metal : metal - medıl
sunnysky : güneşli gökyüzü - saniski
sky : gökyüzü , gök , hava , sema , hava sahası - sıkay
skies : gökyüzü , en yüksek nokta - sıkayz
ski : kayak , kaymak - sıki
glue : tutkal , yapıştırıcı , yapıştırmak - gılu
glued : yapıştırıldı , yapıştırılmış - gılud
paste : yapıştırmak , macun , hamur , tutkal - peyst
crowd : kalabalık , üşüşmek - kıraud
crowded : kalabalık - kıraudıd
footwear : ayakkabı - futviır
shoe : ayakkabı , papuç , ayakkabı giymek - şıu
shoes : ayakkabılar - şıuz
shoelace : ayakkabı bağcığı - şıuleys
lace : bağ , bağcık - leys
flay : yüzmek , derisini yüzmek - fıley
flay out : sallamak , uçup gitmek - fıley aut
clup : kulüp - kılap
fog : sis , sis basmak , sis kaplamak , sis çökmek - fog
foggy : sisli , dumanlı , dumanaltı - fogi
smoke : duman , sigara içmek , tüttürmek - sımok
smoking : sigara içme , sigara içen - sımoking
no smoking : sigara içmek yasak - no sımoking
cigarette : sigara - sigıret
last : son , geçen , sonuncu - last
laster : sonuncu - lastır
lastest : en son - lastıst
last name : soyadı - last neym
last day : geçen gün - last dey
last week : geçen hafta - last viik
last year : geçen yık - last yiır
last month : geçen ay - last manth
month : ay - manth
health : sağlık , sıhhat , sağlık durumu - helth
half : yarım , yarı , buçuk - haf
politicia : siyaset , politika - palıtişa
politician : politikacı - palıtişın
federation : federasyon - fedıreyşın
wind : rüzgar , yel , esinti - vind
windy : rüzgarlı , boş konuşan - vindi
wing : kanat , kanatlanmak - ving
fend : kendini korumak - fend
fender : çamurluk , tampon - fendır
mud : çamur - mad
muddy : çamurlu - madi
muddle : karıştırmak - madıl
muddled : karışık - madıld
muddles : karışıklık - madılz
hill : tepe , yokuş , tepelemek - hil
hilly : tepelik , dağlık - hili
chrome : kırom - kırom
copper : bakır , aynasız polis - kapır
iron : demir , ütü , ütülemek - ayrın
silver : gümüş , gümüş rengi - silvır
gold : altın - gold
golden : altın , altın sarısı , altın gibi , türünün en iyisi - goldın
virgin : bakire , balta girmemiş - vırcin
window : pencere - vindou
widow : dul - vidou
sharp : keskin , kesici , sivri - şarp
sharpener : keskinleştirici , kalemtıraş - şarpınır
sharpen : keskinleştirmek , bilemek - şarpın
sharpness : keskinlik , netlik - şarpnıs
television : televizyon - telıvijın
tunnel : tünel , tünel açmak - tanıl
tube : tüp , boru , boru döşemek - tuyub
tank : tank , depo , su deposu - tenk
shark : köpek balığı , işinin ehli - şark
bang : patlama , güm diye çarpmak - beng
curtain : perde , perdelemek - kırtın
input : giriş , girdi - input
output : çıkış , çıktı , çıkış gücü - autput
put : koyma , yatırma , para koyma - put
put up : misafir etmek , reçelini yapmak , bahis oynamak - put ap
put on : giymek , giyinmek , bahse girmek - put an
put off : söndürmek , başdan savmak - put af
table : masa , tablo , sofra , çizelge - teybıl
era : çağ , çığır - ira
erase : silmek , silip atmak - ireys
eraser : silgi - ireysır
cheer : tezahurat , sevinç çığlığı - çiir
eradicate : kökünü kurutmak , kökünden sökmek , kökünden halletmek - iradıkeyt
pen : dolma kalem , tükenmez kalem - pen
pencil : kurşun kalem , kara kalem , makyaj kalemi - pensıl
skeleton : iskelet , çok zayıf kimse - sıkelıtın
skull : kafatası , kurukafa - sıkal
phantom : hayalet - fentım
phantasm : hayal , hayali görüntü - fentazım
skill : hüner , beceri , yetenek , kabiliyet - sikil
skillful : becerikli , kabiliyetli , ustalık gerektiren - sikilfıl
talent : yetenek , kabiliyet - talınt
talented : yetenekli , kabiliyetli - talıntıd
applause : alkış - ıplaz
applaud : alkışlamak - ıplod
applauding : alkışlama - ıploding
rectangle : dikdörtgen - rektengıl
circle : daire - sırkıl
square : kare , dörtgen , dört köşeli , meydan - sıkuer
triangle : üçgen , üç köşeli - tırayengıl
endeavor : çaba , gayret , çabalamak , gayret göstermek - indevır
interest : faiz , ilgi , çıkar , ilgilendirmek - intırıst
interested : ilgilenen , pay sahibi , ortağı - intırıstıd
interesting : ilginç , ilgi çekici , enteresan - intırısting
cute : sevimli , şirin - kiyut
cuter : daha sevimli , daha şirin - kiyudır
cutest : en sevimli , en şirin - kiyutıst
cuteness : sevimlilik , şirinlik - kiyutnıs
intel : bilgi - intel
intelligent : zeki , akıllı , bilgili - intelıcınt
intelligence : istihbarat , zeka - intelıcıns
humble : mütevazi , alçak gönüllü - hambıl
checkpoint : kontrol noktası - çek poynt
pro : profesyonel , lehinde , lehde , için - pırı
professional : profesyonek , meslek , uzman - pırıfeşınıl
dice : zar , zar atmak - days
launch : başlatmak , fırlatmak - lanç
launcher : başlatıcı , fırlatıcı - lançır
launched : başlatıldı , fırlatıldı - lançt
launching : başlatma , fırlatma - lançing
probably : galiba , muhtemelen , olasılıkla , beklide - pırabıbli
probability : olasılık , ihtimal - pırabıbilıdi
worthless : değersiz , önemsiz , beş para etmez - vırthlıs
lottery : piyango - ladıri
influence : etkilemek , etkili olmak - infıluıns
influencer : etkileyici - infıluınsır
song : şarkı , türkü , şarkı söylemek - song
sing : şarkı söylemek - sing
singing : şarkı söyleme , şarkıcılık - singing
singer : şarkıcı - singır
songwriter : söz yazarı , şarkı yazarı - songraydır
cardboard : karton - kardbord
billboard : reklam panosu - bilbord
select : seç , seçmek , ayıklamak - sılekt
selected : seçilmiş , seçkin , seçili - sılektıd
selection : seçim - sılekşın
selective : seçici - sılektiv
how do you like it : beğendiniz mi ? - hav du yu layk it
how do you like : nasıl buldun ? - hav du yu layk
vendetta : kan davası - vendetı
film : film , film çekmek , ince tabaka - film
filming : film çekmek , filme çekmek , film çekimi - filming
beer : bira - biir
scamp : dolandırıcı , haylaz , yaramaz - sıkemp
scamper : koşuşturmacı , acele eden - sıkempır
running : koşu , koşma , akmak - raning
rest : dinlenme , dinlenmek , dinlendirmek , kalan , gerisi , dayanak - rest
restless : huzursuz , sabırsız - restlıs
phoenix : eşsiz insan , anka kuşu - finiks
energetic : enerjik - enırcetik
dynamic : dinamik - daynemik
heavy : ağır , şiddetle , şiddetli , ağır iş - hevi
weight : ağırlık , yük , tartı , siklet - veyt
rough : kaba , pürüzlü , zor - raf
roughly : kabaca , aşağı yukarı , tahminen - rafli
blanket : battaniye , battaniye ile örtmek - bılankıt
general : genel , general , halka açık - cenırıl
coil : bobin , dolanmak - koyıl
syringe : şırınga , enjektör , şırınga etmek - sırinç
least : en az , en küçük , en ufak - liist
gotta be : öyle olmalı - gadı bi
industry : sanayi , endüstri - indıstri
affair : gönül macerası , mesele - ıfer
color : renk , boya , ten rengi , renklendirmek - kalır
colorful : renkli , rengarenk - kalırfıl
colored : renkli , boyalı , boyanmış - kalırd
coloring : boyama - kalıring
colorist : renk uzmanı - kalırist
colorize : renklendirmek - kalırayz
satellite : uydu - sedıllayt
pose : poz , poz vermek - poz
posing : poz verme - pozing
atlas : ipekli kumaş - atlıs
upon : üzerine , üzerinde , sonra - ıpan
upon a time : bir zamanlar - ıpan e taym
upon checking : kontrol ettikten sonra - ıpan çeking
convince : ikna etmek , inandırmak - kınvins
earth : dünya , yeryüzü , toprak , toprakla örtmek - ırth
earthed : dünyalı - ırthd
earthers : dünyalılar - ırthırs
mural : duvar , duvar resmi - mıyurıl
spot : nokta , benek , leke , peşin para , hemen teslim - sıpat
spotting : lekelenme - sıpading
spotted : lekeli , lekelenmiş , benekli - sıpadıd
spotter : gözcü - sıpadır
spotty : lekeli , benekli , sivilceli - sıpadi
quake : deprem , zelzele - kuveyk
earthquake : deprem , zelzele - ırthkuveyk
billet : kütük , konaklama yeri , konaklamak - bilıt
country : ülke , kırsal , köy - kantri
county : ilçe - kaunti
province : il - pıravıns
wanna : istemek , istiyorum - vanı
wannabe : özenti - vanıbi
gonna : olacak , yapacağım - ganı
seater : kişilik , karakter - sidır
bunch : demet , salkım , deste - banç
doubt : kuşku , şüphe , kuşkulanmak , şüphelenmek - daut
doubtful : kuşkulu , şüpheli - dautfıl
no doubt : şüphesiz , kuşkusuz - no daut
otherwise : aksi takdirde , başka türlü , yoksa , diğer taraftan , bunun dışında , başkaca
- adırvayz
refrigerator : buzdolabı , soğutucu - rıfricıreydır
relativity : görecelik , izafiyet - relıtivıdi
realize : farkına varmak , gerçekleştirmek - rilayz
comrade : yoldaş - kamred
proper : uygun , münasip , özel - pırapır
arctic : kuzey kutbu - arktik
invent : icat etmek - invent
sparkle : ışıltı , kıvılcım saçmak - sıparkıl
bum : serseri , aylak , aylak aylak dolaşmak - bam
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”