dearest : sevgili - dirıst
misery : sefalet - mizıri
cuts off : kesip koparmak , bağlantısını kesmek - kat af
by day : gündüzleyin - bay dey
will take : alacak - vil teyk
zebra : zebra - zibra
zoo : hayvanat bahçesi - zuu
ape : maymun - eyp
ginger : zencefil - cincır
a lot : çok , çok fazla , birçok , bir yığın , bir sürü , fena halde - ı lot
a lot of : çok , birçok , sürüsüne bereket - ı lot ıv
skein : yumak , çile - sıkeyn
gloom : kasvet , üzüntü , hüzün - gılum
gloomy : kasvetli , üzüntülü , hüzünlü - gılumi
pale : solgun , soluk - peyıl
cherish : şevkat göstermek , beslemek - çeriş
cherished : aziz , sevgiyle anılan - çerişt
cunning : kurnaz , kurnazlık - kaning
witch : cadı , büyücü kadın - viç
folk : halk , ahali , millet - fok
vast : büyük , çok büyük , uçsuz bucaksız - vast
vastly : büyük ölçüde - vastli
ignite : ateşlemek , tutuşturmak , ateş almak - ignayt
ignition : ateşleme , tutuşma , tutuşturma , kontak - ignişın
enthusiast : meraklı , istekli , ateşli taraftar - intusiast
mesmerize : büyülemek - mezmırayz
hypnotize : hipnotize etmek - hipnıtayz
print : yazdır , matbaada basmak - pırint
printing : basım , baskı , basma , matbaacılık - pırinting
printer : yazıcı , matbaacı , yayıncı - pırintır
elaborate : detaylandırmak , ayrıntılı - ilabırıt
skate : paten , paten yapmak , patinaj - sıkeyt
the silver skates : gümüş patenler - dı silvır sıkeyts
netherlands : hollanda - nedhırlındz
dutch : hollandalı - daç
refers : bahsediyor , atıfta bulunuyor - rifırz
adulthood : yetişkinlik , erişkinlik - ıdalthud
agreeable : hoş , nazik - ıgriıbıl
ask a favour : iyilik istemek , rica etmek - ask ı feyvır
bead : boncuk , boncuk dizmek - bid
beckon : işaretle çağırmak - bekın
bewildering : şaşırtıcı - bivildıring
farewell : veda , elveda - fervel
bid farewell : veda etmek , uğurlamak - bid fervel
bow : yay , başını eğmek , başı ile selamlamak - bau
bugbear : öcü - bagber
burgomaster : belediye başkanı - bırgımestır
call the roll : yoklama yapmak - kol dı rol
charcoal : kömür , tebeşir - çarkol
circumtance : koşul , şart , olay , vaka - sırkımstıns
cottage : kulübe , kır evi - kadıç
damp : nemli , ıslak , rutubetli - demp
desperate : vahim , umutsuz , çaresiz - despırıt
desperately : umutsuzca , çaresizce - despırıtli
dike : hendek - dayk
ditch : hendek , su yolu , ark - diç
eager : istekli , hevesli , sabırsız - igır
eagerly : coşkuyla , sevinçle - igırli
engraving : oyma , oymak , oymacılık - ingıreyving
fall down : düşmek , yere düşmek - fol daun
flip out : çıldırmak , aklını kaçırmak - fılip aut
gaily : neşeli , neşeyle , neşeli bir şekilde - geyli
gossip : dedikodu , dedikodu yapmak - gasıp
guilder : hollanda parası - gildır
handkerchief : mendil - hengkırçif
chief : şef , amir - çif
impatiently : sabırsızlıkla , sabırsız bir şekilkde - impeyşıntli
interpose : söze girmek , aracılık yapmak - intırpoz
knit : örgü , örgü örmek - nit
landlady : kadın ev sahibi - lendleydi
leather work : deri işi , deri işçiliği - ledır vırk
luggage : valiz , bavul , bagaj - lagıç
lumber : kereste , lüzumsuz eşya - lambır
marketplace : pazar yeri - markıtpıleys
merchant : tüccar , tacir , ticari - mırçınt
mill : değirmen - mil
windmill : yel değirmeni - vindmil
mysterious : gizemli - mistiriyıs
peasant : köylü - pezınt
petticoat : palto , kadın - pedikout
physician : doktor , hekim - fızişın
pocketbook : cüzdan , kese - pakıtbuk
pouch : kese , torba , gözaltı torbası - pauç
proceed : ilerlemek , devam etmek - pırosid
ride horse : at binmek , at sürmek - rayd hors
rose up : ayağa kalktı - roz ap
rude : kaba , terbiyesiz - rud
sapling : filiz , fidan - sapling
semi circle : yarım daire - semi sırkıl
sew : dikmek , dikiş dikmek - sou
spade : kürek - sıpeyd
starving : açlıktan ölme - sıtarving
stern : sert , kıç - sıtırn
stick : çubuk , sopa , değnek , yapışmak , yapıştırmak - sıtik
stocking : çorap - sıtaking
stool : tabure , iskemle , dışkı , kaka - sıtul
stout : güçlü , kuvvetli , cesur , yiğit - sıtaut
surgeon : cerrah - sırcın
take advantage : faydalanmak , yararlanmak - teyk ıdventıç
tie up : bağlamak , berabere kalmak - tay ap
tippet : atkı , boyun atkısı - tipıt
trusty : güvenilir , güvenilir kimse - tırasti
tumble : tökezlemek , takla atmak - tambıl
warehouse : depo , ambar , toptan satış yeri - verhaus
weak : güçsüz , zayıf , halsiz - vik
another things : başka şeyler , farklı şeyler - ınadhır dingz
cities : şehirler - sidiz
sunlight : güneş ışığı - sanlayt
hand in hand : el ele - hend in hend
ply : kat , icra etmek - pılay
hardworking : çalışkan - hardvırking
clever : akıllı , zeki - kılevır
steady : istikrarlı , sabit - sıtedi
madam : bayan , hanımefendi - medım
upset : üzgün - apset
wool : yün , bulaşık teli - vul
surprise : şaşırtmak , sürpriz - sıprayz
surprised : şaşırmış - sıprayzt
little one : küçük olan , ufaklık - lidıl van
my lady : hanımım - may leydi
buckle : toka , tokalamak , bükmek , bükülmek - bakıl
strap : kayış , kayışla dövmek , kemer , bağcık - sıtrap
on : üzerinde , üstünde , devrede , yanık , giymiş , aralıksız , durmadan - an
jacket : ceket , mont - cekıt
underjacket : iç çamaşırı - andırcekıt
painter : boyacı , ressam - peyntır
organ : organ , uzuv - orgın
at that time : o zaman - ed det taym
purse : çanta , el çantası , para çantası , cüzdan - pırs
ever since : o zamandan beri - evır sins
on me : üzerime , üzerimde , yanımda - an mi
basket : sepet , sayı , basket , zembil - baskıt
basketful : sepet dolusu - baskıtfıl
jelly : jöle , dinamit , jelatin - celi
covering : kaplama , kaplayan , örten - kavıring
bless : korusun , kutsasın , kutsamak - bıles
god bless you : allah seni korusun - gad bıles yu
saw : görmek , testere , bıçkı - soo
homeward : eve doğru , yurda doğru - homvırd
bright : parlak , aydınlık , ışıltılı - bırayt
brightly : parlak bir şekilde , ışıl ışıl - bıraytli
start off : başlamak - sıtart of
at once : bir kerede , bir defada , birden - ed vans
ı can : yapabilirim - ay ken
ı can’t : yapamam - ay kent
looks like : benziyor - luks layk
gown : cübbe , üniversiteli - gaun
bury : gömmek , defnetmek - beri
buried : gömülü - berid
for nothing : hiçbir şey için - for nathing
melting away : eriyip gitmek - melting ıvey
soon after : hemen sonra , az sonra - sun eftır
flush : sifon , sifonu çekme , yüzü kızarma - fılaş
errand : ayak işi , getir götür işi - erınd
lecture : ders , ders vermek , öğüt vermek - lekçır
cry : ağlamak , haykırmak , çığlık - kıray
crier : ağlayan , duyuru yapan , tellal - kırayır
skirt : etek , kız , kadın , kenarından geçmek - sıkırt
band : bando , orkestra , bant , bantlamak - bend
post of honor : onur görevi - post ıv anır
ashamed : utanmış , mahçup - ışeymd
spare : kıyamamak , yedek parça - sıper
say nothing : ses çıkarmamak , ağzına kilit vurmak - sey nathing
says nothing : hiçbir şey söylemiyor - seys nathing
where will : nerede olacak - vervil
long ago : uzun zaman önce - long ıgo
take me : beni al - teyk mi
boatman : kayıkçı , sandalcı - boutmen
upon me : üzerime , bunun üzerine - ıpan mi
seemed : görünüyordu , göründü - simd
gave : verilmiş - geyv
whose : kimin - huz
sit by : oturun , duyarsız kalmak , göz yummak - sit bay
forth : ileri , dışarı , dışarıya doğru - forth
that evening : o akşam - det ivning
that instant : o an - det instınt
plunge : dalma , dalmak , dalış - pılanç
indeed : aslında , gerçekten - indid
paid : paralı , ücretli , ödenmiş - peyd
sold : satıldı - sold
exclaim : bağırıp çağırmak , haykırmak , bağırmak - ikskıleym
adjoin : bitişik , yan yana - ıcoyn
adopt : evlat edinmek - ıdapt
affected : etkilenmek , etkilenmiş - ıfektıd
although : karşın , rağmen , olmasına rağmen , bununla birlikte , gerçi - oldo
ant : karınca - ent
ant hill : karınca yuvası - ent hil
bacon : pastırma - beykın
balustrade : korkuluk , parmaklık , tırabzan - balıstreyd
bare : çıplak , yalın , açık , sade , bomboş - ber
bareheaded : başı açık , şapkasız - berhedıd
barehanded : çıplak elle , silahsız , eldivensiz - berhendıd
bowl : kase , çanak , tas , bovling topu - boul
bawl : bas bas bağırmak , feryat etmek , haykırmak - bavıl
box the ears : tokat atmak - baks dı iırz
branch : dal , ağaç dalı , şube , bıranş - bıranç
breast : meme , göğüs - bırest
breeze : meltem , esinti , rüzgar - bıriz
brew : demlemek , çay demlemek , mayalamak - bıru
brilliant : parlak , ışıl ışıl , harika , dahice - bırilyınt
bring up : yetiştirmek , büyütmek - bıring ap
burn out : sönmek - bırn aut
canopy : güneşlik , gölgelik , tente - kenıpi
carriage : araba , at arabası - kerriç
chamberlain : kahya - çeymbırlın
chirp : cıvıldamak , ötmek - çırp
chop : pirzola - çap
cobbler : ayakkabı tamircisi - kablır
allowance : ödenek , tolerans , müsaade - ılaıns
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”