along years : yıllar boyunca - ılong yiırs predict : tahmin etmek - pıridikt predicted : tahmin edilen , tahmin edilmiş - pıridiktıd prediction : tahmin - pıridikşın violent : şiddetli - vaylınt violently : şiddetle , şiddetli bir şekilde - vaylıntli olive : zeytin - alıv tax : vergi - taks taxi : taksi - taksi taxis : taksiler - taksiz satisfy : memnun etmek , hoşnut etmek , tatmin etmek - sadısfay satisfied : memnun , hoşnut , tatmin olmuş - sadısfayd satisfaction : memnuniyet , hoşnutluk - sadısfakşın apparent : belirgin , belli , bariz - ıperınt apparently : görünüşe göre , belikli , anlaşılan - ıperıntli belong : ait , ait olmak , üyesi olmak , ilgili olmak - bilong stomach : karın , mide , hazmetmek - sıtamık stomachful : mide dolu , dolu mide - sıtamıkfıl wanna see : görmek istiyorum - vana sii flat : düz , yassı , yatay , patlak - fılat platform : pılatform , tartışma ortamı - pılatform tribune : tiribün , yüksek rütbeli - tıribyun podium : podyum - podiım pod : kapsül , koza , kuş sürüsü , balina sürüsü - pod hodgepodge : karma karışık - haçpaç hoodlum : serseri - hudlım represent : temsil etmek - reprizent representative : temsilci , temsilen - reprizentıdiv expense : masraf , gider , harcama - ikspens expenses : masraflar , giderler , harcamalar - ikspensız expensive : pahalı , masraflı - ikspensiv fewer like this : bunun gibi daha az - fiyuır layk dis bouquet : buket , demet , deste - bukey strength : güç kuvvet , askeri güç - sıtrengkth strengths : güçlü - sıtrengkths capsule : kapsül - kepsıl collar : tasmalı , yakalı - kalır torn : yırtık , kopuk - torn tornado : kasırga , hortum - torneydo dare : cesaret etmek , cüret etmek , teşebbüs - der t-shirt : tişört - tişırt shirt : gömlek , bluz - şırt placed: yerleştirilmiş - pıleyst grow : büyümek , yetişmek - gırov growth : büyüme , gelişme - gırovth grew : büyüdü , yetişti - gıruv frown : kaşlarını çatmak - fıraun satchel : el çantası , omuz çantası , okul çantası - saçıl small : küçük , ufak , ufak tefek - sımol mend : onarmak , tamir etmek - mend pile : istif , yığın , kazık , pil , yığmak - payıl subject : konu , özne , denek , söz konusu - sabcekt object : nesne , cisim , obje , itiraz etmek - abcekt doorway : kapı aralığı , kapı girişi - dorvey coat : kaban , ceket , palto , manto - kaut wander : dolaşmak , gezmek , gezinmek - vandır shall : ecek , acak , meli , malı - şal piss : işemek , sidik , çiş , idrar - pis shit : sıçmak , bok , bok herif , boktan durum - şit fart : osuruk , osurmak - fart far : uzak , öteki - far farther : daha uzak , uzaktaki , öteye - fardır farthest : en uzak , en uzağa , en uzakta - fardıst greet : selamlamak , selam vermek - gıriit lap : etap , tur , kucak , köpek maması - lep empty : boş , aç , boşalmak , boşaltmak - empti empties : boşalır - emptiz emptied : boşalmış , boşaltılmış - emptid emptiness : boşluk - emptinıs wall clock : duvar saati - vol kılak beneath : altında , altına , altta - binith wide : geniş , kapsamlı , enli , ardına kadar açık - vayd wider : daha geniş - vaydır widest : en geniş - vaydıst widely : yaygın olarak , geniş ölçüde , enli - vaydli widespread : yaygın - vaydspıred if : eğer , ise , fakat , keşke - if nod : kafa sallama - nad shake : sallama , sallamak , sarsıntı - şeyk grieve : üzülmek - gıriiv lunch : öğle yemeği - lanç gate : geçit , kapı , bilet hasılatı - geyt either : yada , ikisinden biri , her ikiside - idır neither : hiçbiri , ikiside değil - nidır divide : bölmek , ayırmak , bölüştürmek , parçalara ayırma - divayd decide : karar vermek , kararlaştırmak - disayd decided : karar verilmiş , kararlı - disaydıd decidedly : kararlı bir şekilde - disaydıdli shopping : alışveriş - şaping contribution : katkı - kantrıbiyuşın pinned : sabitlenmiş - pinnd trace : iz , ipucu , izlemek , izinden gitmek - tıreys skiptrace : atlama izi - sıkiptıreys discourage : vazgeçirmek , hevesini kırmak - diskıriç mobile phone : cep telefonu , araç telefonu - mobıl fon phone : telefon , telefon etmek - fon cellular phone : cep telefonu - selyılır fon throat : boğaz , gırtlak - throt starting up : çalıştırmak , başlama - sıtarding ap taking : alma , alarak - teyking toward : aday olan , karşı , yönünde , edoğru , eyakın , ekarşı - tıvord towards : sularında , doğrultusunda , edoğru , eyakın , ekarşı - tıvords candidate : aday - kendıdeyt to be a candidate : aday olmak - tu bi e kendıdeyt segment : parça , bölüm , kısım - segmınt towards me : bana doğru - tıvords mi staring : bakmak , dik dik bakan - sitering seems : benzemek , görünmek , öyle gibi - siimz dump : çöplük - damp dumping : çöğ yığını - damping dump on : kakalamak , zorla satmak - damp an amphibious : karada ve denizde hareket eden - amfibiıs manpower : insan gücü - menpavır dodge : atlatmak , yana çekilme - daç labor : emek , emek vermek , alın teri - leybır labor force : iş gücü - leybır fors laborer : işçi , emekçi , amele , ırgat - leybırır laborious : zahmetli , çok çalışan - lıboriıs eliminate : elemek , elenmek , bertaraf etmek - ilimıneyt engineer : mühendis , mühendislik yapmak - enciniir passion : tutku , aşk , ihtiras - paşın usually : genellikle , genelde , çoğunlukla - yujıli ı found : buldum - ay faund patience : sabır , sabırlı , hasta - peyşıns detail : detay , ayrıntı , ayrıntılı , ayrıntılı anlatmak - diteyıl detailing : detaylandırma - diteyıling detailed : detaylı , ayrıntılı - diteyıld reply : cevap , yanıt , cevap vermek - riplay replying : yanıtlama - riplaying reply all : hepsini cevapla - riplay ol reply me : bana cevap ver - riplay mi usage : kullanım , kullanım şekli - yusıç mummy : mumya - mami mummified : mumyalanmış - mamifayd mummification : mumyalama , mumyalanma - mamifikeyşın flexible : esnek , elastik , eğilebilir - fıleksıbıl flexibility : esneklik - fıleksıbilıdi odd : garip , tuhaf , acayip - ad footage : kamera görüntüsü - fodıç footage video : video çekimi - fodıç vidio sticky : yapışkan , yapışkanlı , yapış yapış - sitiki pasteboard : karton , mukavva - peystbord spectator : seyirci , izleyici - sipekteydır ambitious : hırslı , tutkulu , ihtiraslı - ambişıs stun : sersemletmek - sıtan stunned : sersemlemiş - sıtand gadget : küçük alet , zımbırtı - gecıt touchy : dokunaklı , alıngan - taçi hand : el , ibre , evlilik sözü - hend handy : kullanışlı - hendi sequence : sıra , seri , dizi - sikvıns sequencing : sıralama - sikvınsing rumble : gümbürtü , gürültü , gürleme - rambıl rumbled : gürültülü , gürledi - rambıld handyman : tamirci - hendimen artpiece : sanat eseri - artpiis silicon : silikon - silıkın witness : tanık , şahit , tanıklık , şahit olmak - vitnıs witnessing : tanık olma - vitnısing tall : uzun , uzun boylu - tall taller : daha uzun - tallır tallest : en uzun - tallıst taller than me : benden uzun - tallır ven mi install : kurmak , yerleştirmek , monte etmek - instol installment : taksit - instolmınt tally : taksitli - tali replica : kopya , tıpatıp aynı - replika replication : çoğaltma , aynısı - replikeyşın replicate : aynısını yapmak - replikeyt subdivision : alt bölüm - sabdivijın spacing : aralık , boşluk - sıpeysing discard : atmak , ıskarta , çöp - diskard self : öz , kendi , kendine , kişisel , şahsi - self youth : genç , gençlik , gençler - yuth youthful : genç , gençlik - yuthfıl absorb : emmek , özümsemek , devralmak - ıbzorb height : yükseklik , boy , doruk - hayt width : genişlik - vidth thought : düşünce , fikir , düşünme , sanılan - thot thoughtful : düşünceli - thotfıl thoughtless : düşüncesiz - thotlıs stain : leke , lekelemek , boyamak - sıteyn stainless : paslanmaz , lekesiz - sıteynlıs stratosphere : sıtratosfer - sıtradısfir studio : stüdyo , atölye - sıtudio wallet : cüzdan - valıt vibe : titreşim - vayb convenience : kolaylık , elverişlilik - kınvinyıns interplanetary : gezegenler arası - intırpılenıteri transport : taşıma , taşımak , nakliye , nakil , taşıt , nakletmek - tırensport transporter : taşıyıcı , nakliyeci - tırenspordır transported : taşınan , taşındı - tırenspordıd transportation : taşımacılık , toplu taşıma - tırensporteyşın gorgeous : muhteşem - gorcıs how : nasıl , ne , ne kadar , ne durumda - hav how abaut : ne dersin ? - hav ıbaut snow white : pamuk prenses , kar beyaz - sınov vayt helm : dümen , miğfer , yönetici , lider - helm helmet : kask , miğfer , başlık - helmıt toss : atmak , fırlatmak , yazı tura atmak - tos tossed : attı , fırlattı - tost head down : baş aşağı - hed daun get down : eğil - get daun parkour : parkur - parkoor childish : çocukça , çocuksu - çayıldiş childhood : çocukluk , çocukluk çağı - çayıldhuud garbage : çöp , boş laf - garbiç abridge : kısaltmak , özetlemek - ıbriç abuse : küfür etmek , kötü sözler söylemek , suistimal etmek - ıbyus
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

along years : yıllar boyunca - ılong yiırs predict : tahmin etmek - pıridikt predicted : tahmin edilen , tahmin edilmiş - pıridiktıd prediction : tahmin - pıridikşın violent : şiddetli - vaylınt violently : şiddetle , şiddetli bir şekilde - vaylıntli olive : zeytin - alıv tax : vergi - taks taxi : taksi - taksi taxis : taksiler - taksiz satisfy : memnun etmek , hoşnut etmek - sadısfay satisfied : memnun , hoşnut - sadısfayd satisfaction : memnuniyet , hoşnutluk sadısfakşın apparent : belirgin , belli , bariz - ıperınt apparently : görünüşe göre , belikli , anlaşılan - ıperıntli belong : ait , ait olmak , üyesi olmak , ilgili olmak - bilong stomach : karın , mide , hazmetmek - sıtamık stomachful : mide dolu , dolu mide - sıtamıkfıl wanna see : görmek istiyorum - vana sii flat : düz , yassı , yatay , patlak - fılat platform : pılatform , tartışma ortamı - pılatform tribune : tiribün , yüksek rütbeli - tıribyun podium : podyum - podiım pod : kapsül , koza , kuş sürüsü , balina sürüsüpod hodgepodge : karma karışık - haçpaç hoodlum : serseri - hudlım represent : temsil etmek - reprizent representative : temsilci , temsilen - reprizentıdiv expense : masraf , gider , harcama - ikspens expenses : masraflar , giderler , harcamalar - ikspensız expensive : pahalı , masraflı - ikspensiv fewer like this : bunun gibi daha az fiyuır layk dis bouquet : buket , demet , deste - bukey strength : güç kuvvet , askeri güç - sıtrengkth strengths : güçlü - sıtrengkths capsule : kapsül - kepsıl collar : tasmalı , yakalı - kalır torn : yırtık , kopuk - torn tornado : kasırga , hortum - torneydo dare : cesaret etmek , cüret etmek , teşebbüs der t-shirt : tişört - tişırt shirt : gömlek , bluz - şırt placed: yerleştirilmiş - pıleyst grow : büyümek , yetişmek - gırov growth : büyüme , gelişme - gırovth grew : büyüdü , yetişti - gıruv frown : kaşlarını çatmak - fıraun satchel :el çantası ,omuz çantası ,okul çantasısaçıl small : küçük , ufak , ufak tefek - sımol mend : onarmak , tamir etmek - mend pile : istif , yığın , kazık , pil , yığmak - payıl subject : konu , özne , denek , söz konusu - sabcekt object : nesne , cisim , obje , itiraz etmek - abcekt doorway : kapı aralığı , kapı girişi - dorvey coat : kaban , ceket , palto , manto - kaut wander : dolaşmak , gezmek , gezinmek - vandır shall : ecek , acak , meli , malı - şal piss : işemek , sidik , çiş , idrar - pis shit : sıçmak , bok , bok herif , boktan durum - şit fart : osuruk , osurmak - fart far : uzak , öteki - far farther : daha uzak , uzaktaki , öteye - fardır farthest : en uzak , en uzağa , en uzakta - fardıst greet : selamlamak , selam vermek - gıriit lap : etap , tur , kucak , köpek maması - lep empty : boş , aç , boşalmak , boşaltmak - empti empties : boşalır - emptiz emptied : boşalmış , boşaltılmış - emptid emptiness : boşluk - emptinıs wall clock : duvar saati - vol kılak beneath : altında , altına , altta - binith wide : geniş , kapsamlı , enli , ardına kadar açık - vayd wider : daha geniş - vaydır widest : en geniş - vaydıst widely : yaygın olarak , geniş ölçüde , enli - vaydli widespread : yaygın - vaydspıred if : eğer , ise , fakat , keşke - if nod : kafa sallama - nad shake : sallama , sallamak , sarsıntı - şeyk grieve : üzülmek - gıriiv lunch : öğle yemeği - lanç gate : geçit , kapı , bilet hasılatı - geyt either : yada , ikisinden biri , her ikiside - idır neither : hiçbiri , ikiside değil - nidır divide : bölmek , ayırmak , bölüştürmek - divayd decide : karar vermek , kararlaştırmak - disayd decided : karar verilmiş , kararlı - disaydıd decidedly : kararlı bir şekilde - disaydıdli shopping : alışveriş - şaping contribution : katkı - kantrıbiyuşın pinned : sabitlenmiş - pinnd trace : iz , ipucu , izlemek , izinden gitmek - tıreys skiptrace : atlama izi - sıkiptıreys discourage : vazgeçirmek , hevesini kırmakdiskıriç mobile phone : cep telefonu , araç telefonu - mobıl fon phone : telefon , telefon etmek - fon cellular phone : cep telefonu - selyılır fon throat : boğaz , gırtlak - throt starting up : çalıştırmak , başlama - sıtarding ap taking : alma , alarak - teyking toward : aday olan , karşı , yönünde , edoğru - tıvord towards : sularında , doğrultusunda , edoğru - tıvords candidate : aday - kendıdeyt to be a candidate : aday olmak - tu bi e kendıdeyt segment : parça , bölüm , kısım - segmınt towards me : bana doğru - tıvords mi staring : bakmak , dik dik bakan - sitering seems : benzemek , görünmek , öyle gibi - siimz dump : çöplük - damp dumping : çöğ yığını - damping dump on : kakalamak , zorla satmak - damp an amphibious : karada ve denizde hareket eden - amfibiıs manpower : insan gücü - menpavır dodge : atlatmak , yana çekilme - daç labor : emek , emek vermek , alın teri - leybır labor force : iş gücü - leybır fors laborer : işçi , emekçi , amele , ırgat - leybırır laborious : zahmetli , çok çalışan - lıboriıs eliminate : elemek , elenmek , bertaraf etmek - ilimıneyt engineer : mühendis , mühendislik yapmak - enciniir passion : tutku , aşk , ihtiras - paşın usually : genellikle , genelde , çoğunlukla - yujıli ı found : buldum - ay faund patience : sabır , sabırlı , hasta - peyşıns detail : detay , ayrıntı , ayrıntılı ,ayrıntılı anlatmak - diteyıl detailing : detaylandırma - diteyıling detailed : detaylı , ayrıntılı - diteyıld reply : cevap , yanıt , cevap vermek - riplay replying : yanıtlama - riplaying reply all : hepsini cevapla - riplay ol reply me : bana cevap ver - riplay mi usage : kullanım , kullanım şekli - yusıç mummy : mumya - mami mummified : mumyalanmış - mamifayd mummification : mumyalama , mumyalanma - mamifikeyşın flexible : esnek , elastik , eğilebilir - fıleksıbıl flexibility : esneklik - fıleksıbilıdi odd : garip , tuhaf , acayip - ad footage : kamera görüntüsü - fodıç footage video : video çekimi - fodıç vidio sticky : yapışkan , yapışkanlı , yapış yapış - sitiki pasteboard : karton , mukavva - peystbord spectator : seyirci , izleyici - sipekteydır ambitious : hırslı , tutkulu , ihtiraslı - ambişıs stun : sersemletmek - sıtan stunned : sersemlemiş - sıtand gadget : küçük alet , zımbırtı - gecıt touchy : dokunaklı , alıngan - taçi hand : el , ibre , evlilik sözü - hend handy : kullanışlı - hendi sequence : sıra , seri , dizi - sikvıns sequencing : sıralama - sikvınsing rumble : gümbürtü , gürültü , gürleme - rambıl rumbled : gürültülü , gürledi - rambıld handyman : tamirci - hendimen artpiece : sanat eseri - artpiis silicon : silikon - silıkın witness : tanık , şahit , tanıklık , şahit olmak vitnıs witnessing : tanık olma - vitnısing tall : uzun , uzun boylu - tall taller : daha uzun - tallır tallest : en uzun - tallıst taller than me : benden uzun - tallır ven mi install : kurmak ,yerleştirmek ,monte etmekinstol installment : taksit - instolmınt tally : taksitli - tali replica : kopya , tıpatıp aynı - replika replication : çoğaltma , aynısı - replikeyşın replicate : aynısını yapmak - replikeyt subdivision : alt bölüm - sabdivijın spacing : aralık , boşluk - sıpeysing discard : atmak , ıskarta , çöp - diskard self : öz , kendi , kendine , kişisel , şahsi - self youth : genç , gençlik , gençler - yuth youthful : genç , gençlik - yuthfıl absorb : emmek , özümsemek , devralmak - ıbzorb height : yükseklik , boy , doruk - hayt width : genişlik - vidth thought : düşünce , fikir , düşünme , sanılan - thot thoughtful : düşünceli - thotfıl thoughtless : düşüncesiz - thotlıs stain : leke , lekelemek , boyamak - sıteyn stainless : paslanmaz , lekesiz - sıteynlıs stratosphere : sıtratosfer - sıtradısfir studio : stüdyo , atölye - sıtudio wallet : cüzdan - valıt vibe : titreşim - vayb convenience : kolaylık , elverişlilik - kınvinyıns interplanetary : gezegenler arası - intırpılenıteri transport : taşıma , taşımak , nakliye , nakil , taşıt - tırensport transporter : taşıyıcı , nakliyeci - tırenspordır transported : taşınan , taşındı - tırenspordıd transportation : taşımacılık , toplu taşıma - tırensporteyşın gorgeous : muhteşem - gorcıs how : nasıl , ne , ne kadar , ne durumda - hav how abaut : ne dersin ? - hav ıbaut snow white : pamuk prenses , kar beyaz - sınov vayt helm : dümen , miğfer , yönetici , lider - helm helmet : kask , miğfer , başlık - helmıt toss : atmak , fırlatmak , yazı tura atmak - tos tossed : attı , fırlattı - tost head down : baş aşağı - hed daun get down : eğil - get daun parkour : parkur - parkoor childish : çocukça , çocuksu - çayıldiş childhood : çocukluk , çocukluk çağı - çayıldhuud garbage : çöp , boş laf - garbiç abridge : kısaltmak , özetlemek - ıbriç abuse : kötü sözler söylemek , suistimal etmek - ıbyus
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

along years : yıllar boyunca - ılong yiırs predict : tahmin etmek - pıridikt predicted : tahmin edilen , tahmin edilmiş - pıridiktıd prediction : tahmin - pıridikşın violent : şiddetli - vaylınt violently : şiddetle , şiddetli bir şekilde - vaylıntli olive : zeytin - alıv tax : vergi - taks taxi : taksi - taksi taxis : taksiler - taksiz satisfy : memnun etmek , hoşnut etmek , tatmin etmek - sadısfay satisfied : memnun , hoşnut , tatmin olmuş - sadısfayd satisfaction : memnuniyet , hoşnutluk - sadısfakşın apparent : belirgin , belli , bariz - ıperınt apparently : görünüşe göre , belikli , anlaşılan - ıperıntli belong : ait , ait olmak , üyesi olmak , ilgili olmak - bilong stomach : karın , mide , hazmetmek - sıtamık stomachful : mide dolu , dolu mide - sıtamıkfıl wanna see : görmek istiyorum - vana sii flat : düz , yassı , yatay , patlak - fılat platform : pılatform , tartışma ortamı - pılatform tribune : tiribün , yüksek rütbeli - tıribyun podium : podyum - podiım pod : kapsül , koza , kuş sürüsü , balina sürüsü - pod hodgepodge : karma karışık - haçpaç hoodlum : serseri - hudlım represent : temsil etmek - reprizent representative : temsilci , temsilen - reprizentıdiv expense : masraf , gider , harcama - ikspens expenses : masraflar , giderler , harcamalar - ikspensız expensive : pahalı , masraflı - ikspensiv fewer like this : bunun gibi daha az - fiyuır layk dis bouquet : buket , demet , deste - bukey strength : güç kuvvet , askeri güç - sıtrengkth strengths : güçlü - sıtrengkths capsule : kapsül - kepsıl collar : tasmalı , yakalı - kalır torn : yırtık , kopuk - torn tornado : kasırga , hortum - torneydo dare : cesaret etmek , cüret etmek , teşebbüs - der t-shirt : tişört - tişırt shirt : gömlek , bluz - şırt placed: yerleştirilmiş - pıleyst grow : büyümek , yetişmek - gırov growth : büyüme , gelişme - gırovth grew : büyüdü , yetişti - gıruv frown : kaşlarını çatmak - fıraun satchel : el çantası , omuz çantası , okul çantası - saçıl small : küçük , ufak , ufak tefek - sımol mend : onarmak , tamir etmek - mend pile : istif , yığın , kazık , pil , yığmak - payıl subject : konu , özne , denek , söz konusu - sabcekt object : nesne , cisim , obje , itiraz etmek - abcekt doorway : kapı aralığı , kapı girişi - dorvey coat : kaban , ceket , palto , manto - kaut wander : dolaşmak , gezmek , gezinmek - vandır shall : ecek , acak , meli , malı - şal piss : işemek , sidik , çiş , idrar - pis shit : sıçmak , bok , bok herif , boktan durum - şit fart : osuruk , osurmak - fart far : uzak , öteki - far farther : daha uzak , uzaktaki , öteye - fardır farthest : en uzak , en uzağa , en uzakta - fardıst greet : selamlamak , selam vermek - gıriit lap : etap , tur , kucak , köpek maması - lep empty : boş , aç , boşalmak , boşaltmak - empti empties : boşalır - emptiz emptied : boşalmış , boşaltılmış - emptid emptiness : boşluk - emptinıs wall clock : duvar saati - vol kılak beneath : altında , altına , altta - binith wide : geniş , kapsamlı , enli , ardına kadar açık - vayd wider : daha geniş - vaydır widest : en geniş - vaydıst widely : yaygın olarak , geniş ölçüde , enli - vaydli widespread : yaygın - vaydspıred if : eğer , ise , fakat , keşke - if nod : kafa sallama - nad shake : sallama , sallamak , sarsıntı - şeyk grieve : üzülmek - gıriiv lunch : öğle yemeği - lanç gate : geçit , kapı , bilet hasılatı - geyt either : yada , ikisinden biri , her ikiside - idır neither : hiçbiri , ikiside değil - nidır divide : bölmek , ayırmak , bölüştürmek , parçalara ayırma - divayd decide : karar vermek , kararlaştırmak - disayd decided : karar verilmiş , kararlı - disaydıd decidedly : kararlı bir şekilde - disaydıdli shopping : alışveriş - şaping contribution : katkı - kantrıbiyuşın pinned : sabitlenmiş - pinnd trace : iz , ipucu , izlemek , izinden gitmek - tıreys skiptrace : atlama izi - sıkiptıreys discourage : vazgeçirmek , hevesini kırmak - diskıriç mobile phone : cep telefonu , araç telefonu - mobıl fon phone : telefon , telefon etmek - fon cellular phone : cep telefonu - selyılır fon throat : boğaz , gırtlak - throt starting up : çalıştırmak , başlama - sıtarding ap taking : alma , alarak - teyking toward : aday olan , karşı , yönünde , edoğru , eyakın , ekarşı - tıvord towards : sularında , doğrultusunda , edoğru , eyakın , ekarşı - tıvords candidate : aday - kendıdeyt to be a candidate : aday olmak - tu bi e kendıdeyt segment : parça , bölüm , kısım - segmınt towards me : bana doğru - tıvords mi staring : bakmak , dik dik bakan - sitering seems : benzemek , görünmek , öyle gibi - siimz dump : çöplük - damp dumping : çöğ yığını - damping dump on : kakalamak , zorla satmak - damp an amphibious : karada ve denizde hareket eden - amfibiıs manpower : insan gücü - menpavır dodge : atlatmak , yana çekilme - daç labor : emek , emek vermek , alın teri - leybır labor force : iş gücü - leybır fors laborer : işçi , emekçi , amele , ırgat - leybırır laborious : zahmetli , çok çalışan - lıboriıs eliminate : elemek , elenmek , bertaraf etmek - ilimıneyt engineer : mühendis , mühendislik yapmak - enciniir passion : tutku , aşk , ihtiras - paşın usually : genellikle , genelde , çoğunlukla - yujıli ı found : buldum - ay faund patience : sabır , sabırlı , hasta - peyşıns detail : detay , ayrıntı , ayrıntılı , ayrıntılı anlatmak - diteyıl detailing : detaylandırma - diteyıling detailed : detaylı , ayrıntılı - diteyıld reply : cevap , yanıt , cevap vermek - riplay replying : yanıtlama - riplaying reply all : hepsini cevapla - riplay ol reply me : bana cevap ver - riplay mi usage : kullanım , kullanım şekli - yusıç mummy : mumya - mami mummified : mumyalanmış - mamifayd mummification : mumyalama , mumyalanma - mamifikeyşın flexible : esnek , elastik , eğilebilir - fıleksıbıl flexibility : esneklik - fıleksıbilıdi odd : garip , tuhaf , acayip - ad footage : kamera görüntüsü - fodıç footage video : video çekimi - fodıç vidio sticky : yapışkan , yapışkanlı , yapış yapış - sitiki pasteboard : karton , mukavva - peystbord spectator : seyirci , izleyici - sipekteydır ambitious : hırslı , tutkulu , ihtiraslı - ambişıs stun : sersemletmek - sıtan stunned : sersemlemiş - sıtand gadget : küçük alet , zımbırtı - gecıt touchy : dokunaklı , alıngan - taçi hand : el , ibre , evlilik sözü - hend handy : kullanışlı - hendi sequence : sıra , seri , dizi - sikvıns sequencing : sıralama - sikvınsing rumble : gümbürtü , gürültü , gürleme - rambıl rumbled : gürültülü , gürledi - rambıld handyman : tamirci - hendimen artpiece : sanat eseri - artpiis silicon : silikon - silıkın witness : tanık , şahit , tanıklık , şahit olmak - vitnıs witnessing : tanık olma - vitnısing tall : uzun , uzun boylu - tall taller : daha uzun - tallır tallest : en uzun - tallıst taller than me : benden uzun - tallır ven mi install : kurmak , yerleştirmek , monte etmek - instol installment : taksit - instolmınt tally : taksitli - tali replica : kopya , tıpatıp aynı - replika replication : çoğaltma , aynısı - replikeyşın replicate : aynısını yapmak - replikeyt subdivision : alt bölüm - sabdivijın spacing : aralık , boşluk - sıpeysing discard : atmak , ıskarta , çöp - diskard self : öz , kendi , kendine , kişisel , şahsi - self youth : genç , gençlik , gençler - yuth youthful : genç , gençlik - yuthfıl absorb : emmek , özümsemek , devralmak - ıbzorb height : yükseklik , boy , doruk - hayt width : genişlik - vidth thought : düşünce , fikir , düşünme , sanılan - thot thoughtful : düşünceli - thotfıl thoughtless : düşüncesiz - thotlıs stain : leke , lekelemek , boyamak - sıteyn stainless : paslanmaz , lekesiz - sıteynlıs stratosphere : sıtratosfer - sıtradısfir studio : stüdyo , atölye - sıtudio wallet : cüzdan - valıt vibe : titreşim - vayb convenience : kolaylık , elverişlilik - kınvinyıns interplanetary : gezegenler arası - intırpılenıteri transport : taşıma , taşımak , nakliye , nakil , taşıt , nakletmek - tırensport transporter : taşıyıcı , nakliyeci - tırenspordır transported : taşınan , taşındı - tırenspordıd transportation : taşımacılık , toplu taşıma - tırensporteyşın gorgeous : muhteşem - gorcıs how : nasıl , ne , ne kadar , ne durumda - hav how abaut : ne dersin ? - hav ıbaut snow white : pamuk prenses , kar beyaz - sınov vayt helm : dümen , miğfer , yönetici , lider - helm helmet : kask , miğfer , başlık - helmıt toss : atmak , fırlatmak , yazı tura atmak - tos tossed : attı , fırlattı - tost head down : baş aşağı - hed daun get down : eğil - get daun parkour : parkur - parkoor childish : çocukça , çocuksu - çayıldiş childhood : çocukluk , çocukluk çağı - çayıldhuud garbage : çöp , boş laf - garbiç abridge : kısaltmak , özetlemek - ıbriç abuse : küfür etmek , kötü sözler söylemek , suistimal etmek - ıbyus
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

along years : yıllar boyunca - ılong yiırs predict : tahmin etmek - pıridikt predicted : tahmin edilen , tahmin edilmiş - pıridiktıd prediction : tahmin - pıridikşın violent : şiddetli - vaylınt violently : şiddetle , şiddetli bir şekilde - vaylıntli olive : zeytin - alıv tax : vergi - taks taxi : taksi - taksi taxis : taksiler - taksiz satisfy : memnun etmek , hoşnut etmek , tatmin etmek - sadısfay satisfied : memnun , hoşnut , tatmin olmuş - sadısfayd satisfaction : memnuniyet , hoşnutluk - sadısfakşın apparent : belirgin , belli , bariz - ıperınt apparently : görünüşe göre , belikli , anlaşılan - ıperıntli belong : ait , ait olmak , üyesi olmak , ilgili olmak - bilong stomach : karın , mide , hazmetmek - sıtamık stomachful : mide dolu , dolu mide - sıtamıkfıl wanna see : görmek istiyorum - vana sii flat : düz , yassı , yatay , patlak - fılat platform : pılatform , tartışma ortamı - pılatform tribune : tiribün , yüksek rütbeli - tıribyun podium : podyum - podiım pod : kapsül , koza , kuş sürüsü , balina sürüsü - pod hodgepodge : karma karışık - haçpaç hoodlum : serseri - hudlım represent : temsil etmek - reprizent representative : temsilci , temsilen - reprizentıdiv expense : masraf , gider , harcama - ikspens expenses : masraflar , giderler , harcamalar - ikspensız expensive : pahalı , masraflı - ikspensiv fewer like this : bunun gibi daha az - fiyuır layk dis bouquet : buket , demet , deste - bukey strength : güç kuvvet , askeri güç - sıtrengkth strengths : güçlü - sıtrengkths capsule : kapsül - kepsıl collar : tasmalı , yakalı - kalır torn : yırtık , kopuk - torn tornado : kasırga , hortum - torneydo dare : cesaret etmek , cüret etmek , teşebbüs - der t-shirt : tişört - tişırt shirt : gömlek , bluz - şırt placed: yerleştirilmiş - pıleyst grow : büyümek , yetişmek - gırov growth : büyüme , gelişme - gırovth grew : büyüdü , yetişti - gıruv frown : kaşlarını çatmak - fıraun satchel : el çantası , omuz çantası , okul çantası - saçıl small : küçük , ufak , ufak tefek - sımol mend : onarmak , tamir etmek - mend pile : istif , yığın , kazık , pil , yığmak - payıl subject : konu , özne , denek , söz konusu - sabcekt object : nesne , cisim , obje , itiraz etmek - abcekt doorway : kapı aralığı , kapı girişi - dorvey coat : kaban , ceket , palto , manto - kaut wander : dolaşmak , gezmek , gezinmek - vandır shall : ecek , acak , meli , malı - şal piss : işemek , sidik , çiş , idrar - pis shit : sıçmak , bok , bok herif , boktan durum - şit fart : osuruk , osurmak - fart far : uzak , öteki - far farther : daha uzak , uzaktaki , öteye - fardır farthest : en uzak , en uzağa , en uzakta - fardıst greet : selamlamak , selam vermek - gıriit lap : etap , tur , kucak , köpek maması - lep empty : boş , aç , boşalmak , boşaltmak - empti empties : boşalır - emptiz emptied : boşalmış , boşaltılmış - emptid emptiness : boşluk - emptinıs wall clock : duvar saati - vol kılak beneath : altında , altına , altta - binith wide : geniş , kapsamlı , enli , ardına kadar açık - vayd wider : daha geniş - vaydır widest : en geniş - vaydıst widely : yaygın olarak , geniş ölçüde , enli - vaydli widespread : yaygın - vaydspıred if : eğer , ise , fakat , keşke - if nod : kafa sallama - nad shake : sallama , sallamak , sarsıntı - şeyk grieve : üzülmek - gıriiv lunch : öğle yemeği - lanç gate : geçit , kapı , bilet hasılatı - geyt either : yada , ikisinden biri , her ikiside - idır neither : hiçbiri , ikiside değil - nidır divide : bölmek , ayırmak , bölüştürmek , parçalara ayırma - divayd decide : karar vermek , kararlaştırmak - disayd decided : karar verilmiş , kararlı - disaydıd decidedly : kararlı bir şekilde - disaydıdli shopping : alışveriş - şaping contribution : katkı - kantrıbiyuşın pinned : sabitlenmiş - pinnd trace : iz , ipucu , izlemek , izinden gitmek - tıreys skiptrace : atlama izi - sıkiptıreys discourage : vazgeçirmek , hevesini kırmak - diskıriç mobile phone : cep telefonu , araç telefonu - mobıl fon phone : telefon , telefon etmek - fon cellular phone : cep telefonu - selyılır fon throat : boğaz , gırtlak - throt starting up : çalıştırmak , başlama - sıtarding ap taking : alma , alarak - teyking toward : aday olan , karşı , yönünde , edoğru , eyakın ,ekarşı tıvord towards : sularında , doğrultusunda , edoğru , eyakın ,ekarşı tıvords candidate : aday - kendıdeyt to be a candidate : aday olmak - tu bi e kendıdeyt segment : parça , bölüm , kısım - segmınt towards me : bana doğru - tıvords mi staring : bakmak , dik dik bakan - sitering seems : benzemek , görünmek , öyle gibi - siimz dump : çöplük - damp dumping : çöğ yığını - damping dump on : kakalamak , zorla satmak - damp an amphibious : karada ve denizde hareket eden - amfibiıs manpower : insan gücü - menpavır dodge : atlatmak , yana çekilme - daç labor : emek , emek vermek , alın teri - leybır labor force : iş gücü - leybır fors laborer : işçi , emekçi , amele , ırgat - leybırır laborious : zahmetli , çok çalışan - lıboriıs eliminate : elemek , elenmek , bertaraf etmek - ilimıneyt engineer : mühendis , mühendislik yapmak - enciniir passion : tutku , aşk , ihtiras - paşın usually : genellikle , genelde , çoğunlukla - yujıli ı found : buldum - ay faund patience : sabır , sabırlı , hasta - peyşıns detail : detay , ayrıntı , ayrıntılı , ayrıntılı anlatmak - diteyıl detailing : detaylandırma - diteyıling detailed : detaylı , ayrıntılı - diteyıld reply : cevap , yanıt , cevap vermek - riplay replying : yanıtlama - riplaying reply all : hepsini cevapla - riplay ol reply me : bana cevap ver - riplay mi usage : kullanım , kullanım şekli - yusıç mummy : mumya - mami mummified : mumyalanmış - mamifayd mummification : mumyalama , mumyalanma - mamifikeyşın flexible : esnek , elastik , eğilebilir - fıleksıbıl flexibility : esneklik - fıleksıbilıdi odd : garip , tuhaf , acayip - ad footage : kamera görüntüsü - fodıç footage video : video çekimi - fodıç vidio sticky : yapışkan , yapışkanlı , yapış yapış - sitiki pasteboard : karton , mukavva - peystbord spectator : seyirci , izleyici - sipekteydır ambitious : hırslı , tutkulu , ihtiraslı - ambişıs stun : sersemletmek - sıtan stunned : sersemlemiş - sıtand gadget : küçük alet , zımbırtı - gecıt touchy : dokunaklı , alıngan - taçi hand : el , ibre , evlilik sözü - hend handy : kullanışlı - hendi sequence : sıra , seri , dizi - sikvıns sequencing : sıralama - sikvınsing rumble : gümbürtü , gürültü , gürleme - rambıl rumbled : gürültülü , gürledi - rambıld handyman : tamirci - hendimen artpiece : sanat eseri - artpiis silicon : silikon - silıkın witness : tanık , şahit , tanıklık , şahit olmak - vitnıs witnessing : tanık olma - vitnısing tall : uzun , uzun boylu - tall taller : daha uzun - tallır tallest : en uzun - tallıst taller than me : benden uzun - tallır ven mi install : kurmak , yerleştirmek , monte etmek - instol installment : taksit - instolmınt tally : taksitli - tali replica : kopya , tıpatıp aynı - replika replication : çoğaltma , aynısı - replikeyşın replicate : aynısını yapmak - replikeyt subdivision : alt bölüm - sabdivijın spacing : aralık , boşluk - sıpeysing discard : atmak , ıskarta , çöp - diskard self : öz , kendi , kendine , kişisel , şahsi - self youth : genç , gençlik , gençler - yuth youthful : genç , gençlik - yuthfıl absorb : emmek , özümsemek , devralmak - ıbzorb height : yükseklik , boy , doruk - hayt width : genişlik - vidth thought : düşünce , fikir , düşünme , sanılan - thot thoughtful : düşünceli - thotfıl thoughtless : düşüncesiz - thotlıs stain : leke , lekelemek , boyamak - sıteyn stainless : paslanmaz , lekesiz - sıteynlıs stratosphere : sıtratosfer - sıtradısfir studio : stüdyo , atölye - sıtudio wallet : cüzdan - valıt vibe : titreşim - vayb convenience : kolaylık , elverişlilik - kınvinyıns interplanetary : gezegenler arası - intırpılenıteri transport : taşıma , taşımak , nakliye , nakil , taşıt , nakletmek - tırensport transporter : taşıyıcı , nakliyeci - tırenspordır transported : taşınan , taşındı - tırenspordıd transportation : taşımacılık , toplu taşıma - tırensporteyşın gorgeous : muhteşem - gorcıs how : nasıl , ne , ne kadar , ne durumda - hav how abaut : ne dersin ? - hav ıbaut snow white : pamuk prenses , kar beyaz - sınov vayt helm : dümen , miğfer , yönetici , lider - helm helmet : kask , miğfer , başlık - helmıt toss : atmak , fırlatmak , yazı tura atmak - tos tossed : attı , fırlattı - tost head down : baş aşağı - hed daun get down : eğil - get daun parkour : parkur - parkoor childish : çocukça , çocuksu - çayıldiş childhood : çocukluk , çocukluk çağı - çayıldhuud garbage : çöp , boş laf - garbiç abridge : kısaltmak , özetlemek - ıbriç abuse : küfür etmek , kötü sözler söylemek , suistimal etmek ıbyus
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR” “KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”
GÜNLÜK HAYATTA EN ÇOK KULLANILAN KELİMELERDEN DERLENMİŞTİR
12
12
12