have a seet : oturun - hev e siit
release : serbest bırakmak , yayın izni - rilis
released : serbest bırakıldı , yayınlandı - rilist
cook : pişirmek , yemek yapmak , aşçı - kuk
cock : horoz , penis , ot yığını , saman yığını - kak
ignore : görmezlikten gelmek , önemsememek - ignor
sound : ses , gürültü , sağlıklı - saund
soundtrack : film müziği - sauntırak
approve : onaylamak , beğenmek , uygun bulmak - ıpruv
cooperation : işbirliği , dayanışma , ortaklık - kıvapıreyşın
prototype : uygun , elverişli , münasip - pırotıtayp
suitable : uygun , elverişli , münasip - sutıbıl
via : üzerinden , yolu ile - vayı
dragon : ejderha , sinirli kimse - dıragın
acquire : elde etmek - ıkvayır
acquired : elde edildi , edinildi - ıkvayırd
key acquired : anahtar edinildi - ki ıkvayırd
quasi : sanki , güya , yarı , benzeri - kuvasi
as if : sanki , güya - ez if
so to say : tabiri caizse , sanki - so tı sey
so to speak : tabiri caizse , sanki - so tı sıpik
as though : sanki , güya , mış gibi - ez do
penguin : penguen , eğitim uçağı - pengvın
bloom : çiçek açmak , dinç olmak - bıluum
so why : peki neden - so vay
see you : görüşürüz - si yu
see you soon : yakında görüşürüz - si yu suun
see you later : sonra görüşürüz - si yu leydır
see you tomorrow : yarın görüşürüz - si yu tumaro
see you weekend : haftaya görüşürüz - si yu vikend
see you next week : haftaya görüşürüz - si yo nekst viik
tomorrow : yarın - tumaro
kayak : kano , kayık - kayak
kayaking : kano sporu - kayaking
be : olmak , var olmak - bi
became : oldu - bikeym
become : olmak , haline gelmek - bikam
to be : olmak - tı bi
compete : rekabet etmek , yarışmak - kımpit
competition : rekabet , yarışma - kampıtişın
competent : yetkili , işinin ehli - kampıtint
competence : yeterlilik - kampıtins
competitive : rekabetçi - kımpetıtiv
on to : üzerine , haberdar - an tıu
adaptive : uyabilen , uyarlanabilir - ıdaptiv
whatever : herneyse , herhangi - vadevır
wherever : her nerede - verevır
whereever you want : her nereye istersen - verevır yu vant
wherever you go : her nereye gidersen - verevır yu go
wherever you are : her neredeysen - verevır you ar
champion : şampiyon , destekleyici - çempiın
championship : şampiyonluk , şampiyona - çempiınşip
prime day : önemli gün - pıraym dey
primary : birincil , birinci , başlıca - pıraymeri
get this now : şimdi bunu al - get dis nau
barbarian : barbar , vahşi - barberiın
barbarous : barbar , vahşi - barbırıs
barbarously : barbarca , vahşice - barbırısli
barbaric : barbarca , vahşice - barberik
superiority : üstünlük , üstün olma - supıryoridi
headphone : kulaklık - hedfon
headset : kulaklık - hedset
speak : konuşmak , söylemek , konuşma yapmak - sipiik
speaker : konuşmacı , sözcü , spiker , meclis başkanı , hoporlör - sipikır
gear : vites , dişli , vites değiştirmek - giır
hang : asmak , asılmak , sarkmak , sarkıtmak - heng
holy : kutsal , kutsal yer - holi
dam : baraj , set , baraj kurmak , set kurmak - dem
damn : lanet , lanet olsun , beddua - demn
goddam : kahretsin - gadem
goddamn : lanet olası - gaddemn
goddams : allahın belası - gadems
similar : benzer , benzeyen , emsal - simılır
similarity : benzerlik - simılerıdi
wow : vay , hayret , hayran etmek , müthiş - vau
unique : benzersiz , eşsiz , biricik , yegane , nadir - yuniik
plum : erik - pılam
plump : tombul , etine dolgun , tombullaşmak - pılamp
plumb : su tesisatı - pılamb
plumber : su tesisatçısı - pılambır
lamp : lamba , ampül , ışık - lemp
lamb : kuzu , kuzu gibi kimse - lem
installation : kurulum , tesisat , montaj - instıleyşın
bazaar : çarşı , pazar - bızaar
christian : hıristiyan - kırisçın
christianity : hıristiyanlık - kırisçienidi
muslim : müslüman - mazlım
moslem : islam - maazlım
jewish : yahudi , musevi - cuiş
judaism : yahudilik - cudizım
jerusalem : kudüs - cırusılım
prophet : peygamber - pırafıt
prophecy : kehanet , tahmin - pırafısi
oracle : kehanet , kahin - orıkıl
omen : kehanet , alamet - omın
electric : elektirik - ilektırik
electrician : elektrikçi - ilektırişın
electricity : elektrik akımı - ilektırisıdi
capacity : kapasite , hacim - kıpasıdi
potency : potansiyel - potınsi
potential : potensiyel - pıtenşıl
vigor : enerji , güç , direnç - vigır
stamina : dayanma gücü , dayanıklılık - sitemina
vitality : yaşama gücü , canlılık - vaytelıdi
dominance : egemenlik , hakimiyet , üstünlük - damınıns
rod : çubuk , sopa , değnek - rad
not : değil , yok - nat
nothing : hiç , hiçbir şey , boş söz - nading
not yet : henüz değil - nat yet
piffle : saçmalık , boş söz , fısıltı - pifıl
riffle : tüfek , soyup soğana çevirmek , sayfa karıştırmak - rifıl
anniversary : yıl dönümü - enıvırsıri
orbit : yörünge - orbıt
realtor : emlakçı - riıltır
gravity : yerçekimi , ağırlık - gıravıdi
grave : mezar , kabir - gıreyv
graveyard : mezarlık - gıreyvyard
sculpt : şekil vermek , yontmak - sıkalpt
sculpture : heykel , heykeltıraşlık , yontmak - sıkalpçır
sculptor : heykeltıraş - sıkalptır
vigorous : güçlü , kuvvetli , dinç - vigırıs
vigorously : kuvvetlice - vigırısli
about : hakkında , ilgili , dair , konusunda , etrafında - ıbaut
talk : konuşmak , görüşmek - tok
talk about : hakkında konuşmak - tok ıbaut
talk about it : bunun hakkında konuşmak - tok ıbaut it
talk about yourself : kendinden bahset - tok ıbaut yorself
talk about what : ne hakkında konuşmak - tok ıbaut vat
nationwide : ülke çapında , millete ait - neyşınvayd
world : dünya , yeryüzü , alem - vırld
worldwide : dünya çapında , evrensel - vırldvayd
wide : geniş , enli , büyük - vayd
diameter : çap , kalınlık , en - dayemidır
remembrance : anma , hatıra , anı - rimembırıns
in remembrence : anısına - inrimembırıns
incredible : inanılmaz , olağanüstü - inkredıbıl
mail : posta , zırh - meyıl
mailbox : posta kutusu - meyılbaks
invest : yatırım yapmak - invest
investment : yatırım , para yatırma - investmınt
investigate : incelemek , araştırmak , soruşturmak - investıgeyt
investigation : soruşturma , gözlem - investıgeyşın
give : vermek , yapıvermek - giv
giving : verme , bağışlama - giving
give up : vazgeçmek , pes etmek , istifa etmek - giv ap
peek : dikizlemek , gözetlemek , göz atmak - piik
peeking : dikizleme , gözetleme , göz atma - piiking
peeked : dikizledi , gözetledi , baktı - piikt
solution : çözüm , solusyon - sıluşın
resolute : kararlı , azimli , iradeli - rezılut
resolutely : kararlılıkla , tereddütsüz - rezılutli
resoluteness : azim , kararlılık - rezılutnıs
postcode : posta kodu - postkod
magazine : şarjör , cephanelik , dergi - megızin
rare : ender , nadir , az pişmiş - reyır
rarely : seyrek , nadiren , ayda yılda bir - reyırli
athletic : atletik - athletik
athleticism : atletizm - athletisizım
priority : öncelik , kıdem - pırayoridi
theme : teme , motif , tanıtım müziği - thim
include : dahil etmek , içine almak , kapsamak - inkılud
included : dahil , içinde - inkıludıd
whatsapp : naber - vatsap
mr : bay - mistır
mrs : bayan - misiz
thunder : gök gürültüsü - tandır
thunderbolt : yıldırım , şimşek , şaşırtıcı haber - tandırbolt
science : bilim - sayıns
scientist : bilim adamı , bilgin - sayıntist
science fiction : bilim kurgu - sayıns fikşın
scientific : ilmi , bilimsel - sayıntifik
watermelon : karpuz - vadırmelın
muskmelon : kavun - maskmelın
holiday : tatil , bayram , dini bayram - halıdey
vacation : tatil , tatil yapmak , tatil geçirmek - vikeyşın
changes : değişiklikler - çeyncız
water : su , sulamak , sulu boya - vadır
aqua : su - akua
my watch : saatim - may vaç
template : şablon , kalıp - tempılet
dye : boya , saç boyası , boyamak , boyanmak - day
dyeing : boyama , boyacılık - daying
dyed : boyalı , boyanmış , boyandı - dayd
check this now : bunu kontrol et - çek dis nau
hair : saç , kıl , tüy - her
haircut : saç kesimi , saç tıraşı - herkat
hairdresser : kuaför - herdıressır
bristle : kıl , tüyleri diken diken olmak - bırisıl
coiffeur : kuaför , kadın berberi - kuafır
barber : berber - barbır
shave : tıraş , tıraş etmek - şeyv
congress : kongre , kurultay - kangırıs
conquer : fethetmek , almak , yenmek - kankır
dish : tabak , yemek , servis yapmak , sunmak - diş
dishonest : namussuz , sahtekar - disanıst
fork : çatal - fork
spoon : kaşık - sıpuun
subdue : boyun eğdirmek , kontrolüne almak - sıbduu
eternal : sonsuz , ebedi , ölümsüz - itırnıl
eternity : sonsuzluk , ebediyet , ölümsüzlük - itırnıdi
infinite : sonsuz - infınıt
infinity : sonsuzluk , sınırsızlık - infınıdi
meaningful : anlamlı - miningfıl
bro : kardeş , kanka - bıro
invite : davet etmek , çağırmak - invayt
invited : davetli - invaydıd
invitation : davetiye , davet , çağrı - inviteyşın
like you : senin gibi - layk yu
maze : labirent - meyz
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”