runner : koşucu , atlet , yarış atı - ranır
rely : güvenmek , inanmak - rilay
defence : savunma , savunma silahları - difens
defeat : yenmek , yenilgi , mağlubiyet , iptal ettirmek - difiit
defend : savunmak , korumak , müdafaa etmek - difend
defender : koruyucu , savunma oyuncusu - difendır
weave : dokuma , dokumak , zigzak - viiv
weaver : dokumacı - viivır
explosion : patlama - ikspılojın
explosive : patlayıcı - ikspılosiv
playground : oyun alanı - pıleygıraund
schoolyard : okul bahçesi - sıkulyard
set : set , ayarlamak , takım , grup - set
grade : derece , sınıf , kalite , seviye , düzey , puanlamak - gıreyd
graded : dereceli - gıreydıd
enhance : geliştirmek , genişletmek , arttırmak - inhens
enhanced : geliştirilmiş , geliştirildi , genişletildi - inhenst
enhancement : artış , arttırma - inhensmınt
wed : evlenmek , evlendirmek - ved
wedding : düğün , nikah - veding
arabia : arabistan - ıreybiı
arabian : arabistanlı , arap - ıreybiın
race : yarış , ırk , koşu , yarışmak , yarıştırmak - reys
raced : yarıştı - reyst
racer : yarışçı , koşucu , yarış atı - reysır
parrot : papağan - perrıt
daisy : papatya , pırlanta gibi insan - deyzi
forbid : yasaklamak , men etmek - fırbid
forbidden : yasak , yasaklanmış - fırbidın
wife : karı , hanım , zevce , kadın eş - vayf
outlet : çıkış , priz , satış yeri - autlet
leather : deri , kösele , futbol topu - ledhır
one way : tek yön - van vey
sub : alt , altına , yerini doldurmak - sab
subway : metro , alt geçit , tünel - sabvey
snipper : keskin nişancı - sınipır
alliance : ittifak - ılayıns
arrive : varmak , ulaşmak , gelmek - ırayv
arriver : gelen - ırayvır
arrivers : gelenler - ırayvırs
arrival : varış , geliş , varma - ırayvıl
last time : son kez , son zaman , geçen sefer - last taym
crypto : saklı , gizli - kıripto
cryptic : şifreli - kıriptik
style : sitil , tarz , şıklık , tip , biçim - sıtayıl
stylish : şık , zarif , havalı , gösterişli , moda - sıtayliş
mitt : boks eldiveni - mitt
glove : eldiven , eldiven giydirmek - gılav
made : yapılmış , üretilmiş , garantili - meyd
sledge : kızak , balyoz , kızağa binmek - sıleç
sledgehammer : balyoz , çok kuvvetli - sıleçhemır
hammer : çekiç , çekiçlemek , çekiçle vurmak - hemır
stock : sıtok , sıtoklamak - sıtak
refer : başvurmak - rifır
referee : hakem , bilirkişi , hakemlik yapmak - refıri
activation : etkinleştirme , aktifleştirme - ektıveyşın
penform : kalem şeklinde - penform
stand by : beklemede kalmak , hazır beklemek - sitend bay
caliber : kalibre , çap - kelibır
flight pitch : uçuş sahası - fılayt piç
guest : misafir , konuk , davetli - gest
quest : arama , aramak , bulmaya çalışmak - kuest
sacrifice : kurban etmek , feda etmek , fedakarlık - sakrıfays
manure : gübre , gübrelemek - mınur
remind : hatırlatmak , andırmak - rimaynd
reminder : hatırlatma , hatırlatıcı - rimayndır
anyone : kimse , hiç kimse , herhangi biri - enivan
everyone : herkes - evrivan
everybody : herkes - evribadi
device : cihaz - divays
dismiss : reddet , reddetmek , görevden almak - dismis
respond : cevap vermek - rispand
response : tepki - rispans
responsible : sorumlu , sorumluluk sahibi - rispansıbıl
responsibly : sorumlu bir şekilde - rispansıbli
known : bilinen , tanınan - naun
unknown : bilinmeyen , bilinmez , meçhul - ınaun
character : karakter , kişilik - keriktır
characters : karakterler - keriktırs
characteristics : özellikler - kerıktıristiks
different : farklı , değişik - difrınt
difference : fark , ayrım , benzememe - difrıns
plate : tabak , plaka , levha - pıleyt
fellow : dost , arkadaş , adam , yoldaş , aynı tür - felo
fellowship : dostluk , arkadaşlık - feloşip
perform : rol yapmak , davranmak , gerçekleştirmek , konser vermek - pırform
performed : gerçekleştirilen , gerçekleştirildi - pırformd
performance : verim , performans - pırformıns
is it ok ? : tamam mı ? - iz it okey
dove : güvercin , kumru - dav
at you : sende - et yu
you have time : zamanın var - yu hev taym
have you time : zamanın var mı ? - hev yu taym
for me : benim için - for mi
me : ben mi ? , beni , bana - mi
to me : bana göre - tı mi
out of order : hizmet dışı - aut ıv ordır
retouch : rötuş - ritaç
drunk : sarhoş , ayyaş - dırank
drunken : sarhoş , ayyaş - dırankın
drunkenness : sarhoşluk , ayyaşlık - dırankınnıs
chick : civciv , piliç , kız - çik
densi : yoğun - dens
density : yoğunluk - densıdi
fate : kader , alın yazısı - feyt
destiny : kader , alın yazısı - destıni
west side : batı yakası , batı kanadı , batı tarafı - vest sayd
dedication : özveri , ithaf , tahsis edilmiş - dedıkeyşın
upper : üst , üstteki , üst parça , üst diş - apır
definitely : kesinlikle - defınıtli
wipe : silmek , kurulamak - vayp
wipes : mendil - vayps
wiper : silecek , silici - vaypır
governor : vali - gavırnır
governorship : valilik - gavırnırşip
regular : düzenli , normal , muntazam - reygyılır
irregular : düzensiz , kuralsız - iregyılır
regularly : düzenli olarak - reygyılırli
scarlet : kızıl , kırmızı , kıpkırmızı - sıkarlıt
trio : üçlü - tıriyo
fault : hata , arıza , kusur - folt
faulty : hatalı , arızalı , kusurlu - folti
toggle : geçiş , değiştirme , değiş - tagıl
experiment : deney , deneme - iksperımınt
experimental : deneysel , denek - ikspırmentıl
hurt : acıtmak , incitmek , canını yakmak - hırt
hit : vurmak , darbe , vuruş , isabet - hit
duty : görev , hizmet , vergi - dudi
hear : duymak , işitmek , mektup almak - hiır
gather : toplamak , toplanmak - gedır
flank : yan , kanat - fılenk
master : usta , üstad - mestır
trouble : sıkıntı , sorun , arıza - tırabıl
delicious : lezzetli , nefis - dilişıs
flavor : lezzet , tat - fıleyvır
taste : lezzet , tat - teyst
hose : hortum , hortumla sulamak - hoz
wild : vahşi , yabani , ıssız , tenha - vayıld
wildlife : yaban hayatı , vahşi yaşam , vahşi hayvanlar - vayıldlayf
portable : taşınabilir , portatif , seyyar - portıbıl
removable : kaldırılabilir , çıkarılabilir , uzaklaştırılabilir , taşınabilir - rimuvıbıl
rail : demiryolu , ray - reyıl
railway : demir yolu , tren yolu , banliyo hattı - reyılvey
shift : vardiya , mesai , yer değiştirme - şift
get : almak , edinmek , elde etmek , yalanını çıkarmak , açığını bulmak - get
get lost : kaybol - get last
get out : defol , çık - get aut
split : bölmek , bölünme , bölünmüş , çatlatmak , gülmekten yarılmak , yarık - sıplit
slip : kayma , kaymak , ayağı kaymak - sılip
scroll : kaydırma - sıkrol
save : kaydetmek , kurtarmak , tasarruf - seyv
saved : kaydedildi , kurtarıldı , tasarruf edildi - seyvd
experience : deneyim , tecrübe , yaşam , yaşamak - ikspiriıns
charlatan : şarlatan - şarlıtın
summer : yaz , gençlik çağı - samır
summary : özet , özetlenmiş , kestirme - samıri
summery : yazlık , yaza ait - samıri
penalty : ceza , para cezası , penaltı - penılti
penalties : cezalar - penıltiz
ad : reklam , ilan , duyuru , milattan sonra - ad
ads : reklamlar , ilanlar , duyurular - adz
advertising : reklam , reklamcılık , duyurma - edvırtayzing
subscribe : abone ol , bağış yap - sıbskırayb
subscribe to : abone olmak , bağış yapmak - sıbskırayb tu
subscriber : abone , katılımcı - sıbskıraybır
subscription : abonelik , abone ücreti , aidat , imzalama - sıbskıripşın
skip : atlama , atlamak , menajer - sıkip
comment : yorum , düşünce , fikir - kament
commented : yorum yaptı - kamentıd
commentator : yorumcu , maç sipikeri - kamınteydır
share : paylaş , paylaşmak , pay , hisse - şer
digital : dijital , sayısal - dicıdıl
backlot : arka pilan - beklat
background : arka pilan , fon - bekgıraund
concept : kavram , fikir , görüş - kansept
simulate : benzemek , benzerini yapmak - simyıleyt
simulated : sahte , taklit - simyıleydıd
simulation : benzeme , benzeşme , simulasyon - simyıleyşın
elapse : geçmek , geçen zaman , akıp gitmek - ilaps
elapsed : geçen - ilapst
elapses : geçer - ilapsıs
estimate : tahmin etmek - estımeyt
estimated : tahmini - estimeydıd
estimation : paha biçmek - estımeyşın
remain : kalmak - rimeyn
remains : kalır , kalanlar , kalıntılar - rimeynz
remaining : kalan , arda kalan - rimeyning
medic : doktor , tıp öğrencisi - medik
medicine : ilaç - medısın
medical : tıbbi - medıkıl
medicinal : tedavi edici - midısınıl
medication : ilaç tedavisi - medıkeyşın
shell : kabuk , bomba , deniz kabuğu , yumurta kabuğu - şel
hold : ambar , tutma , tutmak , tutunma , bagaj - hold
hold on : devam etmek , tut , tutun - hold an
holding : tutma , hisse , alacak - holding
handle : kulp , sap , tutacak , üstesinden gelme - hendıl
vantage : bakış açısı - ventıç
vintage : nostalji , nostaljik - vintıç
vantage point : sıtratejik nokta - ventıç poynt
seawall : dalga kıran - sivol
recruit : acemi , acemi er , yeni üye , işe almak - rikrut
hard : sert , zor , katı , çetin - hard
hardened : sertleştirilmiş , katılaşmış - hardınd
veteran : kıdemli , tecrübeli , emektar , tecrübeli asker - vedırın
mockup : model , örnek - makıp
stealth : gizlilik , gizli iş - sıtelth
stealthy : gizli - sıtelthi
stealthily : gizlice , gizli bir şekilde - sıtelthıli
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”