlatıldı - lançt launching : başlatma , fırlatma - lançing probably : galiba , muhtemelen , olasılıkla , beklide - pırabıbli probability : olasılık , ihtimal - pırabıbilıdi worthless : değersiz , önemsiz , beş para etmez - vırthlıs lottery : piyango - ladıri influence : etkilemek , etkili olmak - infıluıns influencer : etkileyici - infıluınsır song : şarkı , türkü , şarkı söylemek - song sing : şarkı söylemek - sing singing : şarkı söyleme , şarkıcılık - singing singer : şarkıcı - singır songwriter : söz yazarı , şarkı yazarı - songraydır cardboard : karton - kardbord billboard : reklam panosu - bilbord select : seç , seçmek , ayıklamak - sılekt selected : seçilmiş , seçkin , seçili - sılektıd selection : seçim - sılekşın selective : seçici - sılektiv how do you like it : beğendiniz mi ? - hav du yu layk it how do you like : nasıl buldun ? - hav du yu layk vendetta : kan davası - vendetı film : film , film çekmek , ince tabaka - film filming : film çekmek , filme çekmek , film çekimi - filming beer : bira - biir scamp : dolandırıcı , haylaz , yaramaz - sıkemp scamper : koşuşturmacı , acele eden - sıkempır running : koşu , koşma , akmak - raning rest : dinlenme , dinlenmek , dinlendirmek , kalan , gerisi , dayanak - rest restless : huzursuz , sabırsız - restlıs phoenix : eşsiz insan , anka kuşu - finiks energetic : enerjik - enırcetik dynamic : dinamik - daynemik heavy : ağır , şiddetle , şiddetli , ağır iş - hevi weight : ağırlık , yük , tartı , siklet - veyt rough : kaba , pürüzlü , zor - raf roughly : kabaca , aşağı yukarı , tahminen - rafli blanket : battaniye , battaniye ile örtmek - bılankıt general : genel , general , halka açık - cenırıl coil : bobin , dolanmak - koyıl syringe : şırınga , enjektör , şırınga etmek - sırinç least : en az , en küçük , en ufak - liist gotta be : öyle olmalı - gadı bi industry : sanayi , endüstri - indıstri affair : gönül macerası , mesele - ıfer color : renk , boya , ten rengi , renklendirmek - kalır colorful : renkli , rengarenk - kalırfıl colored : renkli , boyalı , boyanmış - kalırd coloring : boyama - kalıring colorist : renk uzmanı - kalırist colorize : renklendirmek - kalırayz satellite : uydu - sedıllayt pose : poz , poz vermek - poz posing : poz verme - pozing atlas : ipekli kumaş - atlıs upon : üzerine , üzerinde , sonra - ıpan upon a time : bir zamanlar - ıpan e taym upon checking : kontrol ettikten sonra - ıpan çeking convince : ikna etmek , inandırmak - kınvins earth : dünya , yeryüzü , toprak , toprakla örtmek - ırth earthed : dünyalı - ırthd earthers : dünyalılar - ırthırs mural : duvar , duvar resmi - mıyurıl spot : nokta , benek , leke , peşin para , hemen teslim - sıpat spotting : lekelenme - sıpading spotted : lekeli , lekelenmiş , benekli - sıpadıd spotter : gözcü - sıpadır spotty : lekeli , benekli , sivilceli - sıpadi quake : deprem , zelzele - kuveyk earthquake : deprem , zelzele - ırthkuveyk billet : kütük , konaklama yeri , konaklamak - bilıt country : ülke , kırsal , köy - kantri county : ilçe - kaunti province : il - pıravıns wanna : istemek , istiyorum - vanı wannabe : özenti - vanıbi gonna : olacak , yapacağım - ganı seater : kişilik , karakter - sidır bunch : demet , salkım , deste - banç doubt : kuşku , şüphe , kuşkulanmak , şüphelenmek - daut doubtful : kuşkulu , şüpheli - dautfıl no doubt : şüphesiz , kuşkusuz - no daut otherwise : aksi takdirde , başka türlü , yoksa , diğer taraftan , bunun dışında , başkaca - adırvayz refrigerator : buzdolabı , soğutucu - rıfricıreydır relativity : görecelik , izafiyet - relıtivıdi realize : farkına varmak , gerçekleştirmek - rilayz comrade : yoldaş - kamred proper : uygun , münasip , özel - pırapır arctic : kuzey kutbu - arktik invent : icat etmek - invent sparkle : ışıltı , kıvılcım saçmak - sıparkıl bum : serseri , aylak , aylak aylak dolaşmak - bam
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

metal : metal - medıl sunnysky : güneşli gökyüzü - saniski sky : gökyüzü , gök , hava , sema , hava sahası - sıkay skies : gökyüzü , en yüksek nokta - sıkayz ski : kayak , kaymak - sıki glue : tutkal , yapıştırıcı , yapıştırmak - gılu glued : yapıştırıldı , yapıştırılmış - gılud paste : yapıştırmak , macun , hamur , tutkal - peyst crowd : kalabalık , üşüşmek - kıraud crowded : kalabalık - kıraudıd footwear : ayakkabı - futviır shoe : ayakkabı , papuç , ayakkabı giymek - şıu shoes : ayakkabılar - şıuz shoelace : ayakkabı bağcığı - şıuleys lace : bağ , bağcık - leys flay : yüzmek , derisini yüzmek - fıley flay out : sallamak , uçup gitmek - fıley aut clup : kulüp - kılap fog : sis , sis basmak , sis kaplamak , sis çökmek - fog foggy : sisli , dumanlı , dumanaltı - fogi smoke : duman , sigara içmek , tüttürmek - sımok smoking : sigara içme , sigara içen - sımoking no smoking : sigara içmek yasak - no sımoking cigarette : sigara - sigıret last : son , geçen , sonuncu - last laster : sonuncu - lastır lastest : en son - lastıst last name : soyadı - last neym last day : geçen gün - last dey last week : geçen hafta - last viik last year : geçen yık - last yiır last month : geçen ay - last manth month : ay - manth health : sağlık , sıhhat , sağlık durumu - helth half : yarım , yarı , buçuk - haf politicia : siyaset , politika - palıtişa politician : politikacı - palıtişın federation : federasyon - fedıreyşın wind : rüzgar , yel , esinti - vind windy : rüzgarlı , boş konuşan - vindi wing : kanat , kanatlanmak - ving fend : kendini korumak - fend fender : çamurluk , tampon - fendır mud : çamur - mad muddy : çamurlu - madi muddle : karıştırmak - madıl muddled : karışık - madıld muddles : karışıklık - madılz hill : tepe , yokuş , tepelemek - hil hilly : tepelik , dağlık - hili chrome : kırom - kırom copper : bakır , aynasız polis - kapır iron : demir , ütü , ütülemek - ayrın silver : gümüş , gümüş rengi - silvır gold : altın - gold golden : altın , altın sarısı , altın gibi , türünün en iyisi - goldın virgin : bakire , balta girmemiş - vırcin window : pencere - vindou widow : dul - vidou sharp : keskin , kesici , sivri - şarp sharpener : keskinleştirici , kalemtıraş - şarpınır sharpen : keskinleştirmek , bilemek - şarpın sharpness : keskinlik , netlik - şarpnıs television : televizyon - telıvijın tunnel : tünel , tünel açmak - tanıl tube : tüp , boru , boru döşemek - tuyub tank : tank , depo , su deposu - tenk shark : köpek balığı , işinin ehli - şark bang : patlama , güm diye çarpmak - beng curtain : perde , perdelemek - kırtın input : giriş , girdi - input output : çıkış , çıktı , çıkış gücü - autput put : koyma , yatırma , para koyma - put put up : misafir etmek , reçelini yapmak , bahis oynamak - put ap put on : giymek , giyinmek , bahse girmek - put an put off : söndürmek , başdan savmak - put af table : masa , tablo , sofra , çizelge - teybıl era : çağ , çığır - ira erase : silmek , silip atmak - ireys eraser : silgi - ireysır cheer : tezahurat , sevinç çığlığı - çiir eradicate : kökünü kurutmak , kökünden sökmek , kökünden halletmek - iradıkeyt pen : dolma kalem , tükenmez kalem - pen pencil : kurşun kalem , kara kalem , makyaj kalemi - pensıl skeleton : iskelet , çok zayıf kimse - sıkelıtın skull : kafatası , kurukafa - sıkal phantom : hayalet - fentım phantasm : hayal , hayali görüntü - fentazım skill : hüner , beceri , yetenek , kabiliyet - sikil skillful : becerikli , kabiliyetli , ustalık gerektiren - sikilfıl talent : yetenek , kabiliyet - talınt talented : yetenekli , kabiliyetli - talıntıd applause : alkış - ıplaz applaud : alkışlamak - ıplod applauding : alkışlama - ıploding rectangle : dikdörtgen - rektengıl circle : daire - sırkıl square : kare , dörtgen , dört köşeli , meydan - sıkuer triangle : üçgen , üç köşeli - tırayengıl endeavor : çaba , gayret , çabalamak , gayret göstermek - indevır interest : faiz , ilgi , çıkar , ilgilendirmek - intırıst interested : ilgilenen , pay sahibi , ortağı - intırıstıd interesting : ilginç , ilgi çekici , enteresan - intırısting cute : sevimli , şirin - kiyut cuter : daha sevimli , daha şirin - kiyudır cutest : en sevimli , en şirin - kiyutıst cuteness : sevimlilik , şirinlik - kiyutnıs intel : bilgi - intel intelligent : zeki , akıllı , bilgili - intelıcınt intelligence : istihbarat , zeka - intelıcıns humble : mütevazi , alçak gönüllü - hambıl checkpoint : kontrol noktası - çek poynt pro : profesyonel , lehinde , lehde , için - pırı professional : profesyonek , meslek , uzman - pırıfeşınıl dice : zar , zar atmak - days launch : başlatmak , fırlatmak - lanç launcher : başlatıcı , fırlatıcı - lançır launched : başlatıldı , fırlatıldı - lançt launching : başlatma , fırlatma - lançing probably : galiba , muhtemelen , olasılıkla , beklide - pırabıbli probability : olasılık , ihtimal - pırabıbilıdi worthless : değersiz , önemsiz , beş para etmez - vırthlıs lottery : piyango - ladıri influence : etkilemek , etkili olmak - infıluıns influencer : etkileyici - infıluınsır song : şarkı , türkü , şarkı söylemek - song sing : şarkı söylemek - sing singing : şarkı söyleme , şarkıcılık - singing singer : şarkıcı - singır songwriter : söz yazarı , şarkı yazarı - songraydır cardboard : karton - kardbord billboard : reklam panosu - bilbord select : seç , seçmek , ayıklamak - sılekt selected : seçilmiş , seçkin , seçili - sılektıd selection : seçim - sılekşın selective : seçici - sılektiv how do you like it : beğendiniz mi ? - hav du yu layk it how do you like : nasıl buldun ? - hav du yu layk vendetta : kan davası - vendetı film : film , film çekmek , ince tabaka - film filming : film çekmek , filme çekmek , film çekimi - filming beer : bira - biir scamp : dolandırıcı , haylaz , yaramaz - sıkemp scamper : koşuşturmacı , acele eden - sıkempır running : koşu , koşma , akmak - raning rest : dinlenme , dinlenmek , dinlendirmek , kalan , gerisi , dayanak - rest restless : huzursuz , sabırsız - restlıs phoenix : eşsiz insan , anka kuşu - finiks energetic : enerjik - enırcetik dynamic : dinamik - daynemik heavy : ağır , şiddetle , şiddetli , ağır iş - hevi weight : ağırlık , yük , tartı , siklet - veyt rough : kaba , pürüzlü , zor - raf roughly : kabaca , aşağı yukarı , tahminen - rafli blanket : battaniye , battaniye ile örtmek - bılankıt general : genel , general , halka açık - cenırıl coil : bobin , dolanmak - koyıl syringe : şırınga , enjektör , şırınga etmek - sırinç least : en az , en küçük , en ufak - liist gotta be : öyle olmalı - gadı bi industry : sanayi , endüstri - indıstri affair : gönül macerası , mesele - ıfer color : renk , boya , ten rengi , renklendirmek - kalır colorful : renkli , rengarenk - kalırfıl colored : renkli , boyalı , boyanmış - kalırd coloring : boyama - kalıring colorist : renk uzmanı - kalırist colorize : renklendirmek - kalırayz satellite : uydu - sedıllayt pose : poz , poz vermek - poz posing : poz verme - pozing atlas : ipekli kumaş - atlıs upon : üzerine , üzerinde , sonra - ıpan upon a time : bir zamanlar - ıpan e taym upon checking : kontrol ettikten sonra - ıpan çeking convince : ikna etmek , inandırmak - kınvins earth : dünya , yeryüzü , toprak , toprakla örtmek - ırth earthed : dünyalı - ırthd earthers : dünyalılar - ırthırs mural : duvar , duvar resmi - mıyurıl spot : nokta , benek , leke , peşin para , hemen teslim - sıpat spotting : lekelenme - sıpading spotted : lekeli , lekelenmiş , benekli - sıpadıd spotter : gözcü - sıpadır spotty : lekeli , benekli , sivilceli - sıpadi quake : deprem , zelzele - kuveyk earthquake : deprem , zelzele - ırthkuveyk billet : kütük , konaklama yeri , konaklamak - bilıt country : ülke , kırsal , köy - kantri county : ilçe - kaunti province : il - pıravıns wanna : istemek , istiyorum - vanı wannabe : özenti - vanıbi gonna : olacak , yapacağım - ganı seater : kişilik , karakter - sidır bunch : demet , salkım , deste - banç doubt : kuşku , şüphe , kuşkulanmak , şüphelenmek - daut doubtful : kuşkulu , şüpheli - dautfıl no doubt : şüphesiz , kuşkusuz - no daut otherwise : aksi takdirde , başka türlü , yoksa , diğer taraftan , bunun dışında , başkaca - adırvayz refrigerator : buzdolabı , soğutucu - rıfricıreydır relativity : görecelik , izafiyet - relıtivıdi realize : farkına varmak , gerçekleştirmek - rilayz comrade : yoldaş - kamred proper : uygun , münasip , özel - pırapır arctic : kuzey kutbu - arktik invent : icat etmek - invent sparkle : ışıltı , kıvılcım saçmak - sıparkıl bum : serseri , aylak , aylak aylak dolaşmak - bam
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR” “KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”
GÜNLÜK HAYATTA EN ÇOK KULLANILAN KELİMELERDEN DERLENMİŞTİR
8
8
8