have a seet : oturun - hev e siit release : serbest bırakmak , yayın izni - rilis released : serbest bırakıldı , yayınlandı - rilist cook : pişirmek , yemek yapmak , aşçı - kuk cock : horoz , penis , ot yığını , saman yığını - kak ignore : görmezlikten gelmek , önemsememek - ignor sound : ses , gürültü , sağlıklı - saund soundtrack : film müziği - sauntırak approve : onaylamak , beğenmek , uygun bulmak - ıpruv cooperation : işbirliği , dayanışma , ortaklık - kıvapıreyşın prototype : uygun , elverişli , münasip - pırotıtayp suitable : uygun , elverişli , münasip - sutıbıl via : üzerinden , yolu ile - vayı dragon : ejderha , sinirli kimse - dıragın acquire : elde etmek - ıkvayır acquired : elde edildi , edinildi - ıkvayırd key acquired : anahtar edinildi - ki ıkvayırd quasi : sanki , güya , yarı , benzeri - kuvasi as if : sanki , güya - ez if so to say : tabiri caizse , sanki - so tı sey so to speak : tabiri caizse , sanki - so tı sıpik as though : sanki , güya , mış gibi - ez do penguin : penguen , eğitim uçağı - pengvın bloom : çiçek açmak , dinç olmak - bıluum so why : peki neden - so vay see you : görüşürüz - si yu see you soon : yakında görüşürüz - si yu suun see you later : sonra görüşürüz - si yu leydır see you tomorrow : yarın görüşürüz - si yu tumaro see you weekend : haftaya görüşürüz - si yu vikend see you next week : haftaya görüşürüz - si yo nekst viik tomorrow : yarın - tumaro kayak : kano , kayık - kayak kayaking : kano sporu - kayaking be : olmak , var olmak - bi became : oldu - bikeym become : olmak , haline gelmek - bikam to be : olmak - tı bi compete : rekabet etmek , yarışmak - kımpit competition : rekabet , yarışma - kampıtişın competent : yetkili , işinin ehli - kampıtint competence : yeterlilik - kampıtins competitive : rekabetçi - kımpetıtiv on to : üzerine , haberdar - an tıu adaptive : uyabilen , uyarlanabilir - ıdaptiv whatever : herneyse , herhangi - vadevır wherever : her nerede - verevır whereever you want : her nereye istersen - verevır yu vant wherever you go : her nereye gidersen - verevır yu go wherever you are : her neredeysen - verevır you ar champion : şampiyon , destekleyici - çempiın championship : şampiyonluk , şampiyona - çempiınşip prime day : önemli gün - pıraym dey primary : birincil , birinci , başlıca - pıraymeri get this now : şimdi bunu al - get dis nau barbarian : barbar , vahşi - barberiın barbarous : barbar , vahşi - barbırıs barbarously : barbarca , vahşice - barbırısli barbaric : barbarca , vahşice - barberik superiority : üstünlük , üstün olma - supıryoridi headphone : kulaklık - hedfon headset : kulaklık - hedset speak : konuşmak , söylemek , konuşma yapmak - sipiik speaker : konuşmacı , sözcü , spiker , meclis başkanı , hoporlör - sipikır gear : vites , dişli , vites değiştirmek - giır hang : asmak , asılmak , sarkmak , sarkıtmak - heng holy : kutsal , kutsal yer - holi dam : baraj , set , baraj kurmak , set kurmak - dem damn : lanet , lanet olsun , beddua - demn goddam : kahretsin - gadem goddamn : lanet olası - gaddemn goddams : allahın belası - gadems similar : benzer , benzeyen , emsal - simılır similarity : benzerlik - simılerıdi wow : vay , hayret , hayran etmek , müthiş - vau unique : benzersiz , eşsiz , biricik , yegane , nadir - yuniik plum : erik - pılam plump : tombul , etine dolgun , tombullaşmak - pılamp plumb : su tesisatı - pılamb plumber : su tesisatçısı - pılambır lamp : lamba , ampül , ışık - lemp lamb : kuzu , kuzu gibi kimse - lem installation : kurulum , tesisat , montaj - instıleyşın bazaar : çarşı , pazar - bızaar christian : hıristiyan - kırisçın christianity : hıristiyanlık - kırisçienidi muslim : müslüman - mazlım moslem : islam - maazlım jewish : yahudi , musevi - cuiş judaism : yahudilik - cudizım jerusalem : kudüs - cırusılım prophet : peygamber - pırafıt prophecy : kehanet , tahmin - pırafısi oracle : kehanet , kahin - orıkıl omen : kehanet , alamet - omın electric : elektirik - ilektırik electrician : elektrikçi - ilektırişın electricity : elektrik akımı - ilektırisıdi capacity : kapasite , hacim - kıpasıdi potency : potansiyel - potınsi potential : potensiyel - pıtenşıl vigor : enerji , güç , direnç - vigır stamina : dayanma gücü , dayanıklılık - sitemina vitality : yaşama gücü , canlılık - vaytelıdi dominance : egemenlik , hakimiyet , üstünlük - damınıns rod : çubuk , sopa , değnek - rad not : değil , yok - nat nothing : hiç , hiçbir şey , boş söz - nading not yet : henüz değil - nat yet piffle : saçmalık , boş söz , fısıltı - pifıl riffle : tüfek , soyup soğana çevirmek , sayfa karıştırmak - rifıl anniversary : yıl dönümü - enıvırsıri orbit : yörünge - orbıt realtor : emlakçı - riıltır gravity : yerçekimi , ağırlık - gıravıdi grave : mezar , kabir - gıreyv graveyard : mezarlık - gıreyvyard sculpt : şekil vermek , yontmak - sıkalpt sculpture : heykel , heykeltıraşlık , yontmak - sıkalpçır sculptor : heykeltıraş - sıkalptır vigorous : güçlü , kuvvetli , dinç - vigırıs vigorously : kuvvetlice - vigırısli about : hakkında , ilgili , dair , konusunda , etrafında - ıbaut talk : konuşmak , görüşmek - tok talk about : hakkında konuşmak - tok ıbaut talk about it : bunun hakkında konuşmak - tok ıbaut it talk about yourself : kendinden bahset - tok ıbaut yorself talk about what : ne hakkında konuşmak - tok ıbaut vat nationwide : ülke çapında , millete ait - neyşınvayd world : dünya , yeryüzü , alem - vırld worldwide : dünya çapında , evrensel - vırldvayd wide : geniş , enli , büyük - vayd diameter : çap , kalınlık , en - dayemidır remembrance : anma , hatıra , anı - rimembırıns in remembrence : anısına - inrimembırıns incredible : inanılmaz , olağanüstü - inkredıbıl mail : posta , zırh - meyıl mailbox : posta kutusu - meyılbaks invest : yatırım yapmak - invest investment : yatırım , para yatırma - investmınt investigate : incelemek , araştırmak , soruşturmak - investıgeyt investigation : soruşturma , gözlem - investıgeyşın give : vermek , yapıvermek - giv giving : verme , bağışlama - giving give up : vazgeçmek , pes etmek , istifa etmek - giv ap peek : dikizlemek , gözetlemek , göz atmak - piik peeking : dikizleme , gözetleme , göz atma - piiking peeked : dikizledi , gözetledi , baktı - piikt solution : çözüm , solusyon - sıluşın resolute : kararlı , azimli , iradeli - rezılut resolutely : kararlılıkla , tereddütsüz - rezılutli resoluteness : azim , kararlılık - rezılutnıs postcode : posta kodu - postkod magazine : şarjör , cephanelik , dergi - megızin rare : ender , nadir , az pişmiş - reyır rarely : seyrek , nadiren , ayda yılda bir - reyırli athletic : atletik - athletik athleticism : atletizm - athletisizım priority : öncelik , kıdem - pırayoridi theme : teme , motif , tanıtım müziği - thim include : dahil etmek , içine almak , kapsamak - inkılud included : dahil , içinde - inkıludıd whatsapp : naber - vatsap mr : bay - mistır mrs : bayan - misiz thunder : gök gürültüsü - tandır thunderbolt : yıldırım , şimşek , şaşırtıcı haber - tandırbolt science : bilim - sayıns scientist : bilim adamı , bilgin - sayıntist science fiction : bilim kurgu - sayıns fikşın scientific : ilmi , bilimsel - sayıntifik watermelon : karpuz - vadırmelın muskmelon : kavun - maskmelın holiday : tatil , bayram , dini bayram - halıdey vacation : tatil , tatil yapmak , tatil geçirmek - vikeyşın changes : değişiklikler - çeyncız water : su , sulamak , sulu boya - vadır aqua : su - akua my watch : saatim - may vaç template : şablon , kalıp - tempılet dye : boya , saç boyası , boyamak , boyanmak - day dyeing : boyama , boyacılık - daying dyed : boyalı , boyanmış , boyandı - dayd check this now : bunu kontrol et - çek dis nau hair : saç , kıl , tüy - her haircut : saç kesimi , saç tıraşı - herkat hairdresser : kuaför - herdıressır bristle : kıl , tüyleri diken diken olmak - bırisıl coiffeur : kuaför , kadın berberi - kuafır barber : berber - barbır shave : tıraş , tıraş etmek - şeyv congress : kongre , kurultay - kangırıs conquer : fethetmek , almak , yenmek - kankır dish : tabak , yemek , servis yapmak , sunmak - diş dishonest : namussuz , sahtekar - disanıst fork : çatal - fork spoon : kaşık - sıpuun subdue : boyun eğdirmek , kontrolüne almak - sıbduu eternal : sonsuz , ebedi , ölümsüz - itırnıl eternity : sonsuzluk , ebediyet , ölümsüzlük - itırnıdi infinite : sonsuz - infınıt infinity : sonsuzluk , sınırsızlık - infınıdi meaningful : anlamlı - miningfıl bro : kardeş , kanka - bıro invite : davet etmek , çağırmak - invayt invited : davetli - invaydıd invitation : davetiye , davet , çağrı - inviteyşın like you : senin gibi - layk yu maze : labirent - meyz
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

have a seet : oturun - hev e siit release : serbest bırakmak , yayın izni - rilis released : serbest bırakıldı , yayınlandı - rilist cook : pişirmek , yemek yapmak , aşçı - kuk cock : horoz , penis , ot yığını , saman yığını - kak ignore : görmezlikten gelmek , önemsememek - ignor sound : ses , gürültü , sağlıklı - saund soundtrack : film müziği - sauntırak approve : onaylamak , beğenmek , uygun bulmak - ıpruv cooperation : işbirliği , dayanışma , ortaklık - kıvapıreyşın prototype : uygun , elverişli , münasip - pırotıtayp suitable : uygun , elverişli , münasip - sutıbıl via : üzerinden , yolu ile - vayı dragon : ejderha , sinirli kimse - dıragın acquire : elde etmek - ıkvayır acquired : elde edildi , edinildi - ıkvayırd key acquired : anahtar edinildi - ki ıkvayırd quasi : sanki , güya , yarı , benzeri - kuvasi as if : sanki , güya - ez if so to say : tabiri caizse , sanki - so tı sey so to speak : tabiri caizse , sanki - so tı sıpik as though : sanki , güya , mış gibi - ez do penguin : penguen , eğitim uçağı - pengvın bloom : çiçek açmak , dinç olmak - bıluum so why : peki neden - so vay see you : görüşürüz - si yu see you soon : yakında görüşürüz - si yu suun see you later : sonra görüşürüz - si yu leydır see you tomorrow : yarın görüşürüz - si yu tumaro see you weekend : haftaya görüşürüz-si yu vikend see you next week : haftaya görüşürüz - si yo nekst viik tomorrow : yarın - tumaro kayak : kano , kayık - kayak kayaking : kano sporu - kayaking be : olmak , var olmak - bi became : oldu - bikeym become : olmak , haline gelmek - bikam to be : olmak - tı bi compete : rekabet etmek , yarışmak - kımpit competition : rekabet , yarışma - kampıtişın competent : yetkili , işinin ehli - kampıtint competence : yeterlilik - kampıtins competitive : rekabetçi - kımpetıtiv on to : üzerine , haberdar - an tıu adaptive : uyabilen , uyarlanabilir - ıdaptiv whatever : herneyse , herhangi - vadevır wherever : her nerede - verevır whereever you want : her nereye istersen - verevır yu vant wherever you go : her nereye gidersen - verevır yu go wherever you are : her neredeysen- verevır you ar champion : şampiyon , destekleyici - çempiın championship : şampiyonluk , şampiyona - çempiınşip prime day : önemli gün - pıraym dey primary : birincil , birinci , başlıca - pıraymeri get this now : şimdi bunu al - get dis nau barbarian : barbar , vahşi - barberiın barbarous : barbar , vahşi - barbırıs barbarously : barbarca , vahşice - barbırısli barbaric : barbarca , vahşice - barberik superiority : üstünlük , üstün olma - supıryoridi headphone : kulaklık - hedfon headset : kulaklık - hedset speak : konuşmak , söylemek , konuşma yapmak - sipiik speaker : sözcü , spiker , meclis başkanı , hoporlör - sipikır gear : vites , dişli , vites değiştirmek - giır hang : asmak , asılmak , sarkmak , sarkıtmak - heng holy : kutsal , kutsal yer - holi dam : baraj , set , baraj kurmak , set kurmak- dem damn : lanet , lanet olsun , beddua - demn goddam : kahretsin - gadem goddamn : lanet olası - gaddemn goddams : allahın belası - gadems similar : benzer , benzeyen , emsal - simılır similarity : benzerlik - simılerıdi wow : vay , hayret , hayran etmek , müthiş - vau unique : benzersiz , eşsiz , biricik , yegane , nadir - yuniik plum : erik - pılam plump : tombul , etine dolgun , tombullaşmak - pılamp plumb : su tesisatı - pılamb plumber : su tesisatçısı - pılambır lamp : lamba , ampül , ışık - lemp lamb : kuzu , kuzu gibi kimse - lem installation : kurulum , tesisat , montaj instıleyşın bazaar : çarşı , pazar - bızaar christian : hıristiyan - kırisçın christianity : hıristiyanlık - kırisçienidi muslim : müslüman - mazlım moslem : islam - maazlım jewish : yahudi , musevi - cuiş judaism : yahudilik - cudizım jerusalem : kudüs - cırusılım prophet : peygamber - pırafıt prophecy : kehanet , tahmin - pırafısi oracle : kehanet , kahin - orıkıl omen : kehanet , alamet - omın electric : elektirik - ilektırik electrician : elektrikçi - ilektırişın electricity : elektrik akımı - ilektırisıdi capacity : kapasite , hacim - kıpasıdi potency : potansiyel - potınsi potential : potensiyel - pıtenşıl vigor : enerji , güç , direnç - vigır stamina : dayanma gücü , dayanıklılık - sitemina vitality : yaşama gücü , canlılık - vaytelıdi dominance : egemenlik , hakimiyet , üstünlük - damınıns rod : çubuk , sopa , değnek - rad not : değil , yok - nat nothing : hiç , hiçbir şey , boş söz - nading not yet : henüz değil - nat yet piffle : saçmalık , boş söz , fısıltı - pifıl riffle : tüfek , soyup soğana çevirmek - rifıl anniversary : yıl dönümü - enıvırsıri orbit : yörünge - orbıt realtor : emlakçı - riıltır gravity : yerçekimi , ağırlık - gıravıdi grave : mezar , kabir - gıreyv graveyard : mezarlık - gıreyvyard sculpt : şekil vermek , yontmak - sıkalpt sculpture : heykel , heykeltıraşlık , yontmak - sıkalpçır sculptor : heykeltıraş - sıkalptır vigorous : güçlü , kuvvetli , dinç - vigırıs vigorously : kuvvetlice - vigırısli about : hakkında ,ilgili ,dair ,konusunda ,etrafında - ıbaut talk : konuşmak , görüşmek - tok talk about : hakkında konuşmak - tok ıbaut talk about it : bunun hakkında konuşmak - tok ıbaut it talk about yourself : kendinden bahset - tok ıbaut yorself talk about what : ne hakkında konuşmak - tok ıbaut vat nationwide : ülke çapında , millete ait neyşınvayd world : dünya , yeryüzü , alem - vırld worldwide : dünya çapında , evrensel - vırldvayd wide : geniş , enli , büyük - vayd diameter : çap , kalınlık , en - dayemidır remembrance : anma , hatıra , anı - rimembırıns in remembrence : anısına - inrimembırıns incredible : inanılmaz , olağanüstü - inkredıbıl mail : posta , zırh - meyıl mailbox : posta kutusu - meyılbaks invest : yatırım yapmak - invest investment : yatırım , para yatırma - investmınt investigate : incelemek , araştırmak ,soruşturmak - investıgeyt investigation : soruşturma , gözlem- investıgeyşın give : vermek , yapıvermek - giv giving : verme , bağışlama - giving give up : vazgeçmek , pes etmek , istifa etmek - giv ap peek : dikizlemek , gözetlemek , göz atmak - piik peeking : dikizleme , gözetleme , göz atma- piiking peeked : dikizledi , gözetledi , baktı - piikt solution : çözüm , solusyon - sıluşın resolute : kararlı , azimli , iradeli - rezılut resolutely : kararlılıkla , tereddütsüz - rezılutli resoluteness : azim , kararlılık - rezılutnıs postcode : posta kodu - postkod magazine : şarjör , cephanelik , dergi - megızin rare : ender , nadir , az pişmiş - reyır rarely : seyrek , nadiren , ayda yılda bir - reyırli athletic : atletik - athletik athleticism : atletizm - athletisizım priority : öncelik , kıdem - pırayoridi theme : teme , motif , tanıtım müziği - thim include : dahil etmek , içine almak , kapsamak - inkılud included : dahil , içinde - inkıludıd whatsapp : naber - vatsap mr : bay - mistır mrs : bayan - misiz thunder : gök gürültüsü - tandır thunderbolt : yıldırım , şimşek , şaşırtıcı haber - tandırbolt science : bilim - sayıns scientist : bilim adamı , bilgin - sayıntist science fiction : bilim kurgu - sayıns fikşın scientific : ilmi , bilimsel - sayıntifik watermelon : karpuz - vadırmelın muskmelon : kavun - maskmelın holiday : tatil , bayram , dini bayram - halıdey vacation : tatil , tatil yapmak , tatil geçirmek - vikeyşın changes : değişiklikler - çeyncız water : su , sulamak , sulu boya - vadır aqua : su - akua my watch : saatim - may vaç template : şablon , kalıp - tempılet dye : boya , saç boyası , boyamak , boyanmak- day dyeing : boyama , boyacılık - daying dyed : boyalı , boyanmış , boyandı - dayd check this now : bunu kontrol et - çek dis nau hair : saç , kıl , tüy - her haircut : saç kesimi , saç tıraşı - herkat hairdresser : kuaför - herdıressır bristle : kıl , tüyleri diken diken olmak - bırisıl coiffeur : kuaför , kadın berberi - kuafır barber : berber - barbır shave : tıraş , tıraş etmek - şeyv congress : kongre , kurultay - kangırıs conquer : fethetmek , almak , yenmek - kankır dish : tabak , yemek , servis yapmak , sunmak- diş dishonest : namussuz , sahtekar - disanıst fork : çatal - fork spoon : kaşık - sıpuun subdue : boyun eğdirmek , kontrolüne almak - sıbduu eternal : sonsuz , ebedi , ölümsüz - itırnıl eternity : sonsuzluk , ebediyet , ölümsüzlük - itırnıdi infinite : sonsuz - infınıt infinity : sonsuzluk , sınırsızlık - infınıdi meaningful : anlamlı - miningfıl bro : kardeş , kanka - bıro invite : davet etmek , çağırmak - invayt invited : davetli - invaydıd invitation : davetiye , davet , çağrı - inviteyşın like you : senin gibi - layk yu maze : labirent - meyz
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

have a seet : oturun - hev e siit release : serbest bırakmak , yayın izni - rilis released : serbest bırakıldı , yayınlandı - rilist cook : pişirmek , yemek yapmak , aşçı - kuk cock : horoz , penis , ot yığını , saman yığını - kak ignore : görmezlikten gelmek , önemsememek - ignor sound : ses , gürültü , sağlıklı - saund soundtrack : film müziği - sauntırak approve : onaylamak , beğenmek , uygun bulmak - ıpruv cooperation : işbirliği , dayanışma , ortaklık - kıvapıreyşın prototype : uygun , elverişli , münasip - pırotıtayp suitable : uygun , elverişli , münasip - sutıbıl via : üzerinden , yolu ile - vayı dragon : ejderha , sinirli kimse - dıragın acquire : elde etmek - ıkvayır acquired : elde edildi , edinildi - ıkvayırd key acquired : anahtar edinildi - ki ıkvayırd quasi : sanki , güya , yarı , benzeri - kuvasi as if : sanki , güya - ez if so to say : tabiri caizse , sanki - so tı sey so to speak : tabiri caizse , sanki - so tı sıpik as though : sanki , güya , mış gibi - ez do penguin : penguen , eğitim uçağı - pengvın bloom : çiçek açmak , dinç olmak - bıluum so why : peki neden - so vay see you : görüşürüz - si yu see you soon : yakında görüşürüz - si yu suun see you later : sonra görüşürüz - si yu leydır see you tomorrow : yarın görüşürüz - si yu tumaro see you weekend : haftaya görüşürüz - si yu vikend see you next week : haftaya görüşürüz - si yo nekst viik tomorrow : yarın - tumaro kayak : kano , kayık - kayak kayaking : kano sporu - kayaking be : olmak , var olmak - bi became : oldu - bikeym become : olmak , haline gelmek - bikam to be : olmak - tı bi compete : rekabet etmek , yarışmak - kımpit competition : rekabet , yarışma - kampıtişın competent : yetkili , işinin ehli - kampıtint competence : yeterlilik - kampıtins competitive : rekabetçi - kımpetıtiv on to : üzerine , haberdar - an tıu adaptive : uyabilen , uyarlanabilir - ıdaptiv whatever : herneyse , herhangi - vadevır wherever : her nerede - verevır whereever you want : her nereye istersen - verevır yu vant wherever you go : her nereye gidersen - verevır yu go wherever you are : her neredeysen - verevır you ar champion : şampiyon , destekleyici - çempiın championship : şampiyonluk , şampiyona - çempiınşip prime day : önemli gün - pıraym dey primary : birincil , birinci , başlıca - pıraymeri get this now : şimdi bunu al - get dis nau barbarian : barbar , vahşi - barberiın barbarous : barbar , vahşi - barbırıs barbarously : barbarca , vahşice - barbırısli barbaric : barbarca , vahşice - barberik superiority : üstünlük , üstün olma - supıryoridi headphone : kulaklık - hedfon headset : kulaklık - hedset speak : konuşmak , söylemek , konuşma yapmak - sipiik speaker : konuşmacı , sözcü , spiker , meclis başkanı , hoporlör - sipikır gear : vites , dişli , vites değiştirmek - giır hang : asmak , asılmak , sarkmak , sarkıtmak - heng holy : kutsal , kutsal yer - holi dam : baraj , set , baraj kurmak , set kurmak - dem damn : lanet , lanet olsun , beddua - demn goddam : kahretsin - gadem goddamn : lanet olası - gaddemn goddams : allahın belası - gadems similar : benzer , benzeyen , emsal - simılır similarity : benzerlik - simılerıdi wow : vay , hayret , hayran etmek , müthiş - vau unique : benzersiz , eşsiz , biricik , yegane , nadir - yuniik plum : erik - pılam plump : tombul , etine dolgun , tombullaşmak - pılamp plumb : su tesisatı - pılamb plumber : su tesisatçısı - pılambır lamp : lamba , ampül , ışık - lemp lamb : kuzu , kuzu gibi kimse - lem installation : kurulum , tesisat , montaj - instıleyşın bazaar : çarşı , pazar - bızaar christian : hıristiyan - kırisçın christianity : hıristiyanlık - kırisçienidi muslim : müslüman - mazlım moslem : islam - maazlım jewish : yahudi , musevi - cuiş judaism : yahudilik - cudizım jerusalem : kudüs - cırusılım prophet : peygamber - pırafıt prophecy : kehanet , tahmin - pırafısi oracle : kehanet , kahin - orıkıl omen : kehanet , alamet - omın electric : elektirik - ilektırik electrician : elektrikçi - ilektırişın electricity : elektrik akımı - ilektırisıdi capacity : kapasite , hacim - kıpasıdi potency : potansiyel - potınsi potential : potensiyel - pıtenşıl vigor : enerji , güç , direnç - vigır stamina : dayanma gücü , dayanıklılık - sitemina vitality : yaşama gücü , canlılık - vaytelıdi dominance : egemenlik , hakimiyet , üstünlük - damınıns rod : çubuk , sopa , değnek - rad not : değil , yok - nat nothing : hiç , hiçbir şey , boş söz - nading not yet : henüz değil - nat yet piffle : saçmalık , boş söz , fısıltı - pifıl riffle : tüfek , soyup soğana çevirmek , sayfa karıştırmak - rifıl anniversary : yıl dönümü - enıvırsıri orbit : yörünge - orbıt realtor : emlakçı - riıltır gravity : yerçekimi , ağırlık - gıravıdi grave : mezar , kabir - gıreyv graveyard : mezarlık - gıreyvyard sculpt : şekil vermek , yontmak - sıkalpt sculpture : heykel , heykeltıraşlık , yontmak - sıkalpçır sculptor : heykeltıraş - sıkalptır vigorous : güçlü , kuvvetli , dinç - vigırıs vigorously : kuvvetlice - vigırısli about : hakkında , ilgili , dair , konusunda , etrafında - ıbaut talk : konuşmak , görüşmek - tok talk about : hakkında konuşmak - tok ıbaut talk about it : bunun hakkında konuşmak - tok ıbaut it talk about yourself : kendinden bahset - tok ıbaut yorself talk about what : ne hakkında konuşmak - tok ıbaut vat nationwide : ülke çapında , millete ait - neyşınvayd world : dünya , yeryüzü , alem - vırld worldwide : dünya çapında , evrensel - vırldvayd wide : geniş , enli , büyük - vayd diameter : çap , kalınlık , en - dayemidır remembrance : anma , hatıra , anı - rimembırıns in remembrence : anısına - inrimembırıns incredible : inanılmaz , olağanüstü - inkredıbıl mail : posta , zırh - meyıl mailbox : posta kutusu - meyılbaks invest : yatırım yapmak - invest investment : yatırım , para yatırma - investmınt investigate : incelemek , araştırmak , soruşturmak - investıgeyt investigation : soruşturma , gözlem - investıgeyşın give : vermek , yapıvermek - giv giving : verme , bağışlama - giving give up : vazgeçmek , pes etmek , istifa etmek - giv ap peek : dikizlemek , gözetlemek , göz atmak - piik peeking : dikizleme , gözetleme , göz atma - piiking peeked : dikizledi , gözetledi , baktı - piikt solution : çözüm , solusyon - sıluşın resolute : kararlı , azimli , iradeli - rezılut resolutely : kararlılıkla , tereddütsüz - rezılutli resoluteness : azim , kararlılık - rezılutnıs postcode : posta kodu - postkod magazine : şarjör , cephanelik , dergi - megızin rare : ender , nadir , az pişmiş - reyır rarely : seyrek , nadiren , ayda yılda bir - reyırli athletic : atletik - athletik athleticism : atletizm - athletisizım priority : öncelik , kıdem - pırayoridi theme : teme , motif , tanıtım müziği - thim include : dahil etmek , içine almak , kapsamak - inkılud included : dahil , içinde - inkıludıd whatsapp : naber - vatsap mr : bay - mistır mrs : bayan - misiz thunder : gök gürültüsü - tandır thunderbolt : yıldırım , şimşek , şaşırtıcı haber - tandırbolt science : bilim - sayıns scientist : bilim adamı , bilgin - sayıntist science fiction : bilim kurgu - sayıns fikşın scientific : ilmi , bilimsel - sayıntifik watermelon : karpuz - vadırmelın muskmelon : kavun - maskmelın holiday : tatil , bayram , dini bayram - halıdey vacation : tatil , tatil yapmak , tatil geçirmek - vikeyşın changes : değişiklikler - çeyncız water : su , sulamak , sulu boya - vadır aqua : su - akua my watch : saatim - may vaç template : şablon , kalıp - tempılet dye : boya , saç boyası , boyamak , boyanmak - day dyeing : boyama , boyacılık - daying dyed : boyalı , boyanmış , boyandı - dayd check this now : bunu kontrol et - çek dis nau hair : saç , kıl , tüy - her haircut : saç kesimi , saç tıraşı - herkat hairdresser : kuaför - herdıressır bristle : kıl , tüyleri diken diken olmak - bırisıl coiffeur : kuaför , kadın berberi - kuafır barber : berber - barbır shave : tıraş , tıraş etmek - şeyv congress : kongre , kurultay - kangırıs conquer : fethetmek , almak , yenmek - kankır dish : tabak , yemek , servis yapmak , sunmak - diş dishonest : namussuz , sahtekar - disanıst fork : çatal - fork spoon : kaşık - sıpuun subdue : boyun eğdirmek , kontrolüne almak - sıbduu eternal : sonsuz , ebedi , ölümsüz - itırnıl eternity : sonsuzluk , ebediyet , ölümsüzlük - itırnıdi infinite : sonsuz - infınıt infinity : sonsuzluk , sınırsızlık - infınıdi meaningful : anlamlı - miningfıl bro : kardeş , kanka - bıro invite : davet etmek , çağırmak - invayt invited : davetli - invaydıd invitation : davetiye , davet , çağrı - inviteyşın like you : senin gibi - layk yu maze : labirent - meyz
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

have a seet : oturun - hev e siit release : serbest bırakmak , yayın izni - rilis released : serbest bırakıldı , yayınlandı - rilist cook : pişirmek , yemek yapmak , aşçı - kuk cock : horoz , penis , ot yığını , saman yığını - kak ignore : görmezlikten gelmek , önemsememek - ignor sound : ses , gürültü , sağlıklı - saund soundtrack : film müziği - sauntırak approve : onaylamak , beğenmek , uygun bulmak - ıpruv cooperation : işbirliği , dayanışma , ortaklık - kıvapıreyşın prototype : uygun , elverişli , münasip - pırotıtayp suitable : uygun , elverişli , münasip - sutıbıl via : üzerinden , yolu ile - vayı dragon : ejderha , sinirli kimse - dıragın acquire : elde etmek - ıkvayır acquired : elde edildi , edinildi - ıkvayırd key acquired : anahtar edinildi - ki ıkvayırd quasi : sanki , güya , yarı , benzeri - kuvasi as if : sanki , güya - ez if so to say : tabiri caizse , sanki - so tı sey so to speak : tabiri caizse , sanki - so tı sıpik as though : sanki , güya , mış gibi - ez do penguin : penguen , eğitim uçağı - pengvın bloom : çiçek açmak , dinç olmak - bıluum so why : peki neden - so vay see you : görüşürüz - si yu see you soon : yakında görüşürüz - si yu suun see you later : sonra görüşürüz - si yu leydır see you tomorrow : yarın görüşürüz - si yu tumaro see you weekend : haftaya görüşürüz - si yu vikend see you next week : haftaya görüşürüz - si yo nekst viik tomorrow : yarın - tumaro kayak : kano , kayık - kayak kayaking : kano sporu - kayaking be : olmak , var olmak - bi became : oldu - bikeym become : olmak , haline gelmek - bikam to be : olmak - tı bi compete : rekabet etmek , yarışmak - kımpit competition : rekabet , yarışma - kampıtişın competent : yetkili , işinin ehli - kampıtint competence : yeterlilik - kampıtins competitive : rekabetçi - kımpetıtiv on to : üzerine , haberdar - an tıu adaptive : uyabilen , uyarlanabilir - ıdaptiv whatever : herneyse , herhangi - vadevır wherever : her nerede - verevır whereever you want : her nereye istersen - verevır yu vant wherever you go : her nereye gidersen - verevır yu go wherever you are : her neredeysen - verevır you ar champion : şampiyon , destekleyici - çempiın championship : şampiyonluk , şampiyona - çempiınşip prime day : önemli gün - pıraym dey primary : birincil , birinci , başlıca - pıraymeri get this now : şimdi bunu al - get dis nau barbarian : barbar , vahşi - barberiın barbarous : barbar , vahşi - barbırıs barbarously : barbarca , vahşice - barbırısli barbaric : barbarca , vahşice - barberik superiority : üstünlük , üstün olma - supıryoridi headphone : kulaklık - hedfon headset : kulaklık - hedset speak : konuşmak , söylemek , konuşma yapmak - sipiik speaker : konuşmacı , sözcü , spiker , meclis başkanı , hoporlör - sipikır gear : vites , dişli , vites değiştirmek - giır hang : asmak , asılmak , sarkmak , sarkıtmak - heng holy : kutsal , kutsal yer - holi dam : baraj , set , baraj kurmak , set kurmak - dem damn : lanet , lanet olsun , beddua - demn goddam : kahretsin - gadem goddamn : lanet olası - gaddemn goddams : allahın belası - gadems similar : benzer , benzeyen , emsal - simılır similarity : benzerlik - simılerıdi wow : vay , hayret , hayran etmek , müthiş - vau unique : benzersiz , eşsiz , biricik , yegane , nadir - yuniik plum : erik - pılam plump : tombul , etine dolgun , tombullaşmak - pılamp plumb : su tesisatı - pılamb plumber : su tesisatçısı - pılambır lamp : lamba , ampül , ışık - lemp lamb : kuzu , kuzu gibi kimse - lem installation : kurulum , tesisat , montaj - instıleyşın bazaar : çarşı , pazar - bızaar christian : hıristiyan - kırisçın christianity : hıristiyanlık - kırisçienidi muslim : müslüman - mazlım moslem : islam - maazlım jewish : yahudi , musevi - cuiş judaism : yahudilik - cudizım jerusalem : kudüs - cırusılım prophet : peygamber - pırafıt prophecy : kehanet , tahmin - pırafısi oracle : kehanet , kahin - orıkıl omen : kehanet , alamet - omın electric : elektirik - ilektırik electrician : elektrikçi - ilektırişın electricity : elektrik akımı - ilektırisıdi capacity : kapasite , hacim - kıpasıdi potency : potansiyel - potınsi potential : potensiyel - pıtenşıl vigor : enerji , güç , direnç - vigır stamina : dayanma gücü , dayanıklılık - sitemina vitality : yaşama gücü , canlılık - vaytelıdi dominance : egemenlik , hakimiyet , üstünlük - damınıns rod : çubuk , sopa , değnek - rad not : değil , yok - nat nothing : hiç , hiçbir şey , boş söz - nading not yet : henüz değil - nat yet piffle : saçmalık , boş söz , fısıltı - pifıl riffle : tüfek , soyup soğana çevirmek , sayfa karıştırmak - rifıl anniversary : yıl dönümü - enıvırsıri orbit : yörünge - orbıt realtor : emlakçı - riıltır gravity : yerçekimi , ağırlık - gıravıdi grave : mezar , kabir - gıreyv graveyard : mezarlık - gıreyvyard sculpt : şekil vermek , yontmak - sıkalpt sculpture : heykel , heykeltıraşlık , yontmak - sıkalpçır sculptor : heykeltıraş - sıkalptır vigorous : güçlü , kuvvetli , dinç - vigırıs vigorously : kuvvetlice - vigırısli about : hakkında , ilgili , dair , konusunda , etrafında - ıbaut talk : konuşmak , görüşmek - tok talk about : hakkında konuşmak - tok ıbaut talk about it : bunun hakkında konuşmak - tok ıbaut it talk about yourself : kendinden bahset - tok ıbaut yorself talk about what : ne hakkında konuşmak - tok ıbaut vat nationwide : ülke çapında , millete ait - neyşınvayd world : dünya , yeryüzü , alem - vırld worldwide : dünya çapında , evrensel - vırldvayd wide : geniş , enli , büyük - vayd diameter : çap , kalınlık , en - dayemidır remembrance : anma , hatıra , anı - rimembırıns in remembrence : anısına - inrimembırıns incredible : inanılmaz , olağanüstü - inkredıbıl mail : posta , zırh - meyıl mailbox : posta kutusu - meyılbaks invest : yatırım yapmak - invest investment : yatırım , para yatırma - investmınt investigate : incelemek , araştırmak , soruşturmak - investıgeyt investigation : soruşturma , gözlem - investıgeyşın give : vermek , yapıvermek - giv giving : verme , bağışlama - giving give up : vazgeçmek , pes etmek , istifa etmek - giv ap peek : dikizlemek , gözetlemek , göz atmak - piik peeking : dikizleme , gözetleme , göz atma - piiking peeked : dikizledi , gözetledi , baktı - piikt solution : çözüm , solusyon - sıluşın resolute : kararlı , azimli , iradeli - rezılut resolutely : kararlılıkla , tereddütsüz - rezılutli resoluteness : azim , kararlılık - rezılutnıs postcode : posta kodu - postkod magazine : şarjör , cephanelik , dergi - megızin rare : ender , nadir , az pişmiş - reyır rarely : seyrek , nadiren , ayda yılda bir - reyırli athletic : atletik - athletik athleticism : atletizm - athletisizım priority : öncelik , kıdem - pırayoridi theme : teme , motif , tanıtım müziği - thim include : dahil etmek , içine almak , kapsamak - inkılud included : dahil , içinde - inkıludıd whatsapp : naber - vatsap mr : bay - mistır mrs : bayan - misiz thunder : gök gürültüsü - tandır thunderbolt : yıldırım , şimşek , şaşırtıcı haber - tandırbolt science : bilim - sayıns scientist : bilim adamı , bilgin - sayıntist science fiction : bilim kurgu - sayıns fikşın scientific : ilmi , bilimsel - sayıntifik watermelon : karpuz - vadırmelın muskmelon : kavun - maskmelın holiday : tatil , bayram , dini bayram - halıdey vacation : tatil , tatil yapmak , tatil geçirmek - vikeyşın changes : değişiklikler - çeyncız water : su , sulamak , sulu boya - vadır aqua : su - akua my watch : saatim - may vaç template : şablon , kalıp - tempılet dye : boya , saç boyası , boyamak , boyanmak - day dyeing : boyama , boyacılık - daying dyed : boyalı , boyanmış , boyandı - dayd check this now : bunu kontrol et - çek dis nau hair : saç , kıl , tüy - her haircut : saç kesimi , saç tıraşı - herkat hairdresser : kuaför - herdıressır bristle : kıl , tüyleri diken diken olmak - bırisıl coiffeur : kuaför , kadın berberi - kuafır barber : berber - barbır shave : tıraş , tıraş etmek - şeyv congress : kongre , kurultay - kangırıs conquer : fethetmek , almak , yenmek - kankır dish : tabak , yemek , servis yapmak , sunmak - diş dishonest : namussuz , sahtekar - disanıst fork : çatal - fork spoon : kaşık - sıpuun subdue : boyun eğdirmek , kontrolüne almak - sıbduu eternal : sonsuz , ebedi , ölümsüz - itırnıl eternity : sonsuzluk , ebediyet , ölümsüzlük - itırnıdi infinite : sonsuz - infınıt infinity : sonsuzluk , sınırsızlık - infınıdi meaningful : anlamlı - miningfıl bro : kardeş , kanka - bıro invite : davet etmek , çağırmak - invayt invited : davetli - invaydıd invitation : davetiye , davet , çağrı - inviteyşın like you : senin gibi - layk yu maze : labirent - meyz
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR” “KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”
GÜNLÜK HAYATTA EN ÇOK KULLANILAN KELİMELERDEN DERLENMİŞTİR
6
6
6