definition : tanım , kesinleştirme , tarif etme - defınişın
alone : tek başına , yalnız - ılon
lonely : yalnız , yapayalnız - lonli
draft : taslak , hava akımı - dıraft
driven : sürmüş , sürülmüş - dırivın
humoral : mizahi - hümırıl
interested in : meraklı - intırıstıd in
glad : memnun , hoşnut - gılad
poor quality : kötü kalite - puur kualıdi
everlasting : sonsuz , ebedi - evırlasting
shortage : kıtlık - şordıç
please : lütfen , memnun etmek , hoşnut etmek - pıliz
don’t ever : asla - dont evır
stabilize : dengelemek , sıtabilize etmek - siteybılayz
stabilizer : dengeleyici - siteybılayzır
caravan : karavan , kervan , kafile - kerıven
jerk : sarsmak , sarsıntı , pislik - cırk
jerky : sarsıntılı , salak - cırki
anymore : artık , artık değil , daha fazla , daha çok - enimor
cactus : kaktüs - kaktıs
structure : yapı , bina - sıtrakçır
gateway : geçit , kapı , giriş yeri - geytvey
hardcore : çetin ceviz , açık saçık , müstehcen - hardkor
movable : taşınabilir - muvıbıl
occur : meydana gelmek , gerçekleşmek , ortaya çıkmak - ıkır
occurrence : olay , oluş , ortaya çıkma - ıkırıns
affirm : onaylamak - ıfırm
reaffirm : yeniden onaylamak - riıfırm
place up : yerleştir - pıleys ap
smash : paramparça etmek , paranparça olmak - sımaş
classified : sınıflandırılmış - kılasıfayd
you do : yapmalısın , yapsın - yu du
sake : hatır , hatır adına , uğruna - seyk
milestone : dönüm noktası - mayılsıton
symbolic : simgesel , sembolik - simbalik
behave : davranmak , terbiyeli olmak - biheyv
behavior : davranış , tutum , tavır - biheyvyır
behave yourself : kendin gibi davran , kendine gel , terbiyeli ol - biheyv yorself
mortal : ölümlü - mordıl
immortal : ölümsüz - imordıl
stargazer : yıldız gözlemcisi - sıtargeyzır
astronaut : astronot - astrınat
astrology : astroloji , yıldız bilimi - ıstralıci
decode : kod çözmek , şifre çözmek - dikod
decoder : kod çözücü , şifre çözücü - dikodır
grateful : minnettar , minnettar olmak - gıreytfıl
gratefully : minnetle - gıreytfıli
radiant : ışıltılı , ışık saçan - reydiınt
woah : vay be - vaav
woah woah woah : vay vay vay - vaav vaav vaav
woah there : vay canına - vaav der
uranium : uranyum - yıreyniım
mineral : mineral , maden , madensel - minirıl
yummy : lezzetli , nefis , tadı güzel - yami
yummy yummy : çok lezzetli - yami yami
ceramic : seramik , çini , porselen - sıramik
wire : tel , kablo - vayır
wired : telli , kablolu - vayırd
wireless : telsiz , kablosuz - vayırlıs
fact : hakikat , gerçek - fekt
factor : faktör , etken , finansör - fektır
met : tanışmak - met
immersive : sürükleyici - imırsiv
autograph : imza , imzalamak , imza vermek - otıgraf
autographed : imzalı - otıgraft
biased : taraflı , ön yargılı - bayıst
unbiased : tarafsız - anbayıst
unbiasedly : tarafsızca - anbayıstli
made of premium material : birinci sınıf malzemeden yapılmış
- meyd ıv pırimiyım mıtiriıl
mad : deli , kızgın , çılgın - med
turn : çevirmek , döndürmek , dönüş , dönüştürmek - tırn
how to turn : nasıl dönüştürülür - hav tu tırn
instead : yerine , bunun yerine , onun yerine - insted
instead of : yerine , onun yerine - insted ıv
instead of me : benim yerime - insted ıv mi
sustain : sürdürmek , iyi oynamak - sısteyn
sustainable : sürdürülebilir - sısteynıbıl
sustainability : sürdürülebilirlik - sısteynıbilidi
agile : atik , çevik , kıvrak - ecıl
precedence : öncelik - pıresıdıns
millennium : milenyum , bin yıl - mılenyım
send : göndermek , yollamak - send
sended it : gönderildi - sendid it
sent : gönderilmiş - sent
violet : menekşe , mor - vaylıt
fabulous : harika , inanılmaz , müthiş - febyılıs
fabulously : inanılmaz bir şekilde , inanılmaz derecede - febyılısli
attract : çekmek , cezbetmek - ıtrakt
attractive : çekici , cazip , cazibeli - ıtraktiv
attraction : cazibe - ıtrakşın
faucet : musluk - fosıt
zip : fermuar , fermuarını kapatmak - zip
block : engel , engellemek , bloke etmek - bılak
blocked : engelli , engellenmiş , engellendi - bılakt
generous : cömert , eli açık - cenırıs
accelerate : hızlanmak , hızlandırmak - akselıreyt
pumpkin : kabak , bal kabağı - pampkin
panic : panik , telaş - penik
exploration : keşif , arama - ekspıloreyşın
first look : ilk bakış , ilk bakışta - fırst luk
look at : bakmak , seyretmek - luk et
look at it : ona bak - luk et it
look at me : bana bak - luk et mi
lathe : torna - leydh
dishwasher : bulaşık makinesi , bulaşıkçı - dişvaşır
stain : leke , lekelemek - sıteyn
stainless : lekesiz , paslanmaz - sıteynlıs
grill : ızgara , parmaklık , ızgarada pişirmek - gıril
drill : matkap , delmek , delik açmak - dıril
producer : yapımcı , üretici , yönetmen - pırıdusır
entertainment :eğlence , misafir etmek - entırteynmınt
always : her zaman , daima , hep - olvis
as always : her zamanki gibi - ez olvis
inn : han , otel - in
lock : kilit , kilitlemek - lak
luck : şans , baht , talih - lak
lucky : şanslı , bahtlı , talihli - laki
luckier : daha şanslı - lakiır
luckiest : en şanslı - lakiıst
unluckiest : en şanssız , talihsiz - anlakiıst
luckily : neyseki , allahtan - lakıli
once a year : yılda bir , yılda bir kez - vans ı yiır
tide : gel git - tayd
britain : biritanya - bıritın
screw : vida , vidalamak , gemi pervanesi - sıkru
quiet : sessiz , sessizlik , sakin - kuayıt
quieter : daha sessiz - kuayıdır
quietly : sessizce , yavaşça - kuayıtli
economy : ekonomi , iktisat - ikanımi
economic : ekonomik , iktisadi - ikanımik
economies : ekonomiler - ikanımiz
magnet : mıknatıs - megnıt
magnetic : manyetik , mıknatıslı - megnetik
confidential : gizli , güven veren - kanfıdenşıl
confidentiality : gizlilik - kanfıdenşıalıti
demolition : yıkım - demılişın
occupy : işgal etmek , meşgul etmek - akyıpay
occupier : işgalci , işgal eden - akyıpayır
occupied : meşgul , dolu - akyıpayd
occupation : işgal , istila , meslek , iş , uğraş - akyıpeyşın
podcast : dijital ses , görüntü ve yazı dosyası - padkest
backpack : sırt çantası - bekpek
drum : davul , davul sesi - dıram
piano : piyano - pieno
mention : bahsetmek , anmak - menşın
snowstorm : kar fırtınası - sınovsıtorm
capacitor : kapasitör - kıpasıdır
flux : akış , akma - fılaks
solo : yalnız , tek başına , tek kişilik - solo
hire : kira , kiralamak , tutmak - hayır
redemption : kurtarma - ridempşın
glimpse : belirti , göz atmak - gılimps
countless : sayısız , çok - kauntlıs
pace : adım , adımlamak , düzene sokmak - peys
instant : ani , anlık , bu aya ait - instınt
instantly : aniden , anında - instıntli
instantaneous : birden , şipşak - instınteyniıs
legal : yasal , kanuni , hukuki , hukuk - ligıl
illegal : yasadışı , kaçak , illegal - iligıl
illegally : yasadışı olarak , yasadışı bir şekilde - iligılli
stove : soba , ocak ,sobada ısıtmak - sıtov
glisten : pırıltı , parıltı , parlamak - gılisın
venture : göze almak , girişim , teşebbüs - vençır
soccer : futbol - sakır
saving : kurtaran , kurtarıcı , tasarruf - seyving
end : son , uç , bitmek , bitirmek - end
get old : yaşlanmak , ihtiyarlamak - get old
gets old : yaşlanıyor - gets old
decrypt : şifresini çözmek - dikript
decrypted : şifresi çözülmüş - dikriptıd
decryption : şifre çözme - dikripşın
encrypt : şifrelemek - inkript
encrypted : şifreli - inkriptıd
encryption : şifreleme - inkripşın
supply : arz , tedarik , sağlama - sıplay
power supply : güç kaynağı , enerji kaynağı - pavır sıplay
stair : merdiven - sıteyır
shovel : kürek , kürekle atmak - şavıl
cassette : kaset - kıset
per : başına , her biri için , tarafından , vasıtasıyla , gereğince - pır
per man : adam başına , kişi başı - pır men
overtake : sollamak , yetişip geçmek - ovırteyk
catastrophe : felaket , afet - kıtastrıfi
prefer : tercih etmek , sunmak , arz etmek - pırifır
preferred : tercihli , tercih et , tercih edilmiş - pırifırd
bake : pişirmek , fırında pişirmek - beyk
baked : fırında pişmiş , pişmiş - beykt
baker : fırıncı , ekmekçi - beykır
bakery : fırın , fırıncılık , ekmek fırını - beykıri
stake : menfaat , hisse , kazığa bağlamak - sıteyk
stakeholder :menfaat sahibi - sıteykholdır
opponent : rakip , karşı taraf - ıponınt
renown : ün , şöhret , şan - rinaun
renowned : ünlü , meşhur , şöhretli - rinaund
breezy : havadar , esintili - bıriizi
stroll : gezinti , gezinmek - sıtrol
shopper : alış veriş yapan kimse - şapır
chip : çip , yonga , patatez kızartması - çip
interfere : karışmak , girişmek , müdahale etmek - intırfiır
get down : eğil - get daun
get down head : kafanı eğ - get daun hed
thank god : allaha şükür - tenk gad
turn around : arkanı dön - tırn ıraund
pray : dua etmek , namaz kılmak - pırey
prayer : namaz , dua , ibadet , duacı , dua eden - pıreyır
will you : yapar mısın , eder misin , olur mu - vil yu
get them : yakalayın şunları - get dem
define : tanımlamak , tasvir etmek - difayn
account : rapor , hikaye , hesap , hesap verme - ıkaunt
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”
“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”