next month : gelecek ay - nekst manth
next year : gelecek sene , seneye - nekst yiır
next years : gelecek yıllar , önümüzdeki yıllar - nekst yiırs
next time : bir dahaki sefer , bir dahakine - nekst taym
resource : kaynak - risors
resourceful : becerikli , her işin altından kalkar - risorsfıl
resourcefulness : beceriklilik - risorsfılnıs
resolve : çözmek , karar vermek , aklına koymak - rizalv
resort : dinlenme tesisi , tatil yeri , çare , başvurma - rizort
source : kaynak , kaynakça - sors
resolution : çözünürlük , çözüm , çözünme , önerge - rezıluşın
magic : sihir , büyü - mecik
magical : sihirli , büyülü - mecikıl
magician : sihirbaz , büyücü - mıcişın
wizard : sihirbaz , büyücü - vizırd
wake : uyanmak , uyandırmak , sabahlamak - veyk
wake up : uyanmak , uyandırmak - veyk ap
wake me up : beni uyandır - veyk mi ap
awake : uyanmak , uyandırmak , uyanık , uykudan kalkmak - ı aveyk
awakening : uyanan , olup biteni anlayan - ıveykıning
awaken : uyanmak , uyandırmak , dirilmek - ıveykın
awakened : uyandı , uyanmış , dirildi , farkına vardı - ıveykınd
sleep : uyku , uyumak - sılip
sleeping : uyku , uyuma , uyuyan - sıliping
sleepy : uykulu - sılipi
sleep well : iyi uykular - sılip vel
sleeping bag : uyku tulumu - sıliping beg
reopen : yeniden açmak , tekrar açmak - riopın
opening : açılış , açma , açılma - opıning
opening hours : açılış saatleri - opıning aurz
hour : saat - aur
minute : dakika - minıt
second : saniye , ikinci - sekınd
seconds : saniyeler - sekınds
secondary : ikinci - sekınderi
hope : umut , ummak , ümit , ümit etmek - houp
hole : delik , çukur , oyuk , kovuk - hol
comedy : komedi , güldürü - kamıdi
hole punch : delik delme - hol panç
knight : şövalye , at - nayt
night : gece , karanlık - nayt
handsome : yakışıklı , güzel , hoş - hendsım
personable : yakışıklı , cana yakın , candan - pırsınıbıl
smart : akıllı , zeki , kurnaz - sımart
comely : alımlı , çekici - kamli
stunner : afet , çekici kimse - sıtanır
beautiful : güzel - biyutıfıl
beautifully : güzellikle , hoşca - biyutıfıli
nice : hoş , güzel - nays
benefit : fayda , yarar , menfaat , avantaj - benıfit
enjoy : zevk almak , sevmek , haz almak - encoy
enjoying : zevk alma , sevme , haz alma - encoying
enjoyed : zevk aldım , keyif aldım , sevilmiş , beğenilmiş - encoyd
enjoyable : zevkli , eğlenceli , keyifli , hoş - encoyıbıl
enjoying it : tadını çıkarmak , güle güle kullanın - encoying it
enjoy your meal : afiyet olsun - encoy yor meal
bon appetit : afiyet olsun - bon epıti
bon appetite : afiyet olsun - bon epıtayt
language : dil , lisan - lengvıç
favorite : favori , gözde - feyvırıt
action : eylem , hareket , etkileme , aksiyon - ekşın
what : ne , neyi , neleri , hangi - vat
turn left : sola dön , sola çevir , sola çevirin - tırn left
turn right : sağa dön , sağa çevir , sağa çevirin - tırn rayt
go forward : ileri git - go forvırd
go back : geri dön , geri git , geri gitmek - go bek
criminal record : sabıka kaydı - kırıminıl rekırd
crime scene : olay yeri - kıraym sin
sphere : küre , yer küre - sifir
visible : görünür , gözle görünür , görünen - vizıbıl
invisible : görünmez , gözle görünmez , görünmeyen - invizıbıl
conference : konferans , toplantı - kanfırıns
mean : orta , ortalama , cimri , pinti , huysuz , kastetmek , anlamına gelmek - miin
lead : öncülük , önderlik , kurşun , ikna etmek - liid
leader : lider , önder - liidır
leadership : liderlik , önderlik - liidırşip
able : yapabilen , gücü yeten , yetenekli - eybıl
cable : kablo , kablolu yayın , kablo ile bağlamak - keybıl
margin : kenar , kenar yapmak - marcın
edge : kenar , kenar yapmak , keskinleştirmek - eç
edgy : sinirli , keskin kenarlı , belirgin hatlı - eci
absolute : kesin , mutlak , kayıtsız şartsız - ebsılut
absolutely : kesinlikle , mutlaka - ebsılutli
fix : düzeltmek , saptamak - fiks
fixed : sabit , değişmez , belirlenmiş - fikst
fixing : sabitleme , tespit , tamir - fiksing
fixture : fikstür , sabit eşya , demirbaş - fiksçır
term : dönem , terim , koşul , şart , regl , doğum zamanı - tırm
terms : koşullar , şartlar - tırms
termination : bitiş , son , son bulma , son verme - tırmıneyşın
deep : derin , koyu , genişliğinde - diip
deeper : daha derin , daha derine - diipır
deepest : en derin , en derine - dipıst
deeply : derinden , son derece içten - diipli
depth : derinlik , dip , bilinçaltı - depth
tourism : turizm - turizım
industry : sanayi , endüstri - indıstri
policy : siyaset , politika , poliçe - palısi
politician : politikacı , siyasetçi - palıtişın
political : siyasi , siyasal , politik - pılidıkıl
politically : siyasi olarak , siyasi yönden - pılidıkıli
privacy : gizlilik , mahremiyet , özel yaşam - pırayvısi
coffee : kahve - kofi
cafe : kafe , lokanta , kahvehane - kıfey
engineering : mühendislik - encıniring
re : yeniden - ri
musician : müzisyen , çalgıcı - müzişın
music : müzik - müzik
musical : müzikal , müzikli - müzikıl
parliament : parlemento , meclis - parlımınt
parliamentary : meclis , nazik , kibar - parlımentıri
story : hikaye , öykü - sıtori
stories : hikayeler , öyküler - sıtoriz
quality : kalite , nitelik - kualidi
the best quality : en iyi kalite - dı best kualidi
personal : kişisel , özel , şahsi - pörsınıl
personnel : personel , eleman , kadro , çalışan - pörsınel
personally : şahsen , bizzat , bana kalırsa - pörsınıli
personal information : kişisel bilgi - pörsınıl infırmeyşın
communicate : iletişim kurmak , haberleşmek - kımyunıkeyt
communication : iletişim - kımyunıkeyşın
community : topluluk , cemaat , ortak yön - kımyunıdi
transmit : iletmek , aktarmak , bulaştırmak - tıranzmit
transmission : iletme , aktarma , bulaştırma - tranzmişın
infect : bulaştırmak , enfekte etmek - infekt
infected : bulaştı , enfekde edildi - infektıd
infection : bulaşma , enfeksiyon - infekşın
inject : iğne yapmak , enjekte etmek - incekt
injected : enjekte edildi - incektıd
injection : iğne , enjeksiyon - incekşın
avenge : intikam , intikam almak - ıvenc
avenger : intikamcı - ıvencır
avengers : intikamcılar - ıvencırs
salvation : kurtuluş , kurtarma , kurtarılma - salveyşın
salvage : kurtarmak , hurda , enkaz - selvıç
silence : sessizlik , suskunluk , susma , sükut , susturmak - saylıns
silencer : susturucu , egzoz - saylınsır
silenced : susturulmuş , susturuldu , sessiz - saylınst
silencing : susturma - saylınsing
silent : sessiz , suskun , içinden okunan - saylınt
silently : sessizce - saylıntli
mood : ruh hali , kip - muud
mode : moda , kip , tarz - mod
beet : pancar - biit
beetle : böcek , sarkık , çabucak git - bidıl
newsmaker : haberci - nüuzmeykır
between : arasında , arasına , arada , araya , ortada , ortasında , ortaya - bitviin
between us : aramızda - bitviin as
between them : onların arasında - bitviin dem
several : birkaç , birkaç kişi , bir takım , farklı - sevrıl
a few : birkaç - ı fiyu
a few days ago : birkaç gün önce - ı fiyu deys ıgo
ago : önce , evvel - ıgo
few : az , azıcık , az miktar - fiyu
fewer : daha az - fiyuır
fewest : en az - fiyuıst
tip : bahşiş , tip , uç , tiyo - tip
some : bazı , bazıları , herhangi bir , biraz - sam
sundry : çeşitli , bir takım , türlü türlü , ufak tefek - sandıri
little : küçük , az , ufak , az miktar , az zaman - lidıl
little by little : azar azar , yavaş yavaş , damla damla - lidıl bay lidıl
a little : biraz , birazcık , azıcık - ı lidıl
a little bit : bir nebze - ı lidıl bit
a little more : biraz daha - ı lidıl mor
a little later : biraz sonra - ı lidıl leydır
momentum : güç , kuvvet , hız , gelişme - momentım
heat : sıcaklık , ısı , ısıtma - hiit
arctic : kuzey kutbu - arktik
polar : kutup - palır
solar : güneş - salır
pole : kutup , bayrak direği , sırık - pol
unit : ünite , birim - yunıt
unite : birleşmek , birleştirmek - yunayt
united : birleşik , birleşmiş - yunaydıd
evil : kötü , kötülük , uğursuz , musibet - ivıl
favor : iyilik , iyilik etmek , lehine , desteklemek , lütuf - feyvır
favour : iyilik , iyilik etmek , lehine , desteklemek , lütuf - feyvır
keyboard : klavye - kiybord
goodness : iyilik - gudnıs
kindness : nezaket - kayndnıs
kind : tür , tip , çeşit , nazik , kibar , iyi - kaynd
key : anahtar , çözüm yolu - kii
wintery : kışlık - vintıri
hundreds : yüzlerce - handırıds
thousands : binlerce - dazınds
millions : milyonlarca - milyıns
billions : milyarlarca - bilyıns
trillions : trilyonlarca - tirilyıns
tens : onlarca - tens
cafeteria : kafeterya - kafıtiriya
caffeine : kafein , uyarıcı etki yapan - kefin
cage : kafes - keyc
cagey : sırdaş , sır tutabilen , ağzı sıkı - keyci
cake : pasta , kek - keyk
cajole : güzellikle ikna etmek , tavlamak - kıcol
calamity : afet , beklenmedik kötü olay - kılamıdi
calcium : kalsiyum - kelsiyım
calculate : hesaplamak - kelkıleyt
calculated : hesaplanmış , hesaplandı - kelkıleydıd
calculating : aldırış etmeyen , hesaplanıyor - kelkıleyding
calculation : hesaplama - kelkıleyşın
calculator : hesap makinesi - kelkıleydır
almanac : takvim , yıllık - olmınak
calendar : takvim , yıllık - kelındır
staffing : kadro , personel alımı - sıtaffing
crew : mürettebat , ekip , tayfa , izci grubu - kıru
staff : personel , kurmay , değnek , asa , baston - sıtaff
stuff : şey , yaratık , eşya - sıtaf
wring : sıkmak , burmak - ring
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”