along years : yıllar boyunca - ılong yiırs
predict : tahmin etmek - pıridikt
predicted : tahmin edilen , tahmin edilmiş - pıridiktıd
prediction : tahmin - pıridikşın
violent : şiddetli - vaylınt
violently : şiddetle , şiddetli bir şekilde - vaylıntli
olive : zeytin - alıv
tax : vergi - taks
taxi : taksi - taksi
taxis : taksiler - taksiz
satisfy : memnun etmek , hoşnut etmek , tatmin etmek - sadısfay
satisfied : memnun , hoşnut , tatmin olmuş - sadısfayd
satisfaction : memnuniyet , hoşnutluk - sadısfakşın
apparent : belirgin , belli , bariz - ıperınt
apparently : görünüşe göre , belikli , anlaşılan - ıperıntli
belong : ait , ait olmak , üyesi olmak , ilgili olmak - bilong
stomach : karın , mide , hazmetmek - sıtamık
stomachful : mide dolu , dolu mide - sıtamıkfıl
wanna see : görmek istiyorum - vana sii
flat : düz , yassı , yatay , patlak - fılat
platform : pılatform , tartışma ortamı - pılatform
tribune : tiribün , yüksek rütbeli - tıribyun
podium : podyum - podiım
pod : kapsül , koza , kuş sürüsü , balina sürüsü - pod
hodgepodge : karma karışık - haçpaç
hoodlum : serseri - hudlım
represent : temsil etmek - reprizent
representative : temsilci , temsilen - reprizentıdiv
expense : masraf , gider , harcama - ikspens
expenses : masraflar , giderler , harcamalar - ikspensız
expensive : pahalı , masraflı - ikspensiv
fewer like this : bunun gibi daha az - fiyuır layk dis
bouquet : buket , demet , deste - bukey
strength : güç kuvvet , askeri güç - sıtrengkth
strengths : güçlü - sıtrengkths
capsule : kapsül - kepsıl
collar : tasmalı , yakalı - kalır
torn : yırtık , kopuk - torn
tornado : kasırga , hortum - torneydo
dare : cesaret etmek , cüret etmek , teşebbüs - der
t-shirt : tişört - tişırt
shirt : gömlek , bluz - şırt
placed: yerleştirilmiş - pıleyst
grow : büyümek , yetişmek - gırov
growth : büyüme , gelişme - gırovth
grew : büyüdü , yetişti - gıruv
frown : kaşlarını çatmak - fıraun
satchel : el çantası , omuz çantası , okul çantası - saçıl
small : küçük , ufak , ufak tefek - sımol
mend : onarmak , tamir etmek - mend
pile : istif , yığın , kazık , pil , yığmak - payıl
subject : konu , özne , denek , söz konusu - sabcekt
object : nesne , cisim , obje , itiraz etmek - abcekt
doorway : kapı aralığı , kapı girişi - dorvey
coat : kaban , ceket , palto , manto - kaut
wander : dolaşmak , gezmek , gezinmek - vandır
shall : ecek , acak , meli , malı - şal
piss : işemek , sidik , çiş , idrar - pis
shit : sıçmak , bok , bok herif , boktan durum - şit
fart : osuruk , osurmak - fart
far : uzak , öteki - far
farther : daha uzak , uzaktaki , öteye - fardır
farthest : en uzak , en uzağa , en uzakta - fardıst
greet : selamlamak , selam vermek - gıriit
lap : etap , tur , kucak , köpek maması - lep
empty : boş , aç , boşalmak , boşaltmak - empti
empties : boşalır - emptiz
emptied : boşalmış , boşaltılmış - emptid
emptiness : boşluk - emptinıs
wall clock : duvar saati - vol kılak
beneath : altında , altına , altta - binith
wide : geniş , kapsamlı , enli , ardına kadar açık - vayd
wider : daha geniş - vaydır
widest : en geniş - vaydıst
widely : yaygın olarak , geniş ölçüde , enli - vaydli
widespread : yaygın - vaydspıred
if : eğer , ise , fakat , keşke - if
nod : kafa sallama - nad
shake : sallama , sallamak , sarsıntı - şeyk
grieve : üzülmek - gıriiv
lunch : öğle yemeği - lanç
gate : geçit , kapı , bilet hasılatı - geyt
either : yada , ikisinden biri , her ikiside - idır
neither : hiçbiri , ikiside değil - nidır
divide : bölmek , ayırmak , bölüştürmek , parçalara ayırma - divayd
decide : karar vermek , kararlaştırmak - disayd
decided : karar verilmiş , kararlı - disaydıd
decidedly : kararlı bir şekilde - disaydıdli
shopping : alışveriş - şaping
contribution : katkı - kantrıbiyuşın
pinned : sabitlenmiş - pinnd
trace : iz , ipucu , izlemek , izinden gitmek - tıreys
skiptrace : atlama izi - sıkiptıreys
discourage : vazgeçirmek , hevesini kırmak - diskıriç
mobile phone : cep telefonu , araç telefonu - mobıl fon
phone : telefon , telefon etmek - fon
cellular phone : cep telefonu - selyılır fon
throat : boğaz , gırtlak - throt
starting up : çalıştırmak , başlama - sıtarding ap
taking : alma , alarak - teyking
toward : aday olan , karşı , yönünde , edoğru , eyakın , ekarşı - tıvord
towards : sularında , doğrultusunda , edoğru , eyakın , ekarşı - tıvords
candidate : aday - kendıdeyt
to be a candidate : aday olmak - tu bi e kendıdeyt
segment : parça , bölüm , kısım - segmınt
towards me : bana doğru - tıvords mi
staring : bakmak , dik dik bakan - sitering
seems : benzemek , görünmek , öyle gibi - siimz
dump : çöplük - damp
dumping : çöğ yığını - damping
dump on : kakalamak , zorla satmak - damp an
amphibious : karada ve denizde hareket eden - amfibiıs
manpower : insan gücü - menpavır
dodge : atlatmak , yana çekilme - daç
labor : emek , emek vermek , alın teri - leybır
labor force : iş gücü - leybır fors
laborer : işçi , emekçi , amele , ırgat - leybırır
laborious : zahmetli , çok çalışan - lıboriıs
eliminate : elemek , elenmek , bertaraf etmek - ilimıneyt
engineer : mühendis , mühendislik yapmak - enciniir
passion : tutku , aşk , ihtiras - paşın
usually : genellikle , genelde , çoğunlukla - yujıli
ı found : buldum - ay faund
patience : sabır , sabırlı , hasta - peyşıns
detail : detay , ayrıntı , ayrıntılı , ayrıntılı anlatmak - diteyıl
detailing : detaylandırma - diteyıling
detailed : detaylı , ayrıntılı - diteyıld
reply : cevap , yanıt , cevap vermek - riplay
replying : yanıtlama - riplaying
reply all : hepsini cevapla - riplay ol
reply me : bana cevap ver - riplay mi
usage : kullanım , kullanım şekli - yusıç
mummy : mumya - mami
mummified : mumyalanmış - mamifayd
mummification : mumyalama , mumyalanma - mamifikeyşın
flexible : esnek , elastik , eğilebilir - fıleksıbıl
flexibility : esneklik - fıleksıbilıdi
odd : garip , tuhaf , acayip - ad
footage : kamera görüntüsü - fodıç
footage video : video çekimi - fodıç vidio
sticky : yapışkan , yapışkanlı , yapış yapış - sitiki
pasteboard : karton , mukavva - peystbord
spectator : seyirci , izleyici - sipekteydır
ambitious : hırslı , tutkulu , ihtiraslı - ambişıs
stun : sersemletmek - sıtan
stunned : sersemlemiş - sıtand
gadget : küçük alet , zımbırtı - gecıt
touchy : dokunaklı , alıngan - taçi
hand : el , ibre , evlilik sözü - hend
handy : kullanışlı - hendi
sequence : sıra , seri , dizi - sikvıns
sequencing : sıralama - sikvınsing
rumble : gümbürtü , gürültü , gürleme - rambıl
rumbled : gürültülü , gürledi - rambıld
handyman : tamirci - hendimen
artpiece : sanat eseri - artpiis
silicon : silikon - silıkın
witness : tanık , şahit , tanıklık , şahit olmak - vitnıs
witnessing : tanık olma - vitnısing
tall : uzun , uzun boylu - tall
taller : daha uzun - tallır
tallest : en uzun - tallıst
taller than me : benden uzun - tallır ven mi
install : kurmak , yerleştirmek , monte etmek - instol
installment : taksit - instolmınt
tally : taksitli - tali
replica : kopya , tıpatıp aynı - replika
replication : çoğaltma , aynısı - replikeyşın
replicate : aynısını yapmak - replikeyt
subdivision : alt bölüm - sabdivijın
spacing : aralık , boşluk - sıpeysing
discard : atmak , ıskarta , çöp - diskard
self : öz , kendi , kendine , kişisel , şahsi - self
youth : genç , gençlik , gençler - yuth
youthful : genç , gençlik - yuthfıl
absorb : emmek , özümsemek , devralmak - ıbzorb
height : yükseklik , boy , doruk - hayt
width : genişlik - vidth
thought : düşünce , fikir , düşünme , sanılan - thot
thoughtful : düşünceli - thotfıl
thoughtless : düşüncesiz - thotlıs
stain : leke , lekelemek , boyamak - sıteyn
stainless : paslanmaz , lekesiz - sıteynlıs
stratosphere : sıtratosfer - sıtradısfir
studio : stüdyo , atölye - sıtudio
wallet : cüzdan - valıt
vibe : titreşim - vayb
convenience : kolaylık , elverişlilik - kınvinyıns
interplanetary : gezegenler arası - intırpılenıteri
transport : taşıma , taşımak , nakliye , nakil , taşıt , nakletmek - tırensport
transporter : taşıyıcı , nakliyeci - tırenspordır
transported : taşınan , taşındı - tırenspordıd
transportation : taşımacılık , toplu taşıma - tırensporteyşın
gorgeous : muhteşem - gorcıs
how : nasıl , ne , ne kadar , ne durumda - hav
how abaut : ne dersin ? - hav ıbaut
snow white : pamuk prenses , kar beyaz - sınov vayt
helm : dümen , miğfer , yönetici , lider - helm
helmet : kask , miğfer , başlık - helmıt
toss : atmak , fırlatmak , yazı tura atmak - tos
tossed : attı , fırlattı - tost
head down : baş aşağı - hed daun
get down : eğil - get daun
parkour : parkur - parkoor
childish : çocukça , çocuksu - çayıldiş
childhood : çocukluk , çocukluk çağı - çayıldhuud
garbage : çöp , boş laf - garbiç
abridge : kısaltmak , özetlemek - ıbriç
abuse : küfür etmek , kötü sözler söylemek , suistimal etmek - ıbyus
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”