convert : dönüştürmek , din değiştirmek - kınvırt
altitude : yükseklik , irtifa , rakım - altıtud
menu : menü , mönü - menyu
myth : efsane - mith
mythical : efsanevi - mithikıl
mythology : mitoloji - mithalıci
skin : cilt , deri , ten , derisini yüzmek - sıkin
whatever ı want : ne istersem - vadevır ay vant
verb : fiil , eylem - vırb
phrasal : deyim - fıreyzıl
starbase : yıldız üssü - sıtarbeys
horrible : korkunç , dehşet verici - horıbıl
horror : korku , dehşet , iğrenç kimse - horır
upcoming : yaklaşan , olmak üzere olan - apkaming
perseverance : azim , sonuna kadar direnme - pırsıvirıns
recover : kurtarmak , iyileşmek - rikavır
recovery : kurtarma , geri dönüştürme - rıkavıri
employee : çalışan , işçi , eleman - employi
employer : iş veren , patron - employır
former : eski , sınıf öğrencisi - formır
formerly : eskiden , vaktiyle - formırli
shore : kıyı , kara - şor
seashore : deniz kıyısı , deniz kenarı - siişor
shoreline : kıyı şeridi - şorlayn
quality : kalite , nitelik - kualıdi
qualified : kaliteli , nitelikli - kualıfayd
tobacco : tütün - tıbako
tobacconist : tütüncü , sigaracı - tıbakınıst
tobacco use : tütün kullanımı - tıbako yuz
tobacco smoke : tütün dumanı - tıbako sımok
push : it , itme , itmek , itiş , itelemek - puş
push up : yukarı itmek - puş ap
pushing : itme , itiş , iten - puşing
pushed : itti , iteledi - puşt
pushing back : geri itmek - puşing bek
keep pushing : zorlamaya devam et - kiip puşing
hollywood : holivud - halivud
hollywooder : holivud oyuncusu - halivudır
attend : katılmak - ıtend
attendance : katılım , devam - ıtendıns
attendant : görevli , operatör , refakatçı - ıtendınt
educate : eğitmek , yetiştirmek - ecyukeyt
educated : eğitimli , okumuş , tahsilli - ecyukeydıd
education : eğitim , öğretim , öğrenim - ecyukeyşın
time : zaman , süre , vakit , kez , kere , defa , zamanlamak , uygun zaman - taym
timer : zamanlayıcı , saat , kronometre - taymır
timely : zamanında , vaktinde - taymli
timeless : zamansız , zamanı belirsiz - taymlıs
assurance : güvence - ışurıns
departure : kalkış , ayrılış , gidiş - diparçır
resistance : direnç , karşı koyma , karşı çıkma - rizistıns
multi : çok , çoklu , katlı - malti
multi nation : çok uluslu - malti neyşın
multiple : çok , çoklu , birçok , birkaç - maltipıl
indulge : şımartmak , sigara içmek - indalç
indulgent : hoşgörülü , anlayışlı , yüz veren - indalcınt
indulgence : hoşgörü - indalcıns
abandon : terk etmek , yüzüstü bırakmak - ıbandın
abroad : yurtdışı , yurtdışına , yurtdışında - ıbrod
swap : takas , değiş tokuş - sıvap
picking : toplama , seçme , ayıklama - piking
briefcase : iş çantası , evrak çantası - bırifkeys
dossier : dosya , evrak dosyası - dosiey
nightmare : kabus - naytmer
thug : kabadayı , haydut , eşkıya - thag
wolf : kurt - vulf
parent : ebeveyn - perınt
destroy : yıkmak , yok etmek , mahvetmek - distroy
damage : hasar , zarar , hasar vermek , zarar vermek - demıç
enemy : düşman , düşmana ait - enımi
pardon : af , özür , bağışlamak - pardın
pardon me : afedersiniz - pardın mi
outstanding : muhteşem , yerine getirilmemiş - autsıtending
lobby : lobi , kulis - lobi
rendezvous : randevu , buluşma - randeyvu
score : sıkor , puan , yirmi - sıkor
scoreboard : sayı tahtası - sıkorbord
leave : ayrılmak , izin , bırakmak - liiv
elevator : asansör - elıveydır
elegant : zayıf , şık - elıgınt
elegance : zerafet , şıklık - elıgıns
for now : şimdilik , şuan için - for nau
all day : bütün gün , tüm gün , gün boyu - ol dey
all : tüm , bütün , hepsi - ol
truth : hakikat , gerçeklik - tıruth
truthful : dürüst , gerçeğe uygun - tıruthfıl
truthfulness : dürüstlük , doğru sözlülük , doğruluk - tıruthfılnıs
truthfully : dürüstçe - tıruthfıli
fad : heves , tuhaflık - fed
fridge : buzdolabı - fıriç
promise : söz , söz vermek - pıramıs
promises : sözler , vaatler - pıramısız
balloon : balon , balon gibi , balonla uçmak - bıluun
billiard : bilardo - bilyırd
fee : ücret , ücretini vermek , ödemek - fii
feedback : geri bildirim - fidbek
admit : kabul etmek - ıdmit
admin : yönetici - ıdmin
administrator : yönetici - ıdminıstreydır
full : tam , dolu , tok , balık etli - ful
fully : tamamen , tam olarak , dört dörtlük - fuli
full time : tam zamanlı , tam gün - ful taym
must : gerek , şart , gerekli , zorunlu - mast
get dressed : giyinmek - get dırest
fuel : yakıt , benzin , yakıt almak , benzin almak - fiyul
fueled : yakıtlı - fiyuıld
fuel pump : yakıt pompası - fiyul pamp
plug : fiş , tıpa , tıkaç , piriz - pılag
enchant : büyü , büyülemek , büyüleyici , mestetmek - ençent
candle : mum , kandil - kendıl
hat : şapka - het
hot : sıcak , ateşli , seksi , acılı - hat
air : hava , gökyüzü , güneşe sermek - eyr
current : akım , akıntı , cereyan , geçerli , şimdiki - kırınt
currently : şuanda , halen , şimdiki - kırıntli
resort : dinlenme tesisi , tatil yeri , başvurmak , çare - rizord
resorted : başvurdu - rizordıd
shade : gölge , gölgelik , gölgelenmek - şeyd
shadow : gölge , silüet - şadov
income : gelir , kazanç , bütçe - inkam
month : ay - manth
monthly : aylık , ayda bir , aydan aya - manthli
monthly income : aylık gelir , aylık kazanç - manthli inkam
tower : kule - tavır
towering : yükselen , çok yüksek , çok şiddetli - tavıring
crack : çatlakmak , kırmak , çatlamak , çatırtı , espiri - kırak
cracked : çatlak , kırık , çatlamış , kırılmış - kırakt
climb : tırmanmak , tırmanış - kılaym
climbing : tırmanma , dağcılık - kılayming
climbed : tırmandı , tırmanmış - kılaymd
climber : dağcı , tırmanıcı - kılaymır
insane : delice , çılgınca - inseyn
cookie : kurabiye , çerez , bisküvi - kuki
piece : parça , bir parça - piis
follow : takip , takip etmek , izlemek - falov
following : takip etme , izleme , izleyen , takip eden , hayran kitlesi - faloving
follow up : peşine düşmek , peşini bırakmamak , peşinde olmak - falov ap
follow me : beni takip et - falov mi
the following : devamındaki , aşağıdaki - dı faloving
swap : takas , değiş tokuş - sıvap
somewhere : bir yere , bir yerde , herhangi bir yer , herhangi bir yerde - samver
somewhere else : başka bir yer - samver els
japan : japonya - cıpen
japanese : japonca , japon - capıniz
sin : günah , günah işlemek - sin
sinner : günahkar - sinır
see : görmek , bakmak - sii
seen : görüldü - siin
seem : görünmek , gibi görünmek - siim
can do : yapabilir , hay hay , olur - ken du
can do that : bunu yapabilir - ken du det
can do anything : her şeyi yapabilir - ken du enithing
delusion : kuruntu , vesvese , yanılgı - dilujın
except : hariç , haricinde , dışında - iksept
exception : istisna - iksepşın
exceptional : olağanüstü - iksepşınıl
rest up : dinlenmek - rest ap
decent : terbiyeli , iyi , adam gibi - disınt
decently : terbiyeli , düzgün bir şekilde - disıntli
medal : madalya - medıl
medallion : madalyon - midalyın
beard : sakal - biırd
bearded : sakallı - biırdıd
mustache : bıyık - mastaş
mustached : bıyıklı - mastaşt
emerge : ortaya çıkmak , meydana çıkmak - imırç
emerged : ortaya çıktı , meydana çıktı - imırçt
emergence : çıkma , ortaya çıkma - imırcıns
emergency : acil durum , acil vaka - imırcınsi
network : ağ , şebeke - netvırk
networking : ağ oluşturma - netvırking
embattle : savaş düzeni - imbedıl
embattled : savaş halinde - imbedıld
treat : tedavi etmek , muamele etmek , davranmak - tıriit
treating : tedavi etme - tıriding
treatment : tedavi - tıritmınt
vale : vadi - veyıl
valley : vadi - veliy
treasure : hazine , define , değerli insan - tırejır
commando : komando - kımendo
balcony : balkon - balkıni
precaution : önlem , tedbir - pırikaşın
than ever : her zamankinden - ven evır
retreat : geri çekilmek , geri çekilme - ritrit
pressure : baskı , basınç , tazyik , pires - pıreşır
pressured : baskılı , basınçlı , tazyikli - pıreşırd
shot : atış , vuruş , şut , fotograf , film çekme - şat
shoot : sürgün , vurma , ateş etme , fotograf çekme , film çekme - şuut
shoot up : ateş altına almak , boy atmak - şuut ap
plasma : plazma - pılazmı
watermark : filigran - vadırmark
charity : hayır kurumu , sadaka - çeridi
charitable : hayırsever , yardımsever - çeridibıl
therefore : bu nedenle , bundan dolayı , bu yüzden - derfor
shotgun : pompalı tüfek , av tüfeği - şatgan
shots : vurur , vuruyor - şats
slide : kaymak , kaydırmak , slayt , sürgü - sılayd
horsepower : beygir gücü - horspavır
elevate : yükseltmek - elıveyt
elevated : yüksek , yükselmiş , yükseldi - elıveydid
elevating : yükselme , yükseltme - elıveyding
elevates : yükseltir - eliveyts
elevation : yükseklik , yükselti - elıveyşın
ramp : rampa , yokuş , dolandırıcılık , dümen - remp
along : boyunca , süresince , yanı sıra - ılong
fabulous : muhteşem , harika , inanılmaz , olağanüstü - febyılıs
fancy : süslü , süslü püslü , fantezi - fensi
abhor : nefret etmek , tiskinmek - abhor
abhorent : iğrenç , tiskindirici , berbat - abhorınt
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”