suppose : sanmak , varsaymak - sıpoz
pretty much : oldukça fazla , büyük ölçüde , hemen hemen , neredeyse - pırdi maç
navigate : gezinmek , gemi ile gezmek , gemi yolculuğu , tekne kullanmak - navıgeyt
navigator : gezgin , denizci , gemici - navıgeydır
navigation : navigasyon , gemicilik , denizcilik - navıgeyşın
halt : dur , durmak , durdurmak - holt
confront : karşısına çıkmak , yüzleşmek - kınfırant
front : ön , öndeki , ön taraf , cephe , cüret - fırant
frontier : sınır , hudut , sınırda olan - fırantiır
frost : don , ayaz , kırağı , buzlanmak - fırast
terrace : teras , balkon - terıs
pavilion : pavyon , köşk - pıvılyın
audience : seyirci , izleyici , seyirciler , izleyiciler , kitle - odiyıns
swing : salıncak , sallamak , sallanmak - sıving
cliff : uçurum , sarp , kayalık - kılif
cliffhanger : çekişme - kılifhengır
bid : teklif , ihale , teklif etmek - bid
trauma : tıravma - tırama
obstruct : engellemek , engellenmek - ıbstırakt
obstruction : engel , engelleme - ıbstırakşın
spy : casus , ajan , casusluk etmek - sıpay
spying : casusluk - sıpaying
spyware : casus yazılım - sıpayver
spyglass : dürbün , teleskop - sıpaygılas
item : öge , kalem , ayrıca - aytım
cognac : konyak - konyak
fatherland : vatan , anavatan - fadırlend
lead the way : öncülük et , yol göster - lid dı vey
tactic : taktik - taktik
strategy : sıtrateji - sıtradıci
inaugurate : açılış merasimi yapmak - inagyıreyt
inauguration : açılış , göreve başlama - inagyıreyşın
sabotage : sabotaj , kundaklamak - sabıtaj
decision : karar , hüküm - disijın
suffocate : boğmak , boğulmak - safıkeyt
suffocating : boğucu , bunaltıcı - safıkeyding
anymore : artık , bundan sonra - enimor
graduate : mezun olmak , mezun etmek - gıracuvıt
bound : bağlı , ciltli , ciltlenmiş , zıplamak - baund
philanthropist : hayırsever - fılenthrıpıst
stimulate : canlandırmak , uyarmak - sitimyıleyt
romance : romantizm , romantik , aşk romanı - romens
evacuate : tahliye etmek - ivekyıveyt
irrigation : sulama - irıgeyşın
controlled : kontrollü - kıntrold
leopard : leopar - lepırd
panther : panter - penthır
sorcerer : büyücü - sorsırır
sorcery : büyücülük - sorsıri
pond : gölet - pond
reinforce : takviye etmek , güçlendirmek , sağlamlaştırmak - riinfors
vessel : gemi , tekne , tas - vesıl
sank : battı - sengk
mosaic : mozaik - mozeyik
boulder : büyük kaya - boldır
motivation : motivasyon - modıveyşın
responsible : sorumlu , mesul , sorumluluk sahibi - rispansıbıl
archeology : arkeoloji - arkialıci
archeologist : arkeolog - arkialıcist
enigma : muamma , gizem , bilmece - inigma
enigmatic : esrarengiz , gizemli - enigmedik
enigmatically : gizemli bir şekilde - enigmedikıli
conduct : yönetmek , rehberlik etmek - kındakt
conductive : iletken - kındakdiv
modal : kip , makam - modıl
trace : iz , ipucu , izinden gitmek - tıreys
silhouette : siluet , gölge - silıvet
dandy : züppe , hanım evladı - dendi
scarecrow : korkuluk , bostan korkuluğu , üstü başı dökülen kimse - sıkerkırav
fill : doldurmak , dolmak , dolgu , dolusu - fil
filld : dolu , dolmuş - fild
multiverse : çoklu evren - multivırs
dud : dandik , işe yaramaz - dad
bran : kepek - bıran
ceramic : seramik - sıramik
china : çin , çini , porselen - çayna
handheld : el tipi - hendheld
bulk : toplu , toptan , cüsse - balk
jubilant : sevinçli , çok sevinçli - cubılınt
jubilee : jübile - cubıli
gesture : mimik , jest - cesçır
corporation : şirket , kurum - korpıreyşın
pow : güç , savaş esiri - pou
tutorial : öğretici - tutoriyıl
slim : ince , narin , zayıf , kilo vermek - sılim
slime : balçık , sümük , çamur - sılaym
glacier : buzul - gıleyşır
age : yaş , çağ , tarih başlangıcı - eyç
ice age : buzul çağı - ays eyç
bumble : mırıldanmak , homurdanmak , acemi iş yapmak - bambıl
bumblebee : yaban arısı - bambılbi
audiobook : sesli kitap - adio buk
audio : ses - adio
flammable : yanıcı , alev alabilir - fılamıbıl
mindy : akıllı - mayndi
disaster : felaket , afet , yıkım , facia - dizastır
herald : haberci , müjdeci , müjdelemek - herıld
be life : canlı ol - bi layf
not until now : şimdiye kadar değil - nat ıntil nau
look in : arama konumu - luk in
look out : dikkat , dışarı bakmak - luk aut
look inside : içeri bakmak , içine bakmak - luk insayd
look into : içeri bakmak , içine bakmak - luk intu
have : sahip olmak , olmak , etmek , zorunda olmak , varlıklı kimse - hev
own : sahip olmak , kendi , öz , kendisinin - on
owner : mal sahibi , kiraya veren , sahip - onır
sip : yudum , yudumlamak , yudum yudum içmek - sip
acrylic : akrilik - ıkrilik
look like : gibi görünmek , benzemek - luk layk
look like you : sana benziyor - luk layk yu
habitat : yetişme ortamı , doğal ortam - hebıtat
habitation : yerleşme , yerleşim - hebıteyşın
cough : öksürük , öksürmek - kof
chin : çene , çene hizası - çin
blur : bulanıklık , bulanıklaştırmak - bılır
blurry : bulanık - bılıri
grippe : gırip - gırip
flop : suya düşmek , düşüvermek - fılap
flip : çevirmek , ciddiyetten uzak - fılip
earthly : dünyevi , dünyaya ait - ırthli
foolish : aptal , ahmak , enayi - fuliş
foolishly : aptalca , ahmakça , enayice - fulişli
nonsense : saçmalık , saçma , fasa fiso - nansens
bullshit : saçmalık , saçma , saçmalamak - bulşit
tornado : kasırga - torneydo
hurricane : kasırga - hırıkeyn
work travel : iş gezisi , iş seyehati - vırk tırevıl
away : uzak , uzağa , uzakta , deplasmanda - ıvey
straw : saman , hasır , hasır şapka , çöp - sıtrov
row : kürek çekmek , sandal gezisi - rou
common point : ortak nokta - kamın poynt
pill : hap , gıcık kimse - pil
battalion : tabur - bıtalyın
troop : birlik , bölük , topluca ilerlemek - tırup
sucker : enayi , vantuz - sakır
gently : nazikçe , kibarca , usulca - centli
joint : eklem , eklem yeri , ortak , ortaklaşa - coynt
painful : acı , acıtan , ağrıtan , ağrı verici - peynfıl
sore : ağrı , acı , ağrılı , acıyan - sor
onboard : gemide , gemiye , uçakta , uçağa - anbord
aboard : gemide , gemiye , uçakta , uçağa , trende , trene - ıbord
sapphire : safir - safayır
subliminal : bilinç altı , bilinç dışı - sıbliminıl
ganymede : ganimet - ganımid
greed : aç gözlülük , hırs - gırid
greedy : aç gözlü , hırslı - gıridi
pollution : kirlilik , kirlenme , çevre kirliliği - pıluşın
environmental pollution : çevre kirliliği - invayrınmentıl pıluşın
charged : ücretli , şarj edildi , yüklü - çarçt
tell : anlatmak , söylemek , demek - tel
tells : anlatır , anlatıyor , söylüyor - tels
barrel : varil , fıçı , namlu - berıl
gallon : galon - gelın
apart : ayrı , ayrı bir yere - ıpart
spiral : sarmal , helezon - sıpayrıl
aware : farkında olmak , farkında - ıver
are you aware : farkında mısın ? - ar yu ıver
unaware : farkında değil , habersiz - an ıver
merciful : merhametli , bağışlayıcı , insaflı - mırsifıl
covered with : ile kapatılmış - kavırd vit
covered in : kaplı - kavırd in
robust : güçlü , dirençli - robast
thankful : minnettar - thengkfıl
thankfully : neyseki - thengkfıli
go away : çekip gitmek , git buradan - go ıvey
component : bileşen , parça , öğe - kımponınt
oath : yemin - oth
hand brake : el fireni - hend bıreyk
hand brake off : el firenini çekmek - hend bıreyk of
tale : masal , öykü , hikaye - teyıl
fable : masal - feybıl
vaccine : aşı - vaksin
storyboard : film şeridi - sıtoribord
siberia : sibirya - saybiriya
siberian : sibiryalı - saybiriyın
siberian husky : sibirya kurdu - saybiriyın haski
fur : kürk , post , kürklü hayvan - fır
dying : ölme , ölen , ölmekte olan , nesli tükenen - daying
sweepstake : çekiliş , kura - sıvipsıteyk
derm : deri , cilt - dırm
demoralize : moralini bozmak , cesaretini kırmak - dimorılayz
loco : lokomotif - loko
the control : kontrol - dı kıntrol
under control : kontrol altında - andır kıntrol
remote : uzak , ücra , çok uzak - rimot
tv remote : tv kumandası - tivi rimot
lid : kapak , göz kapağı - lid
jar : kavanoz , didişmek - car
combustible : yanıcı , yanıcı madde - kımbastıbıl
mile : mil , kara mili - mayıl
sable : siyah , kara - seybıl
uptown : şehir dışı , şehir dışında - aptaun
downtown : şehir merkezi , şehir içi , şehir merkezinde - dauntaun
frizzy : kıvırcık , bukle bukle - fırızi
courtesy : nezaket , incelik - kırtısi
mistakenly : yanlışlıkla - misteykınli
preceptor : öğretmen , hoca - pırisıptır
wise : bilge , alim , deneyimli - vayz
teapot : çaydanlık , demlik - tipat
yogurt : yoğurt - yogırt
here we comed : işte geldik - hir vi kamd
here we comes : işte geliyoruz - hir vi kams
espresso : italyan kahvesi - espireso
what about you : senden ne haber - vat ıbaut yu
lawmaker : kanun koyucu , kanun yapıcı , meclis üyesi - loumeykır
viral : virüs yayılması - vayrıl
mech : makine , mekanik - mek
acne : sivilce - akni
adhesive : yapıştırıcı , tutkal - adhisiv
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”