suppose : sanmak , varsaymak - sıpoz pretty much : oldukça fazla , büyük ölçüde , hemen hemen , neredeyse - pırdi maç navigate : gezinmek , gemi ile gezmek , gemi yolculuğu , tekne kullanmak - navıgeyt navigator : gezgin , denizci , gemici - navıgeydır navigation : navigasyon , gemicilik , denizcilik - navıgeyşın halt : dur , durmak , durdurmak - holt confront : karşısına çıkmak , yüzleşmek - kınfırant front : ön , öndeki , ön taraf , cephe , cüret - fırant frontier : sınır , hudut , sınırda olan - fırantiır frost : don , ayaz , kırağı , buzlanmak - fırast terrace : teras , balkon - terıs pavilion : pavyon , köşk - pıvılyın audience : seyirci , izleyici , seyirciler , izleyiciler , kitle - odiyıns swing : salıncak , sallamak , sallanmak - sıving cliff : uçurum , sarp , kayalık - kılif cliffhanger : çekişme - kılifhengır bid : teklif , ihale , teklif etmek - bid trauma : tıravma - tırama obstruct : engellemek , engellenmek - ıbstırakt obstruction : engel , engelleme - ıbstırakşın spy : casus , ajan , casusluk etmek - sıpay spying : casusluk - sıpaying spyware : casus yazılım - sıpayver spyglass : dürbün , teleskop - sıpaygılas item : öge , kalem , ayrıca - aytım cognac : konyak - konyak fatherland : vatan , anavatan - fadırlend lead the way : öncülük et , yol göster - lid dı vey tactic : taktik - taktik strategy : sıtrateji - sıtradıci inaugurate : açılış merasimi yapmak - inagyıreyt inauguration : açılış , göreve başlama - inagyıreyşın sabotage : sabotaj , kundaklamak - sabıtaj decision : karar , hüküm - disijın suffocate : boğmak , boğulmak - safıkeyt suffocating : boğucu , bunaltıcı - safıkeyding anymore : artık , bundan sonra - enimor graduate : mezun olmak , mezun etmek - gıracuvıt bound : bağlı , ciltli , ciltlenmiş , zıplamak - baund philanthropist : hayırsever - fılenthrıpıst stimulate : canlandırmak , uyarmak - sitimyıleyt romance : romantizm , romantik , aşk romanı - romens evacuate : tahliye etmek - ivekyıveyt irrigation : sulama - irıgeyşın controlled : kontrollü - kıntrold leopard : leopar - lepırd panther : panter - penthır sorcerer : büyücü - sorsırır sorcery : büyücülük - sorsıri pond : gölet - pond reinforce : takviye etmek , güçlendirmek , sağlamlaştırmak - riinfors vessel : gemi , tekne , tas - vesıl sank : battı - sengk mosaic : mozaik - mozeyik boulder : büyük kaya - boldır motivation : motivasyon - modıveyşın responsible : sorumlu , mesul , sorumluluk sahibi - rispansıbıl archeology : arkeoloji - arkialıci archeologist : arkeolog - arkialıcist enigma : muamma , gizem , bilmece - inigma enigmatic : esrarengiz , gizemli - enigmedik enigmatically : gizemli bir şekilde - enigmedikıli conduct : yönetmek , rehberlik etmek - kındakt conductive : iletken - kındakdiv modal : kip , makam - modıl trace : iz , ipucu , izinden gitmek - tıreys silhouette : siluet , gölge - silıvet dandy : züppe , hanım evladı - dendi scarecrow : korkuluk , bostan korkuluğu , üstü başı dökülen kimse - sıkerkırav fill : doldurmak , dolmak , dolgu , dolusu - fil filld : dolu , dolmuş - fild multiverse : çoklu evren - multivırs dud : dandik , işe yaramaz - dad bran : kepek - bıran ceramic : seramik - sıramik china : çin , çini , porselen - çayna handheld : el tipi - hendheld bulk : toplu , toptan , cüsse - balk jubilant : sevinçli , çok sevinçli - cubılınt jubilee : jübile - cubıli gesture : mimik , jest - cesçır corporation : şirket , kurum - korpıreyşın pow : güç , savaş esiri - pou tutorial : öğretici - tutoriyıl slim : ince , narin , zayıf , kilo vermek - sılim slime : balçık , sümük , çamur - sılaym glacier : buzul - gıleyşır age : yaş , çağ , tarih başlangıcı - eyç ice age : buzul çağı - ays eyç bumble : mırıldanmak , homurdanmak , acemi iş yapmak - bambıl bumblebee : yaban arısı - bambılbi audiobook : sesli kitap - adio buk audio : ses - adio flammable : yanıcı , alev alabilir - fılamıbıl mindy : akıllı - mayndi disaster : felaket , afet , yıkım , facia - dizastır herald : haberci , müjdeci , müjdelemek - herıld be life : canlı ol - bi layf not until now : şimdiye kadar değil - nat ıntil nau look in : arama konumu - luk in look out : dikkat , dışarı bakmak - luk aut look inside : içeri bakmak , içine bakmak - luk insayd look into : içeri bakmak , içine bakmak - luk intu have : sahip olmak , olmak , etmek , zorunda olmak , varlıklı kimse - hev own : sahip olmak , kendi , öz , kendisinin - on owner : mal sahibi , kiraya veren , sahip - onır sip : yudum , yudumlamak , yudum yudum içmek - sip acrylic : akrilik - ıkrilik look like : gibi görünmek , benzemek - luk layk look like you : sana benziyor - luk layk yu habitat : yetişme ortamı , doğal ortam - hebıtat habitation : yerleşme , yerleşim - hebıteyşın cough : öksürük , öksürmek - kof chin : çene , çene hizası - çin blur : bulanıklık , bulanıklaştırmak - bılır blurry : bulanık - bılıri grippe : gırip - gırip flop : suya düşmek , düşüvermek - fılap flip : çevirmek , ciddiyetten uzak - fılip earthly : dünyevi , dünyaya ait - ırthli foolish : aptal , ahmak , enayi - fuliş foolishly : aptalca , ahmakça , enayice - fulişli nonsense : saçmalık , saçma , fasa fiso - nansens bullshit : saçmalık , saçma , saçmalamak - bulşit tornado : kasırga - torneydo hurricane : kasırga - hırıkeyn work travel : iş gezisi , iş seyehati - vırk tırevıl away : uzak , uzağa , uzakta , deplasmanda - ıvey straw : saman , hasır , hasır şapka , çöp - sıtrov row : kürek çekmek , sandal gezisi - rou common point : ortak nokta - kamın poynt pill : hap , gıcık kimse - pil battalion : tabur - bıtalyın troop : birlik , bölük , topluca ilerlemek - tırup sucker : enayi , vantuz - sakır gently : nazikçe , kibarca , usulca - centli joint : eklem , eklem yeri , ortak , ortaklaşa - coynt painful : acı , acıtan , ağrıtan , ağrı verici - peynfıl sore : ağrı , acı , ağrılı , acıyan - sor onboard : gemide , gemiye , uçakta , uçağa - anbord aboard : gemide , gemiye , uçakta , uçağa , trende , trene - ıbord sapphire : safir - safayır subliminal : bilinç altı , bilinç dışı - sıbliminıl ganymede : ganimet - ganımid greed : aç gözlülük , hırs - gırid greedy : aç gözlü , hırslı - gıridi pollution : kirlilik , kirlenme , çevre kirliliği - pıluşın environmental pollution : çevre kirliliği - invayrınmentıl pıluşın charged : ücretli , şarj edildi , yüklü - çarçt tell : anlatmak , söylemek , demek - tel tells : anlatır , anlatıyor , söylüyor - tels barrel : varil , fıçı , namlu - berıl gallon : galon - gelın apart : ayrı , ayrı bir yere - ıpart spiral : sarmal , helezon - sıpayrıl aware : farkında olmak , farkında - ıver are you aware : farkında mısın ? - ar yu ıver unaware : farkında değil , habersiz - an ıver merciful : merhametli , bağışlayıcı , insaflı - mırsifıl covered with : ile kapatılmış - kavırd vit covered in : kaplı - kavırd in robust : güçlü , dirençli - robast thankful : minnettar - thengkfıl thankfully : neyseki - thengkfıli go away : çekip gitmek , git buradan - go ıvey component : bileşen , parça , öğe - kımponınt oath : yemin - oth hand brake : el fireni - hend bıreyk hand brake off : el firenini çekmek - hend bıreyk of tale : masal , öykü , hikaye - teyıl fable : masal - feybıl vaccine : aşı - vaksin storyboard : film şeridi - sıtoribord siberia : sibirya - saybiriya siberian : sibiryalı - saybiriyın siberian husky : sibirya kurdu - saybiriyın haski fur : kürk , post , kürklü hayvan - fır dying : ölme , ölen , ölmekte olan , nesli tükenen - daying sweepstake : çekiliş , kura - sıvipsıteyk derm : deri , cilt - dırm demoralize : moralini bozmak , cesaretini kırmak - dimorılayz loco : lokomotif - loko the control : kontrol - dı kıntrol under control : kontrol altında - andır kıntrol remote : uzak , ücra , çok uzak - rimot tv remote : tv kumandası - tivi rimot lid : kapak , göz kapağı - lid jar : kavanoz , didişmek - car combustible : yanıcı , yanıcı madde - kımbastıbıl mile : mil , kara mili - mayıl sable : siyah , kara - seybıl uptown : şehir dışı , şehir dışında - aptaun downtown : şehir merkezi , şehir içi , şehir merkezinde - dauntaun frizzy : kıvırcık , bukle bukle - fırızi courtesy : nezaket , incelik - kırtısi mistakenly : yanlışlıkla - misteykınli preceptor : öğretmen , hoca - pırisıptır wise : bilge , alim , deneyimli - vayz teapot : çaydanlık , demlik - tipat yogurt : yoğurt - yogırt here we comed : işte geldik - hir vi kamd here we comes : işte geliyoruz - hir vi kams espresso : italyan kahvesi - espireso what about you : senden ne haber - vat ıbaut yu lawmaker : kanun koyucu , kanun yapıcı , meclis üyesi - loumeykır viral : virüs yayılması - vayrıl mech : makine , mekanik - mek acne : sivilce - akni adhesive : yapıştırıcı , tutkal - adhisiv
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

suppose : sanmak , varsaymak - sıpoz pretty much : oldukça fazla , büyük ölçüde , hemen hemen , neredeyse - pırdi maç navigate : gezinmek , gemi ile gezmek , gemi yolculuğu , tekne kullanmak - navıgeyt navigator : gezgin , denizci , gemici - navıgeydır navigation : navigasyon , gemicilik , denizcilik - navıgeyşın halt : dur , durmak , durdurmak - holt confront : karşısına çıkmak , yüzleşmek - kınfırant front : ön , öndeki , ön taraf , cephe , cüret - fırant frontier : sınır , hudut , sınırda olan - fırantiır frost : don , ayaz , kırağı , buzlanmak - fırast terrace : teras , balkon - terıs pavilion : pavyon , köşk - pıvılyın audience : seyirci , izleyici , seyirciler , izleyiciler , kitle - odiyıns swing : salıncak , sallamak , sallanmak - sıving cliff : uçurum , sarp , kayalık - kılif cliffhanger : çekişme - kılifhengır bid : teklif , ihale , teklif etmek - bid trauma : tıravma - tırama obstruct : engellemek , engellenmek - ıbstırakt obstruction : engel , engelleme - ıbstırakşın spy : casus , ajan , casusluk etmek - sıpay spying : casusluk - sıpaying spyware : casus yazılım - sıpayver spyglass : dürbün , teleskop - sıpaygılas item : öge , kalem , ayrıca - aytım cognac : konyak - konyak fatherland : vatan , anavatan - fadırlend lead the way : öncülük et , yol göster - lid dı vey tactic : taktik - taktik strategy : sıtrateji - sıtradıci inaugurate : açılış merasimi yapmak - inagyıreyt inauguration : açılış , göreve başlama - inagyıreyşın sabotage : sabotaj , kundaklamak - sabıtaj decision : karar , hüküm - disijın suffocate : boğmak , boğulmak - safıkeyt suffocating : boğucu , bunaltıcı - safıkeyding anymore : artık , bundan sonra - enimor graduate : mezun olmak , mezun etmek - gıracuvıt bound : bağlı , ciltli , ciltlenmiş , zıplamak - baund philanthropist : hayırsever - fılenthrıpıst stimulate : canlandırmak , uyarmak - sitimyıleyt romance : romantizm , romantik , aşk romanı - romens evacuate : tahliye etmek - ivekyıveyt irrigation : sulama - irıgeyşın controlled : kontrollü - kıntrold leopard : leopar - lepırd panther : panter - penthır sorcerer : büyücü - sorsırır sorcery : büyücülük - sorsıri pond : gölet - pond reinforce : takviye etmek , güçlendirmek , sağlamlaştırmak - riinfors vessel : gemi , tekne , tas - vesıl sank : battı - sengk mosaic : mozaik - mozeyik boulder : büyük kaya - boldır motivation : motivasyon - modıveyşın responsible : sorumlu , mesul , sorumluluk sahibi - rispansıbıl archeology : arkeoloji - arkialıci archeologist : arkeolog - arkialıcist enigma : muamma , gizem , bilmece - inigma enigmatic : esrarengiz , gizemli - enigmedik enigmatically : gizemli bir şekilde - enigmedikıli conduct : yönetmek , rehberlik etmek - kındakt conductive : iletken - kındakdiv modal : kip , makam - modıl trace : iz , ipucu , izinden gitmek - tıreys silhouette : siluet , gölge - silıvet dandy : züppe , hanım evladı - dendi scarecrow : korkuluk , bostan korkuluğu , üstü başı dökülen kimse - sıkerkırav fill : doldurmak , dolmak , dolgu , dolusu - fil filld : dolu , dolmuş - fild multiverse : çoklu evren - multivırs dud : dandik , işe yaramaz - dad bran : kepek - bıran ceramic : seramik - sıramik china : çin , çini , porselen - çayna handheld : el tipi - hendheld bulk : toplu , toptan , cüsse - balk jubilant : sevinçli , çok sevinçli - cubılınt jubilee : jübile - cubıli gesture : mimik , jest - cesçır corporation : şirket , kurum - korpıreyşın pow : güç , savaş esiri - pou tutorial : öğretici - tutoriyıl slim : ince , narin , zayıf , kilo vermek - sılim slime : balçık , sümük , çamur - sılaym glacier : buzul - gıleyşır age : yaş , çağ , tarih başlangıcı - eyç ice age : buzul çağı - ays eyç bumble : mırıldanmak , homurdanmak , acemi iş yapmak - bambıl bumblebee : yaban arısı - bambılbi audiobook : sesli kitap - adio buk audio : ses - adio flammable : yanıcı , alev alabilir - fılamıbıl mindy : akıllı - mayndi disaster : felaket , afet , yıkım , facia - dizastır herald : haberci , müjdeci , müjdelemek - herıld be life : canlı ol - bi layf not until now : şimdiye kadar değil - nat ıntil nau look in : arama konumu - luk in look out : dikkat , dışarı bakmak - luk aut look inside : içeri bakmak , içine bakmak - luk insayd look into : içeri bakmak , içine bakmak - luk intu have : sahip olmak , olmak , etmek , zorunda olmak , varlıklı kimse - hev own : sahip olmak , kendi , öz , kendisinin - on owner : mal sahibi , kiraya veren , sahip - onır sip : yudum , yudumlamak , yudum yudum içmek - sip acrylic : akrilik - ıkrilik look like : gibi görünmek , benzemek - luk layk look like you : sana benziyor - luk layk yu habitat : yetişme ortamı , doğal ortam - hebıtat habitation : yerleşme , yerleşim - hebıteyşın cough : öksürük , öksürmek - kof chin : çene , çene hizası - çin blur : bulanıklık , bulanıklaştırmak - bılır blurry : bulanık - bılıri grippe : gırip - gırip flop : suya düşmek , düşüvermek - fılap flip : çevirmek , ciddiyetten uzak - fılip earthly : dünyevi , dünyaya ait - ırthli foolish : aptal , ahmak , enayi - fuliş foolishly : aptalca , ahmakça , enayice - fulişli nonsense : saçmalık , saçma , fasa fiso - nansens bullshit : saçmalık , saçma , saçmalamak - bulşit tornado : kasırga - torneydo hurricane : kasırga - hırıkeyn work travel : iş gezisi , iş seyehati - vırk tırevıl away : uzak , uzağa , uzakta , deplasmanda - ıvey straw : saman , hasır , hasır şapka , çöp - sıtrov row : kürek çekmek , sandal gezisi - rou common point : ortak nokta - kamın poynt pill : hap , gıcık kimse - pil battalion : tabur - bıtalyın troop : birlik , bölük , topluca ilerlemek - tırup sucker : enayi , vantuz - sakır gently : nazikçe , kibarca , usulca - centli joint : eklem , eklem yeri , ortak , ortaklaşa - coynt painful : acı , acıtan , ağrıtan , ağrı verici - peynfıl sore : ağrı , acı , ağrılı , acıyan - sor onboard : gemide , gemiye , uçakta , uçağa - anbord aboard : gemide , gemiye , uçakta , uçağa , trende , trene - ıbord sapphire : safir - safayır subliminal : bilinç altı , bilinç dışı - sıbliminıl ganymede : ganimet - ganımid greed : aç gözlülük , hırs - gırid greedy : aç gözlü , hırslı - gıridi pollution : kirlilik , kirlenme , çevre kirliliği- pıluşın environmental pollution : çevre kirliliği - invayrınmentıl pıluşın charged : ücretli , şarj edildi , yüklü - çarçt tell : anlatmak , söylemek , demek - tel tells : anlatır , anlatıyor , söylüyor - tels barrel : varil , fıçı , namlu - berıl gallon : galon - gelın apart : ayrı , ayrı bir yere - ıpart spiral : sarmal , helezon - sıpayrıl aware : farkında olmak , farkında - ıver are you aware : farkında mısın ? - ar yu ıver unaware : farkında değil , habersiz - an ıver merciful : merhametli , bağışlayıcı , insaflı - mırsifıl covered with : ile kapatılmış - kavırd vit covered in : kaplı - kavırd in robust : güçlü , dirençli - robast thankful : minnettar - thengkfıl thankfully : neyseki - thengkfıli go away : çekip gitmek , git buradan - go ıvey component : bileşen , parça , öğe - kımponınt oath : yemin - oth hand brake : el fireni - hend bıreyk hand brake off : el firenini çekmek - hend bıreyk of tale : masal , öykü , hikaye - teyıl fable : masal - feybıl vaccine : aşı - vaksin storyboard : film şeridi - sıtoribord siberia : sibirya - saybiriya siberian : sibiryalı - saybiriyın siberian husky : sibirya kurdu - saybiriyın haski fur : kürk , post , kürklü hayvan - fır dying : ölme , ölen , ölmekte olan , nesli tükenen - daying sweepstake : çekiliş , kura - sıvipsıteyk derm : deri , cilt - dırm demoralize : moralini bozmak , cesaretini kırmak - dimorılayz loco : lokomotif - loko the control : kontrol - dı kıntrol under control : kontrol altında - andır kıntrol remote : uzak , ücra , çok uzak - rimot tv remote : tv kumandası - tivi rimot lid : kapak , göz kapağı - lid jar : kavanoz , didişmek - car combustible : yanıcı , yanıcı madde - kımbastıbıl mile : mil , kara mili - mayıl sable : siyah , kara - seybıl uptown : şehir dışı , şehir dışında - aptaun downtown : şehir merkezi , şehir içi , şehir merkezinde - dauntaun frizzy : kıvırcık , bukle bukle - fırızi courtesy : nezaket , incelik - kırtısi mistakenly : yanlışlıkla - misteykınli preceptor : öğretmen , hoca - pırisıptır wise : bilge , alim , deneyimli - vayz teapot : çaydanlık , demlik - tipat yogurt : yoğurt - yogırt here we comed : işte geldik - hir vi kamd here we comes : işte geliyoruz - hir vi kams espresso : italyan kahvesi - espireso what about you : senden ne haber - vat ıbaut yu lawmaker : kanun koyucu , kanun yapıcı , meclis üyesi - loumeykır viral : virüs yayılması - vayrıl mech : makine , mekanik - mek acne : sivilce - akni adhesive : yapıştırıcı , tutkal - adhisiv
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

suppose : sanmak , varsaymak - sıpoz pretty much : oldukça fazla , büyük ölçüde , hemen hemen , neredeyse - pırdi maç navigate : gezinmek , gemi ile gezmek , gemi yolculuğu , tekne kullanmak - navıgeyt navigator : gezgin , denizci , gemici - navıgeydır navigation : navigasyon , gemicilik , denizcilik - navıgeyşın halt : dur , durmak , durdurmak - holt confront : karşısına çıkmak , yüzleşmek - kınfırant front : ön , öndeki , ön taraf , cephe , cüret - fırant frontier : sınır , hudut , sınırda olan - fırantiır frost : don , ayaz , kırağı , buzlanmak - fırast terrace : teras , balkon - terıs pavilion : pavyon , köşk - pıvılyın audience : seyirci , izleyici , seyirciler , izleyiciler , kitle - odiyıns swing : salıncak , sallamak , sallanmak - sıving cliff : uçurum , sarp , kayalık - kılif cliffhanger : çekişme - kılifhengır bid : teklif , ihale , teklif etmek - bid trauma : tıravma - tırama obstruct : engellemek , engellenmek - ıbstırakt obstruction : engel , engelleme - ıbstırakşın spy : casus , ajan , casusluk etmek - sıpay spying : casusluk - sıpaying spyware : casus yazılım - sıpayver spyglass : dürbün , teleskop - sıpaygılas item : öge , kalem , ayrıca - aytım cognac : konyak - konyak fatherland : vatan , anavatan - fadırlend lead the way : öncülük et , yol göster - lid dı vey tactic : taktik - taktik strategy : sıtrateji - sıtradıci inaugurate : açılış merasimi yapmak - inagyıreyt inauguration : açılış , göreve başlama - inagyıreyşın sabotage : sabotaj , kundaklamak - sabıtaj decision : karar , hüküm - disijın suffocate : boğmak , boğulmak - safıkeyt suffocating : boğucu , bunaltıcı - safıkeyding anymore : artık , bundan sonra - enimor graduate : mezun olmak , mezun etmek - gıracuvıt bound : bağlı , ciltli , ciltlenmiş , zıplamak - baund philanthropist : hayırsever - fılenthrıpıst stimulate : canlandırmak , uyarmak - sitimyıleyt romance : romantizm , romantik , aşk romanı - romens evacuate : tahliye etmek - ivekyıveyt irrigation : sulama - irıgeyşın controlled : kontrollü - kıntrold leopard : leopar - lepırd panther : panter - penthır sorcerer : büyücü - sorsırır sorcery : büyücülük - sorsıri pond : gölet - pond reinforce : takviye etmek , güçlendirmek , sağlamlaştırmak - riinfors vessel : gemi , tekne , tas - vesıl sank : battı - sengk mosaic : mozaik - mozeyik boulder : büyük kaya - boldır motivation : motivasyon - modıveyşın responsible : sorumlu , mesul , sorumluluk sahibi - rispansıbıl archeology : arkeoloji - arkialıci archeologist : arkeolog - arkialıcist enigma : muamma , gizem , bilmece - inigma enigmatic : esrarengiz , gizemli - enigmedik enigmatically : gizemli bir şekilde - enigmedikıli conduct : yönetmek , rehberlik etmek - kındakt conductive : iletken - kındakdiv modal : kip , makam - modıl trace : iz , ipucu , izinden gitmek - tıreys silhouette : siluet , gölge - silıvet dandy : züppe , hanım evladı - dendi scarecrow : korkuluk , bostan korkuluğu , üstü başı dökülen kimse - sıkerkırav fill : doldurmak , dolmak , dolgu , dolusu - fil filld : dolu , dolmuş - fild multiverse : çoklu evren - multivırs dud : dandik , işe yaramaz - dad bran : kepek - bıran ceramic : seramik - sıramik china : çin , çini , porselen - çayna handheld : el tipi - hendheld bulk : toplu , toptan , cüsse - balk jubilant : sevinçli , çok sevinçli - cubılınt jubilee : jübile - cubıli gesture : mimik , jest - cesçır corporation : şirket , kurum - korpıreyşın pow : güç , savaş esiri - pou tutorial : öğretici - tutoriyıl slim : ince , narin , zayıf , kilo vermek - sılim slime : balçık , sümük , çamur - sılaym glacier : buzul - gıleyşır age : yaş , çağ , tarih başlangıcı - eyç ice age : buzul çağı - ays eyç bumble : mırıldanmak , homurdanmak , acemi iş yapmak - bambıl bumblebee : yaban arısı - bambılbi audiobook : sesli kitap - adio buk audio : ses - adio flammable : yanıcı , alev alabilir - fılamıbıl mindy : akıllı - mayndi disaster : felaket , afet , yıkım , facia - dizastır herald : haberci , müjdeci , müjdelemek - herıld be life : canlı ol - bi layf not until now : şimdiye kadar değil - nat ıntil nau look in : arama konumu - luk in look out : dikkat , dışarı bakmak - luk aut look inside : içeri bakmak , içine bakmak - luk insayd look into : içeri bakmak , içine bakmak - luk intu have : sahip olmak , olmak , etmek , zorunda olmak , varlıklı kimse - hev own : sahip olmak , kendi , öz , kendisinin - on owner : mal sahibi , kiraya veren , sahip - onır sip : yudum , yudumlamak , yudum yudum içmek - sip acrylic : akrilik - ıkrilik look like : gibi görünmek , benzemek - luk layk look like you : sana benziyor - luk layk yu habitat : yetişme ortamı , doğal ortam - hebıtat habitation : yerleşme , yerleşim - hebıteyşın cough : öksürük , öksürmek - kof chin : çene , çene hizası - çin blur : bulanıklık , bulanıklaştırmak - bılır blurry : bulanık - bılıri grippe : gırip - gırip flop : suya düşmek , düşüvermek - fılap flip : çevirmek , ciddiyetten uzak - fılip earthly : dünyevi , dünyaya ait - ırthli foolish : aptal , ahmak , enayi - fuliş foolishly : aptalca , ahmakça , enayice - fulişli nonsense : saçmalık , saçma , fasa fiso - nansens bullshit : saçmalık , saçma , saçmalamak - bulşit tornado : kasırga - torneydo hurricane : kasırga - hırıkeyn work travel : iş gezisi , iş seyehati - vırk tırevıl away : uzak , uzağa , uzakta , deplasmanda - ıvey straw : saman , hasır , hasır şapka , çöp - sıtrov row : kürek çekmek , sandal gezisi - rou common point : ortak nokta - kamın poynt pill : hap , gıcık kimse - pil battalion : tabur - bıtalyın troop : birlik , bölük , topluca ilerlemek - tırup sucker : enayi , vantuz - sakır gently : nazikçe , kibarca , usulca - centli joint : eklem , eklem yeri , ortak , ortaklaşa - coynt painful : acı , acıtan , ağrıtan , ağrı verici - peynfıl sore : ağrı , acı , ağrılı , acıyan - sor onboard : gemide , gemiye , uçakta , uçağa - anbord aboard : gemide , gemiye , uçakta , uçağa , trende , trene - ıbord sapphire : safir - safayır subliminal : bilinç altı , bilinç dışı - sıbliminıl ganymede : ganimet - ganımid greed : aç gözlülük , hırs - gırid greedy : aç gözlü , hırslı - gıridi pollution : kirlilik , kirlenme , çevre kirliliği - pıluşın environmental pollution : çevre kirliliği - invayrınmentıl pıluşın charged : ücretli , şarj edildi , yüklü - çarçt tell : anlatmak , söylemek , demek - tel tells : anlatır , anlatıyor , söylüyor - tels barrel : varil , fıçı , namlu - berıl gallon : galon - gelın apart : ayrı , ayrı bir yere - ıpart spiral : sarmal , helezon - sıpayrıl aware : farkında olmak , farkında - ıver are you aware : farkında mısın ? - ar yu ıver unaware : farkında değil , habersiz - an ıver merciful : merhametli , bağışlayıcı , insaflı - mırsifıl covered with : ile kapatılmış - kavırd vit covered in : kaplı - kavırd in robust : güçlü , dirençli - robast thankful : minnettar - thengkfıl thankfully : neyseki - thengkfıli go away : çekip gitmek , git buradan - go ıvey component : bileşen , parça , öğe - kımponınt oath : yemin - oth hand brake : el fireni - hend bıreyk hand brake off : el firenini çekmek - hend bıreyk of tale : masal , öykü , hikaye - teyıl fable : masal - feybıl vaccine : aşı - vaksin storyboard : film şeridi - sıtoribord siberia : sibirya - saybiriya siberian : sibiryalı - saybiriyın siberian husky : sibirya kurdu - saybiriyın haski fur : kürk , post , kürklü hayvan - fır dying : ölme , ölen , ölmekte olan , nesli tükenen - daying sweepstake : çekiliş , kura - sıvipsıteyk derm : deri , cilt - dırm demoralize : moralini bozmak , cesaretini kırmak - dimorılayz loco : lokomotif - loko the control : kontrol - dı kıntrol under control : kontrol altında - andır kıntrol remote : uzak , ücra , çok uzak - rimot tv remote : tv kumandası - tivi rimot lid : kapak , göz kapağı - lid jar : kavanoz , didişmek - car combustible : yanıcı , yanıcı madde - kımbastıbıl mile : mil , kara mili - mayıl sable : siyah , kara - seybıl uptown : şehir dışı , şehir dışında - aptaun downtown : şehir merkezi , şehir içi , şehir merkezinde - dauntaun frizzy : kıvırcık , bukle bukle - fırızi courtesy : nezaket , incelik - kırtısi mistakenly : yanlışlıkla - misteykınli preceptor : öğretmen , hoca - pırisıptır wise : bilge , alim , deneyimli - vayz teapot : çaydanlık , demlik - tipat yogurt : yoğurt - yogırt here we comed : işte geldik - hir vi kamd here we comes : işte geliyoruz - hir vi kams espresso : italyan kahvesi - espireso what about you : senden ne haber - vat ıbaut yu lawmaker : kanun koyucu , kanun yapıcı , meclis üyesi - loumeykır viral : virüs yayılması - vayrıl mech : makine , mekanik - mek acne : sivilce - akni adhesive : yapıştırıcı , tutkal - adhisiv
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

suppose : sanmak , varsaymak - sıpoz pretty much : oldukça fazla , büyük ölçüde , hemen hemen , neredeyse - pırdi maç navigate : gezinmek , gemi ile gezmek , gemi yolculuğu , tekne kullanmak - navıgeyt navigator : gezgin , denizci , gemici - navıgeydır navigation : navigasyon , gemicilik , denizcilik - navıgeyşın halt : dur , durmak , durdurmak - holt confront : karşısına çıkmak , yüzleşmek - kınfırant front : ön , öndeki , ön taraf , cephe , cüret - fırant frontier : sınır , hudut , sınırda olan - fırantiır frost : don , ayaz , kırağı , buzlanmak - fırast terrace : teras , balkon - terıs pavilion : pavyon , köşk - pıvılyın audience : seyirci , izleyici , seyirciler , izleyiciler , kitle - odiyıns swing : salıncak , sallamak , sallanmak - sıving cliff : uçurum , sarp , kayalık - kılif cliffhanger : çekişme - kılifhengır bid : teklif , ihale , teklif etmek - bid trauma : tıravma - tırama obstruct : engellemek , engellenmek - ıbstırakt obstruction : engel , engelleme - ıbstırakşın spy : casus , ajan , casusluk etmek - sıpay spying : casusluk - sıpaying spyware : casus yazılım - sıpayver spyglass : dürbün , teleskop - sıpaygılas item : öge , kalem , ayrıca - aytım cognac : konyak - konyak fatherland : vatan , anavatan - fadırlend lead the way : öncülük et , yol göster - lid dı vey tactic : taktik - taktik strategy : sıtrateji - sıtradıci inaugurate : açılış merasimi yapmak - inagyıreyt inauguration : açılış , göreve başlama - inagyıreyşın sabotage : sabotaj , kundaklamak - sabıtaj decision : karar , hüküm - disijın suffocate : boğmak , boğulmak - safıkeyt suffocating : boğucu , bunaltıcı - safıkeyding anymore : artık , bundan sonra - enimor graduate : mezun olmak , mezun etmek - gıracuvıt bound : bağlı , ciltli , ciltlenmiş , zıplamak - baund philanthropist : hayırsever - fılenthrıpıst stimulate : canlandırmak , uyarmak - sitimyıleyt romance : romantizm , romantik , aşk romanı - romens evacuate : tahliye etmek - ivekyıveyt irrigation : sulama - irıgeyşın controlled : kontrollü - kıntrold leopard : leopar - lepırd panther : panter - penthır sorcerer : büyücü - sorsırır sorcery : büyücülük - sorsıri pond : gölet - pond reinforce : takviye etmek , güçlendirmek , sağlamlaştırmak - riinfors vessel : gemi , tekne , tas - vesıl sank : battı - sengk mosaic : mozaik - mozeyik boulder : büyük kaya - boldır motivation : motivasyon - modıveyşın responsible : sorumlu , mesul , sorumluluk sahibi - rispansıbıl archeology : arkeoloji - arkialıci archeologist : arkeolog - arkialıcist enigma : muamma , gizem , bilmece - inigma enigmatic : esrarengiz , gizemli - enigmedik enigmatically : gizemli bir şekilde - enigmedikıli conduct : yönetmek , rehberlik etmek - kındakt conductive : iletken - kındakdiv modal : kip , makam - modıl trace : iz , ipucu , izinden gitmek - tıreys silhouette : siluet , gölge - silıvet dandy : züppe , hanım evladı - dendi scarecrow : korkuluk , bostan korkuluğu , üstü başı dökülen kimse - sıkerkırav fill : doldurmak , dolmak , dolgu , dolusu - fil filld : dolu , dolmuş - fild multiverse : çoklu evren - multivırs dud : dandik , işe yaramaz - dad bran : kepek - bıran ceramic : seramik - sıramik china : çin , çini , porselen - çayna handheld : el tipi - hendheld bulk : toplu , toptan , cüsse - balk jubilant : sevinçli , çok sevinçli - cubılınt jubilee : jübile - cubıli gesture : mimik , jest - cesçır corporation : şirket , kurum - korpıreyşın pow : güç , savaş esiri - pou tutorial : öğretici - tutoriyıl slim : ince , narin , zayıf , kilo vermek - sılim slime : balçık , sümük , çamur - sılaym glacier : buzul - gıleyşır age : yaş , çağ , tarih başlangıcı - eyç ice age : buzul çağı - ays eyç bumble : mırıldanmak , homurdanmak , acemi iş yapmak - bambıl bumblebee : yaban arısı - bambılbi audiobook : sesli kitap - adio buk audio : ses - adio flammable : yanıcı , alev alabilir - fılamıbıl mindy : akıllı - mayndi disaster : felaket , afet , yıkım , facia - dizastır herald : haberci , müjdeci , müjdelemek - herıld be life : canlı ol - bi layf not until now : şimdiye kadar değil - nat ıntil nau look in : arama konumu - luk in look out : dikkat , dışarı bakmak - luk aut look inside : içeri bakmak , içine bakmak - luk insayd look into : içeri bakmak , içine bakmak - luk intu have : sahip olmak , olmak , etmek , zorunda olmak , varlıklı kimse - hev own : sahip olmak , kendi , öz , kendisinin - on owner : mal sahibi , kiraya veren , sahip - onır sip : yudum , yudumlamak , yudum yudum içmek - sip acrylic : akrilik - ıkrilik look like : gibi görünmek , benzemek - luk layk look like you : sana benziyor - luk layk yu habitat : yetişme ortamı , doğal ortam - hebıtat habitation : yerleşme , yerleşim - hebıteyşın cough : öksürük , öksürmek - kof chin : çene , çene hizası - çin blur : bulanıklık , bulanıklaştırmak - bılır blurry : bulanık - bılıri grippe : gırip - gırip flop : suya düşmek , düşüvermek - fılap flip : çevirmek , ciddiyetten uzak - fılip earthly : dünyevi , dünyaya ait - ırthli foolish : aptal , ahmak , enayi - fuliş foolishly : aptalca , ahmakça , enayice - fulişli nonsense : saçmalık , saçma , fasa fiso - nansens bullshit : saçmalık , saçma , saçmalamak - bulşit tornado : kasırga - torneydo hurricane : kasırga - hırıkeyn work travel : iş gezisi , iş seyehati - vırk tırevıl away : uzak , uzağa , uzakta , deplasmanda - ıvey straw : saman , hasır , hasır şapka , çöp - sıtrov row : kürek çekmek , sandal gezisi - rou common point : ortak nokta - kamın poynt pill : hap , gıcık kimse - pil battalion : tabur - bıtalyın troop : birlik , bölük , topluca ilerlemek - tırup sucker : enayi , vantuz - sakır gently : nazikçe , kibarca , usulca - centli joint : eklem , eklem yeri , ortak , ortaklaşa - coynt painful : acı , acıtan , ağrıtan , ağrı verici - peynfıl sore : ağrı , acı , ağrılı , acıyan - sor onboard : gemide , gemiye , uçakta , uçağa - anbord aboard : gemide , gemiye , uçakta , uçağa , trende , trene - ıbord sapphire : safir - safayır subliminal : bilinç altı , bilinç dışı - sıbliminıl ganymede : ganimet - ganımid greed : aç gözlülük , hırs - gırid greedy : aç gözlü , hırslı - gıridi pollution : kirlilik , kirlenme , çevre kirliliği - pıluşın environmental pollution : çevre kirliliği - invayrınmentıl pıluşın charged : ücretli , şarj edildi , yüklü - çarçt tell : anlatmak , söylemek , demek - tel tells : anlatır , anlatıyor , söylüyor - tels barrel : varil , fıçı , namlu - berıl gallon : galon - gelın apart : ayrı , ayrı bir yere - ıpart spiral : sarmal , helezon - sıpayrıl aware : farkında olmak , farkında - ıver are you aware : farkında mısın ? - ar yu ıver unaware : farkında değil , habersiz - an ıver merciful : merhametli , bağışlayıcı , insaflı - mırsifıl covered with : ile kapatılmış - kavırd vit covered in : kaplı - kavırd in robust : güçlü , dirençli - robast thankful : minnettar - thengkfıl thankfully : neyseki - thengkfıli go away : çekip gitmek , git buradan - go ıvey component : bileşen , parça , öğe - kımponınt oath : yemin - oth hand brake : el fireni - hend bıreyk hand brake off : el firenini çekmek - hend bıreyk of tale : masal , öykü , hikaye - teyıl fable : masal - feybıl vaccine : aşı - vaksin storyboard : film şeridi - sıtoribord siberia : sibirya - saybiriya siberian : sibiryalı - saybiriyın siberian husky : sibirya kurdu - saybiriyın haski fur : kürk , post , kürklü hayvan - fır dying : ölme , ölen , ölmekte olan , nesli tükenen - daying sweepstake : çekiliş , kura - sıvipsıteyk derm : deri , cilt - dırm demoralize : moralini bozmak , cesaretini kırmak - dimorılayz loco : lokomotif - loko the control : kontrol - dı kıntrol under control : kontrol altında - andır kıntrol remote : uzak , ücra , çok uzak - rimot tv remote : tv kumandası - tivi rimot lid : kapak , göz kapağı - lid jar : kavanoz , didişmek - car combustible : yanıcı , yanıcı madde - kımbastıbıl mile : mil , kara mili - mayıl sable : siyah , kara - seybıl uptown : şehir dışı , şehir dışında - aptaun downtown : şehir merkezi , şehir içi , şehir merkezinde - dauntaun frizzy : kıvırcık , bukle bukle - fırızi courtesy : nezaket , incelik - kırtısi mistakenly : yanlışlıkla - misteykınli preceptor : öğretmen , hoca - pırisıptır wise : bilge , alim , deneyimli - vayz teapot : çaydanlık , demlik - tipat yogurt : yoğurt - yogırt here we comed : işte geldik - hir vi kamd here we comes : işte geliyoruz - hir vi kams espresso : italyan kahvesi - espireso what about you : senden ne haber - vat ıbaut yu lawmaker : kanun koyucu , kanun yapıcı , meclis üyesi - loumeykır viral : virüs yayılması - vayrıl mech : makine , mekanik - mek acne : sivilce - akni adhesive : yapıştırıcı , tutkal - adhisiv
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR” “KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”
GÜNLÜK HAYATTA EN ÇOK KULLANILAN KELİMELERDEN DERLENMİŞTİR
20
20
20