definition : tanım , kesinleştirme , tarif etme - defınişın alone : tek başına , yalnız - ılon lonely : yalnız , yapayalnız - lonli draft : taslak , hava akımı - dıraft driven : sürmüş , sürülmüş - dırivın humoral : mizahi - hümırıl interested in : meraklı - intırıstıd in glad : memnun , hoşnut - gılad poor quality : kötü kalite - puur kualıdi everlasting : sonsuz , ebedi - evırlasting shortage : kıtlık - şordıç please : lütfen , memnun etmek , hoşnut etmek - pıliz don’t ever : asla - dont evır stabilize : dengelemek , sıtabilize etmek - siteybılayz stabilizer : dengeleyici - siteybılayzır caravan : karavan , kervan , kafile - kerıven jerk : sarsmak , sarsıntı , pislik - cırk jerky : sarsıntılı , salak - cırki anymore : artık , artık değil , daha fazla , daha çok - enimor cactus : kaktüs - kaktıs structure : yapı , bina - sıtrakçır gateway : geçit , kapı , giriş yeri - geytvey hardcore : çetin ceviz , açık saçık , müstehcen - hardkor movable : taşınabilir - muvıbıl occur : meydana gelmek , gerçekleşmek , ortaya çıkmak - ıkır occurrence : olay , oluş , ortaya çıkma - ıkırıns affirm : onaylamak - ıfırm reaffirm : yeniden onaylamak - riıfırm place up : yerleştir - pıleys ap smash : paramparça etmek , paranparça olmak - sımaş classified : sınıflandırılmış - kılasıfayd you do : yapmalısın , yapsın - yu du sake : hatır , hatır adına , uğruna - seyk milestone : dönüm noktası - mayılsıton symbolic : simgesel , sembolik - simbalik behave : davranmak , terbiyeli olmak - biheyv behavior : davranış , tutum , tavır - biheyvyır behave yourself : kendin gibi davran , kendine gel , terbiyeli ol - biheyv yorself mortal : ölümlü - mordıl immortal : ölümsüz - imordıl stargazer : yıldız gözlemcisi - sıtargeyzır astronaut : astronot - astrınat astrology : astroloji , yıldız bilimi - ıstralıci decode : kod çözmek , şifre çözmek - dikod decoder : kod çözücü , şifre çözücü - dikodır grateful : minnettar , minnettar olmak - gıreytfıl gratefully : minnetle - gıreytfıli radiant : ışıltılı , ışık saçan - reydiınt woah : vay be - vaav woah woah woah : vay vay vay - vaav vaav vaav woah there : vay canına - vaav der uranium : uranyum - yıreyniım mineral : mineral , maden , madensel - minirıl yummy : lezzetli , nefis , tadı güzel - yami yummy yummy : çok lezzetli - yami yami ceramic : seramik , çini , porselen - sıramik wire : tel , kablo - vayır wired : telli , kablolu - vayırd wireless : telsiz , kablosuz - vayırlıs fact : hakikat , gerçek - fekt factor : faktör , etken , finansör - fektır met : tanışmak - met immersive : sürükleyici - imırsiv autograph : imza , imzalamak , imza vermek - otıgraf autographed : imzalı - otıgraft biased : taraflı , ön yargılı - bayıst unbiased : tarafsız - anbayıst unbiasedly : tarafsızca - anbayıstli made of premium material : birinci sınıf malzemeden yapılmış - meyd ıv pırimiyım mıtiriıl mad : deli , kızgın , çılgın - med turn : çevirmek , döndürmek , dönüş , dönüştürmek - tırn how to turn : nasıl dönüştürülür - hav tu tırn instead : yerine , bunun yerine , onun yerine - insted instead of : yerine , onun yerine - insted ıv instead of me : benim yerime - insted ıv mi sustain : sürdürmek , iyi oynamak - sısteyn sustainable : sürdürülebilir - sısteynıbıl sustainability : sürdürülebilirlik - sısteynıbilidi agile : atik , çevik , kıvrak - ecıl precedence : öncelik - pıresıdıns millennium : milenyum , bin yıl - mılenyım send : göndermek , yollamak - send sended it : gönderildi - sendid it sent : gönderilmiş - sent violet : menekşe , mor - vaylıt fabulous : harika , inanılmaz , müthiş - febyılıs fabulously : inanılmaz bir şekilde , inanılmaz derecede - febyılısli attract : çekmek , cezbetmek - ıtrakt attractive : çekici , cazip , cazibeli - ıtraktiv attraction : cazibe - ıtrakşın faucet : musluk - fosıt zip : fermuar , fermuarını kapatmak - zip block : engel , engellemek , bloke etmek - bılak blocked : engelli , engellenmiş , engellendi - bılakt generous : cömert , eli açık - cenırıs accelerate : hızlanmak , hızlandırmak - akselıreyt pumpkin : kabak , bal kabağı - pampkin panic : panik , telaş - penik exploration : keşif , arama - ekspıloreyşın first look : ilk bakış , ilk bakışta - fırst luk look at : bakmak , seyretmek - luk et look at it : ona bak - luk et it look at me : bana bak - luk et mi lathe : torna - leydh dishwasher : bulaşık makinesi , bulaşıkçı - dişvaşır stain : leke , lekelemek - sıteyn stainless : lekesiz , paslanmaz - sıteynlıs grill : ızgara , parmaklık , ızgarada pişirmek - gıril drill : matkap , delmek , delik açmak - dıril producer : yapımcı , üretici , yönetmen - pırıdusır entertainment :eğlence , misafir etmek - entırteynmınt always : her zaman , daima , hep - olvis as always : her zamanki gibi - ez olvis inn : han , otel - in lock : kilit , kilitlemek - lak luck : şans , baht , talih - lak lucky : şanslı , bahtlı , talihli - laki luckier : daha şanslı - lakiır luckiest : en şanslı - lakiıst unluckiest : en şanssız , talihsiz - anlakiıst luckily : neyseki , allahtan - lakıli once a year : yılda bir , yılda bir kez - vans ı yiır tide : gel git - tayd britain : biritanya - bıritın screw : vida , vidalamak , gemi pervanesi - sıkru quiet : sessiz , sessizlik , sakin - kuayıt quieter : daha sessiz - kuayıdır quietly : sessizce , yavaşça - kuayıtli economy : ekonomi , iktisat - ikanımi economic : ekonomik , iktisadi - ikanımik economies : ekonomiler - ikanımiz magnet : mıknatıs - megnıt magnetic : manyetik , mıknatıslı - megnetik confidential : gizli , güven veren - kanfıdenşıl confidentiality : gizlilik - kanfıdenşıalıti demolition : yıkım - demılişın occupy : işgal etmek , meşgul etmek - akyıpay occupier : işgalci , işgal eden - akyıpayır occupied : meşgul , dolu - akyıpayd occupation : işgal , istila , meslek , iş , uğraş - akyıpeyşın podcast : dijital ses , görüntü ve yazı dosyası - padkest backpack : sırt çantası - bekpek drum : davul , davul sesi - dıram piano : piyano - pieno mention : bahsetmek , anmak - menşın snowstorm : kar fırtınası - sınovsıtorm capacitor : kapasitör - kıpasıdır flux : akış , akma - fılaks solo : yalnız , tek başına , tek kişilik - solo hire : kira , kiralamak , tutmak - hayır redemption : kurtarma - ridempşın glimpse : belirti , göz atmak - gılimps countless : sayısız , çok - kauntlıs pace : adım , adımlamak , düzene sokmak - peys instant : ani , anlık , bu aya ait - instınt instantly : aniden , anında - instıntli instantaneous : birden , şipşak - instınteyniıs legal : yasal , kanuni , hukuki , hukuk - ligıl illegal : yasadışı , kaçak , illegal - iligıl illegally : yasadışı olarak , yasadışı bir şekilde - iligılli stove : soba , ocak ,sobada ısıtmak - sıtov glisten : pırıltı , parıltı , parlamak - gılisın venture : göze almak , girişim , teşebbüs - vençır soccer : futbol - sakır saving : kurtaran , kurtarıcı , tasarruf - seyving end : son , uç , bitmek , bitirmek - end get old : yaşlanmak , ihtiyarlamak - get old gets old : yaşlanıyor - gets old decrypt : şifresini çözmek - dikript decrypted : şifresi çözülmüş - dikriptıd decryption : şifre çözme - dikripşın encrypt : şifrelemek - inkript encrypted : şifreli - inkriptıd encryption : şifreleme - inkripşın supply : arz , tedarik , sağlama - sıplay power supply : güç kaynağı , enerji kaynağı - pavır sıplay stair : merdiven - sıteyır shovel : kürek , kürekle atmak - şavıl cassette : kaset - kıset per : başına , her biri için , tarafından , vasıtasıyla , gereğince - pır per man : adam başına , kişi başı - pır men overtake : sollamak , yetişip geçmek - ovırteyk catastrophe : felaket , afet - kıtastrıfi prefer : tercih etmek , sunmak , arz etmek - pırifır preferred : tercihli , tercih et , tercih edilmiş - pırifırd bake : pişirmek , fırında pişirmek - beyk baked : fırında pişmiş , pişmiş - beykt baker : fırıncı , ekmekçi - beykır bakery : fırın , fırıncılık , ekmek fırını - beykıri stake : menfaat , hisse , kazığa bağlamak - sıteyk stakeholder :menfaat sahibi - sıteykholdır opponent : rakip , karşı taraf - ıponınt renown : ün , şöhret , şan - rinaun renowned : ünlü , meşhur , şöhretli - rinaund breezy : havadar , esintili - bıriizi stroll : gezinti , gezinmek - sıtrol shopper : alış veriş yapan kimse - şapır chip : çip , yonga , patatez kızartması - çip interfere : karışmak , girişmek , müdahale etmek - intırfiır get down : eğil - get daun get down head : kafanı eğ - get daun hed thank god : allaha şükür - tenk gad turn around : arkanı dön - tırn ıraund pray : dua etmek , namaz kılmak - pırey prayer : namaz , dua , ibadet , duacı , dua eden - pıreyır will you : yapar mısın , eder misin , olur mu - vil yu get them : yakalayın şunları - get dem define : tanımlamak , tasvir etmek - difayn account : rapor , hikaye , hesap , hesap verme - ıkaunt
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

definition : tanım , kesinleştirme , tarif etme - defınişın alone : tek başına , yalnız - ılon lonely : yalnız , yapayalnız - lonli draft : taslak , hava akımı - dıraft driven : sürmüş , sürülmüş - dırivın humoral : mizahi - hümırıl interested in : meraklı - intırıstıd in glad : memnun , hoşnut - gılad poor quality : kötü kalite - puur kualıdi everlasting : sonsuz , ebedi - evırlasting shortage : kıtlık - şordıç please : lütfen , memnun etmek , hoşnut etmek - pıliz don’t ever : asla - dont evır stabilize : dengelemek , sıtabilize etmek - siteybılayz stabilizer : dengeleyici - siteybılayzır caravan : karavan , kervan , kafile - kerıven jerk : sarsmak , sarsıntı , pislik - cırk jerky : sarsıntılı , salak - cırki anymore : artık , artık değil , daha fazla , daha çok - enimor cactus : kaktüs - kaktıs structure : yapı , bina - sıtrakçır gateway : geçit , kapı , giriş yeri - geytvey hardcore : çetin ceviz , açık saçık , müstehcen - hardkor movable : taşınabilir - muvıbıl occur : meydana gelmek , gerçekleşmek - ıkır occurrence : olay , oluş , ortaya çıkma - ıkırıns affirm : onaylamak - ıfırm reaffirm : yeniden onaylamak - riıfırm place up : yerleştir - pıleys ap smash : paramparça etmek , paranparça olmak - sımaş classified : sınıflandırılmış - kılasıfayd you do : yapmalısın , yapsın - yu du sake : hatır , hatır adına , uğruna - seyk milestone : dönüm noktası - mayılsıton symbolic : simgesel , sembolik - simbalik behave : davranmak , terbiyeli olmak - biheyv behavior : davranış , tutum , tavır - biheyvyır behave yourself : kendin gibi davran , kendine gel - biheyv yorself mortal : ölümlü - mordıl immortal : ölümsüz - imordıl stargazer : yıldız gözlemcisi - sıtargeyzır astronaut : astronot - astrınat astrology : astroloji , yıldız bilimi - ıstralıci decode : kod çözmek , şifre çözmek - dikod decoder : kod çözücü , şifre çözücü - dikodır grateful : minnettar , minnettar olmak - gıreytfıl gratefully : minnetle - gıreytfıli radiant : ışıltılı , ışık saçan - reydiınt woah : vay be - vaav woah woah woah : vay vay vay - vaav vaav vaav woah there : vay canına - vaav der uranium : uranyum - yıreyniım mineral : mineral , maden , madensel - minirıl yummy : lezzetli , nefis , tadı güzel - yami yummy yummy : çok lezzetli - yami yami ceramic : seramik , çini , porselen - sıramik wire : tel , kablo - vayır wired : telli , kablolu - vayırd wireless : telsiz , kablosuz - vayırlıs fact : hakikat , gerçek - fekt factor : faktör , etken , finansör - fektır met : tanışmak - met immersive : sürükleyici - imırsiv autograph : imza , imzalamak , imza vermek - otıgraf autographed : imzalı - otıgraft biased : taraflı , ön yargılı - bayıst unbiased : tarafsız - anbayıst unbiasedly : tarafsızca - anbayıstli mad : deli , kızgın , çılgın - med turn : çevirmek ,döndürmek ,dönüş ,dönüştürmek - tırn how to turn : nasıl dönüştürülür - hav tu tırn instead : yerine , bunun yerine , onun yerine - insted instead of : yerine , onun yerine - insted ıv instead of me : benim yerime - insted ıv mi sustain : sürdürmek , iyi oynamak - sısteyn sustainable : sürdürülebilir - sısteynıbıl sustainability : sürdürülebilirlik - sısteynıbilidi agile : atik , çevik , kıvrak - ecıl precedence : öncelik - pıresıdıns millennium : milenyum , bin yıl - mılenyım send : göndermek , yollamak - send sended it : gönderildi - sendid it sent : gönderilmiş - sent violet : menekşe , mor - vaylıt fabulous : harika , inanılmaz , müthiş - febyılıs fabulously : inanılmaz bir şekilde - febyılısli attract : çekmek , cezbetmek - ıtrakt attractive : çekici , cazip , cazibeli - ıtraktiv attraction : cazibe - ıtrakşın faucet : musluk - fosıt zip : fermuar , fermuarını kapatmak - zip block : engel , engellemek , bloke etmek - bılak blocked : engelli , engellenmiş , engellendi - bılakt generous : cömert , eli açık - cenırıs accelerate : hızlanmak , hızlandırmak - akselıreyt pumpkin : kabak , bal kabağı - pampkin panic : panik , telaş - penik exploration : keşif , arama - ekspıloreyşın first look : ilk bakış , ilk bakışta - fırst luk look at : bakmak , seyretmek - luk et look at it : ona bak - luk et it look at me : bana bak - luk et mi lathe : torna - leydh dishwasher : bulaşık makinesi , bulaşıkçı - dişvaşır stain : leke , lekelemek - sıteyn stainless : lekesiz , paslanmaz - sıteynlıs grill : ızgara , parmaklık , ızgarada pişirmek - gıril drill : matkap , delmek , delik açmak - dıril producer : yapımcı , üretici , yönetmen - pırıdusır entertainment :eğlence , misafir etmek - entırteynmınt always : her zaman , daima , hep - olvis as always : her zamanki gibi - ez olvis inn : han , otel - in lock : kilit , kilitlemek - lak luck : şans , baht , talih - lak lucky : şanslı , bahtlı , talihli - laki luckier : daha şanslı - lakiır luckiest : en şanslı - lakiıst unluckiest : en şanssız , talihsiz - anlakiıst luckily : neyseki , allahtan - lakıli once a year : yılda bir , yılda bir kez - vans ı yiır tide : gel git - tayd britain : biritanya - bıritın screw : vida , vidalamak , gemi pervanesi - sıkru quiet : sessiz , sessizlik , sakin - kuayıt quieter : daha sessiz - kuayıdır quietly : sessizce , yavaşça - kuayıtli economy : ekonomi , iktisat - ikanımi economic : ekonomik , iktisadi - ikanımik economies : ekonomiler - ikanımiz magnet : mıknatıs - megnıt magnetic : manyetik , mıknatıslı - megnetik confidential : gizli , güven veren - kanfıdenşıl confidentiality : gizlilik - kanfıdenşıalıti demolition : yıkım - demılişın occupy : işgal etmek , meşgul etmek - akyıpay occupier : işgalci , işgal eden - akyıpayır occupied : meşgul , dolu - akyıpayd occupation : işgal , istila , meslek , iş , uğraş - akyıpeyşın podcast : dijital ses , görüntü ve yazı dosyası - padkest backpack : sırt çantası - bekpek drum : davul , davul sesi - dıram piano : piyano - pieno mention : bahsetmek , anmak - menşın snowstorm : kar fırtınası - sınovsıtorm capacitor : kapasitör - kıpasıdır flux : akış , akma - fılaks solo : yalnız , tek başına , tek kişilik - solo hire : kira , kiralamak , tutmak - hayır redemption : kurtarma - ridempşın glimpse : belirti , göz atmak - gılimps countless : sayısız , çok - kauntlıs pace : adım , adımlamak , düzene sokmak - peys instant : ani , anlık , bu aya ait - instınt instantly : aniden , anında - instıntli instantaneous : birden , şipşak - instınteyniıs legal : yasal , kanuni , hukuki , hukuk - ligıl illegal : yasadışı , kaçak , illegal - iligıl illegally : yasadışı olarak , yasadışı bir şekilde - iligılli stove : soba , ocak ,sobada ısıtmak - sıtov glisten : pırıltı , parıltı , parlamak - gılisın venture : göze almak , girişim , teşebbüs - vençır soccer : futbol - sakır saving : kurtaran , kurtarıcı , tasarruf - seyving end : son , uç , bitmek , bitirmek - end get old : yaşlanmak , ihtiyarlamak - get old gets old : yaşlanıyor - gets old decrypt : şifresini çözmek - dikript decrypted : şifresi çözülmüş - dikriptıd decryption : şifre çözme - dikripşın encrypt : şifrelemek - inkript encrypted : şifreli - inkriptıd encryption : şifreleme - inkripşın supply : arz , tedarik , sağlama - sıplay power supply : güç kaynağı , enerji kaynağı - pavır sıplay stair : merdiven - sıteyır shovel : kürek , kürekle atmak - şavıl cassette : kaset - kıset per : başına , her biri için , tarafından , gereğince - pır per man : adam başına , kişi başı - pır men overtake : sollamak , yetişip geçmek - ovırteyk catastrophe : felaket , afet - kıtastrıfi prefer : tercih etmek , sunmak , arz etmek - pırifır preferred : tercihli , tercih et , tercih edilmiş - pırifırd bake : pişirmek , fırında pişirmek - beyk baked : fırında pişmiş , pişmiş - beykt baker : fırıncı , ekmekçi - beykır bakery : fırın , fırıncılık , ekmek fırını - beykıri stake : menfaat , hisse , kazığa bağlamak - sıteyk stakeholder :menfaat sahibi - sıteykholdır opponent : rakip , karşı taraf - ıponınt renown : ün , şöhret , şan - rinaun renowned : ünlü , meşhur , şöhretli - rinaund breezy : havadar , esintili - bıriizi stroll : gezinti , gezinmek - sıtrol shopper : alış veriş yapan kimse - şapır chip : çip , yonga , patatez kızartması - çip interfere : karışmak , girişmek , müdahale etmek - intırfiır get down : eğil - get daun get down head : kafanı eğ - get daun hed thank god : allaha şükür - tenk gad turn around : arkanı dön - tırn ıraund pray : dua etmek , namaz kılmak - pırey prayer : namaz , dua , ibadet , duacı , dua eden - pıreyır will you : yapar mısın , eder misin , olur mu - vil yu get them : yakalayın şunları - get dem define : tanımlamak , tasvir etmek - difayn account : rapor , hikaye , hesap , hesap verme - ıkaunt
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

definition : tanım , kesinleştirme , tarif etme - defınişın alone : tek başına , yalnız - ılon lonely : yalnız , yapayalnız - lonli draft : taslak , hava akımı - dıraft driven : sürmüş , sürülmüş - dırivın humoral : mizahi - hümırıl interested in : meraklı - intırıstıd in glad : memnun , hoşnut - gılad poor quality : kötü kalite - puur kualıdi everlasting : sonsuz , ebedi - evırlasting shortage : kıtlık - şordıç please : lütfen , memnun etmek , hoşnut etmek - pıliz don’t ever : asla - dont evır stabilize : dengelemek , sıtabilize etmek - siteybılayz stabilizer : dengeleyici - siteybılayzır caravan : karavan , kervan , kafile - kerıven jerk : sarsmak , sarsıntı , pislik - cırk jerky : sarsıntılı , salak - cırki anymore : artık , artık değil , daha fazla , daha çok - enimor cactus : kaktüs - kaktıs structure : yapı , bina - sıtrakçır gateway : geçit , kapı , giriş yeri - geytvey hardcore : çetin ceviz , açık saçık , müstehcen - hardkor movable : taşınabilir - muvıbıl occur : meydana gelmek , gerçekleşmek , ortaya çıkmak - ıkır occurrence : olay , oluş , ortaya çıkma - ıkırıns affirm : onaylamak - ıfırm reaffirm : yeniden onaylamak - riıfırm place up : yerleştir - pıleys ap smash : paramparça etmek , paranparça olmak - sımaş classified : sınıflandırılmış - kılasıfayd you do : yapmalısın , yapsın - yu du sake : hatır , hatır adına , uğruna - seyk milestone : dönüm noktası - mayılsıton symbolic : simgesel , sembolik - simbalik behave : davranmak , terbiyeli olmak - biheyv behavior : davranış , tutum , tavır - biheyvyır behave yourself : kendin gibi davran , kendine gel , terbiyeli ol - biheyv yorself mortal : ölümlü - mordıl immortal : ölümsüz - imordıl stargazer : yıldız gözlemcisi - sıtargeyzır astronaut : astronot - astrınat astrology : astroloji , yıldız bilimi - ıstralıci decode : kod çözmek , şifre çözmek - dikod decoder : kod çözücü , şifre çözücü - dikodır grateful : minnettar , minnettar olmak - gıreytfıl gratefully : minnetle - gıreytfıli radiant : ışıltılı , ışık saçan - reydiınt woah : vay be - vaav woah woah woah : vay vay vay - vaav vaav vaav woah there : vay canına - vaav der uranium : uranyum - yıreyniım mineral : mineral , maden , madensel - minirıl yummy : lezzetli , nefis , tadı güzel - yami yummy yummy : çok lezzetli - yami yami ceramic : seramik , çini , porselen - sıramik wire : tel , kablo - vayır wired : telli , kablolu - vayırd wireless : telsiz , kablosuz - vayırlıs fact : hakikat , gerçek - fekt factor : faktör , etken , finansör - fektır met : tanışmak - met immersive : sürükleyici - imırsiv autograph : imza , imzalamak , imza vermek - otıgraf autographed : imzalı - otıgraft biased : taraflı , ön yargılı - bayıst unbiased : tarafsız - anbayıst unbiasedly : tarafsızca - anbayıstli made of premium material : birinci sınıf malzemeden yapılmış - meyd ıv pırimiyım mıtiriıl mad : deli , kızgın , çılgın - med turn : çevirmek , döndürmek , dönüş , dönüştürmek - tırn how to turn : nasıl dönüştürülür - hav tu tırn instead : yerine , bunun yerine , onun yerine - insted instead of : yerine , onun yerine - insted ıv instead of me : benim yerime - insted ıv mi sustain : sürdürmek , iyi oynamak - sısteyn sustainable : sürdürülebilir - sısteynıbıl sustainability : sürdürülebilirlik - sısteynıbilidi agile : atik , çevik , kıvrak - ecıl precedence : öncelik - pıresıdıns millennium : milenyum , bin yıl - mılenyım send : göndermek , yollamak - send sended it : gönderildi - sendid it sent : gönderilmiş - sent violet : menekşe , mor - vaylıt fabulous : harika , inanılmaz , müthiş - febyılıs fabulously : inanılmaz bir şekilde , inanılmaz derecede - febyılısli attract : çekmek , cezbetmek - ıtrakt attractive : çekici , cazip , cazibeli - ıtraktiv attraction : cazibe - ıtrakşın faucet : musluk - fosıt zip : fermuar , fermuarını kapatmak - zip block : engel , engellemek , bloke etmek - bılak blocked : engelli , engellenmiş , engellendi - bılakt generous : cömert , eli açık - cenırıs accelerate : hızlanmak , hızlandırmak - akselıreyt pumpkin : kabak , bal kabağı - pampkin panic : panik , telaş - penik exploration : keşif , arama - ekspıloreyşın first look : ilk bakış , ilk bakışta - fırst luk look at : bakmak , seyretmek - luk et look at it : ona bak - luk et it look at me : bana bak - luk et mi lathe : torna - leydh dishwasher : bulaşık makinesi , bulaşıkçı - dişvaşır stain : leke , lekelemek - sıteyn stainless : lekesiz , paslanmaz - sıteynlıs grill : ızgara , parmaklık , ızgarada pişirmek - gıril drill : matkap , delmek , delik açmak - dıril producer : yapımcı , üretici , yönetmen - pırıdusır entertainment :eğlence , misafir etmek - entırteynmınt always : her zaman , daima , hep - olvis as always : her zamanki gibi - ez olvis inn : han , otel - in lock : kilit , kilitlemek - lak luck : şans , baht , talih - lak lucky : şanslı , bahtlı , talihli - laki luckier : daha şanslı - lakiır luckiest : en şanslı - lakiıst unluckiest : en şanssız , talihsiz - anlakiıst luckily : neyseki , allahtan - lakıli once a year : yılda bir , yılda bir kez - vans ı yiır tide : gel git - tayd britain : biritanya - bıritın screw : vida , vidalamak , gemi pervanesi - sıkru quiet : sessiz , sessizlik , sakin - kuayıt quieter : daha sessiz - kuayıdır quietly : sessizce , yavaşça - kuayıtli economy : ekonomi , iktisat - ikanımi economic : ekonomik , iktisadi - ikanımik economies : ekonomiler - ikanımiz magnet : mıknatıs - megnıt magnetic : manyetik , mıknatıslı - megnetik confidential : gizli , güven veren - kanfıdenşıl confidentiality : gizlilik - kanfıdenşıalıti demolition : yıkım - demılişın occupy : işgal etmek , meşgul etmek - akyıpay occupier : işgalci , işgal eden - akyıpayır occupied : meşgul , dolu - akyıpayd occupation : işgal , istila , meslek , iş , uğraş - akyıpeyşın podcast : dijital ses , görüntü ve yazı dosyası - padkest backpack : sırt çantası - bekpek drum : davul , davul sesi - dıram piano : piyano - pieno mention : bahsetmek , anmak - menşın snowstorm : kar fırtınası - sınovsıtorm capacitor : kapasitör - kıpasıdır flux : akış , akma - fılaks solo : yalnız , tek başına , tek kişilik - solo hire : kira , kiralamak , tutmak - hayır redemption : kurtarma - ridempşın glimpse : belirti , göz atmak - gılimps countless : sayısız , çok - kauntlıs pace : adım , adımlamak , düzene sokmak - peys instant : ani , anlık , bu aya ait - instınt instantly : aniden , anında - instıntli instantaneous : birden , şipşak - instınteyniıs legal : yasal , kanuni , hukuki , hukuk - ligıl illegal : yasadışı , kaçak , illegal - iligıl illegally : yasadışı olarak , yasadışı bir şekilde - iligılli stove : soba , ocak ,sobada ısıtmak - sıtov glisten : pırıltı , parıltı , parlamak - gılisın venture : göze almak , girişim , teşebbüs - vençır soccer : futbol - sakır saving : kurtaran , kurtarıcı , tasarruf - seyving end : son , uç , bitmek , bitirmek - end get old : yaşlanmak , ihtiyarlamak - get old gets old : yaşlanıyor - gets old decrypt : şifresini çözmek - dikript decrypted : şifresi çözülmüş - dikriptıd decryption : şifre çözme - dikripşın encrypt : şifrelemek - inkript encrypted : şifreli - inkriptıd encryption : şifreleme - inkripşın supply : arz , tedarik , sağlama - sıplay power supply : güç kaynağı , enerji kaynağı - pavır sıplay stair : merdiven - sıteyır shovel : kürek , kürekle atmak - şavıl cassette : kaset - kıset per : başına , her biri için , tarafından , vasıtasıyla , gereğince - pır per man : adam başına , kişi başı - pır men overtake : sollamak , yetişip geçmek - ovırteyk catastrophe : felaket , afet - kıtastrıfi prefer : tercih etmek , sunmak , arz etmek - pırifır preferred : tercihli , tercih et , tercih edilmiş - pırifırd bake : pişirmek , fırında pişirmek - beyk baked : fırında pişmiş , pişmiş - beykt baker : fırıncı , ekmekçi - beykır bakery : fırın , fırıncılık , ekmek fırını - beykıri stake : menfaat , hisse , kazığa bağlamak - sıteyk stakeholder :menfaat sahibi - sıteykholdır opponent : rakip , karşı taraf - ıponınt renown : ün , şöhret , şan - rinaun renowned : ünlü , meşhur , şöhretli - rinaund breezy : havadar , esintili - bıriizi stroll : gezinti , gezinmek - sıtrol shopper : alış veriş yapan kimse - şapır chip : çip , yonga , patatez kızartması - çip interfere : karışmak , girişmek , müdahale etmek - intırfiır get down : eğil - get daun get down head : kafanı eğ - get daun hed thank god : allaha şükür - tenk gad turn around : arkanı dön - tırn ıraund pray : dua etmek , namaz kılmak - pırey prayer : namaz , dua , ibadet , duacı , dua eden - pıreyır will you : yapar mısın , eder misin , olur mu - vil yu get them : yakalayın şunları - get dem define : tanımlamak , tasvir etmek - difayn account : rapor , hikaye , hesap , hesap verme - ıkaunt
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR”

“KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”

definition : tanım , kesinleştirme , tarif etme - defınişın alone : tek başına , yalnız - ılon lonely : yalnız , yapayalnız - lonli draft : taslak , hava akımı - dıraft driven : sürmüş , sürülmüş - dırivın humoral : mizahi - hümırıl interested in : meraklı - intırıstıd in glad : memnun , hoşnut - gılad poor quality : kötü kalite - puur kualıdi everlasting : sonsuz , ebedi - evırlasting shortage : kıtlık - şordıç please : lütfen , memnun etmek , hoşnut etmek - pıliz don’t ever : asla - dont evır stabilize : dengelemek , sıtabilize etmek - siteybılayz stabilizer : dengeleyici - siteybılayzır caravan : karavan , kervan , kafile - kerıven jerk : sarsmak , sarsıntı , pislik - cırk jerky : sarsıntılı , salak - cırki anymore : artık , artık değil , daha fazla , daha çok - enimor cactus : kaktüs - kaktıs structure : yapı , bina - sıtrakçır gateway : geçit , kapı , giriş yeri - geytvey hardcore : çetin ceviz , açık saçık , müstehcen - hardkor movable : taşınabilir - muvıbıl occur : meydana gelmek , gerçekleşmek , ortaya çıkmak - ıkır occurrence : olay , oluş , ortaya çıkma - ıkırıns affirm : onaylamak - ıfırm reaffirm : yeniden onaylamak - riıfırm place up : yerleştir - pıleys ap smash : paramparça etmek , paranparça olmak - sımaş classified : sınıflandırılmış - kılasıfayd you do : yapmalısın , yapsın - yu du sake : hatır , hatır adına , uğruna - seyk milestone : dönüm noktası - mayılsıton symbolic : simgesel , sembolik - simbalik behave : davranmak , terbiyeli olmak - biheyv behavior : davranış , tutum , tavır - biheyvyır behave yourself : kendin gibi davran , kendine gel , terbiyeli ol - biheyv yorself mortal : ölümlü - mordıl immortal : ölümsüz - imordıl stargazer : yıldız gözlemcisi - sıtargeyzır astronaut : astronot - astrınat astrology : astroloji , yıldız bilimi - ıstralıci decode : kod çözmek , şifre çözmek - dikod decoder : kod çözücü , şifre çözücü - dikodır grateful : minnettar , minnettar olmak - gıreytfıl gratefully : minnetle - gıreytfıli radiant : ışıltılı , ışık saçan - reydiınt woah : vay be - vaav woah woah woah : vay vay vay - vaav vaav vaav woah there : vay canına - vaav der uranium : uranyum - yıreyniım mineral : mineral , maden , madensel - minirıl yummy : lezzetli , nefis , tadı güzel - yami yummy yummy : çok lezzetli - yami yami ceramic : seramik , çini , porselen - sıramik wire : tel , kablo - vayır wired : telli , kablolu - vayırd wireless : telsiz , kablosuz - vayırlıs fact : hakikat , gerçek - fekt factor : faktör , etken , finansör - fektır met : tanışmak - met immersive : sürükleyici - imırsiv autograph : imza , imzalamak , imza vermek - otıgraf autographed : imzalı - otıgraft biased : taraflı , ön yargılı - bayıst unbiased : tarafsız - anbayıst unbiasedly : tarafsızca - anbayıstli made of premium material : birinci sınıf malzemeden yapılmış - meyd ıv pırimiyım mıtiriıl mad : deli , kızgın , çılgın - med turn : çevirmek , döndürmek , dönüş , dönüştürmek - tırn how to turn : nasıl dönüştürülür - hav tu tırn instead : yerine , bunun yerine , onun yerine - insted instead of : yerine , onun yerine - insted ıv instead of me : benim yerime - insted ıv mi sustain : sürdürmek , iyi oynamak - sısteyn sustainable : sürdürülebilir - sısteynıbıl sustainability : sürdürülebilirlik - sısteynıbilidi agile : atik , çevik , kıvrak - ecıl precedence : öncelik - pıresıdıns millennium : milenyum , bin yıl - mılenyım send : göndermek , yollamak - send sended it : gönderildi - sendid it sent : gönderilmiş - sent violet : menekşe , mor - vaylıt fabulous : harika , inanılmaz , müthiş - febyılıs fabulously : inanılmaz bir şekilde , inanılmaz derecede - febyılısli attract : çekmek , cezbetmek - ıtrakt attractive : çekici , cazip , cazibeli - ıtraktiv attraction : cazibe - ıtrakşın faucet : musluk - fosıt zip : fermuar , fermuarını kapatmak - zip block : engel , engellemek , bloke etmek - bılak blocked : engelli , engellenmiş , engellendi - bılakt generous : cömert , eli açık - cenırıs accelerate : hızlanmak , hızlandırmak - akselıreyt pumpkin : kabak , bal kabağı - pampkin panic : panik , telaş - penik exploration : keşif , arama - ekspıloreyşın first look : ilk bakış , ilk bakışta - fırst luk look at : bakmak , seyretmek - luk et look at it : ona bak - luk et it look at me : bana bak - luk et mi lathe : torna - leydh dishwasher : bulaşık makinesi , bulaşıkçı - dişvaşır stain : leke , lekelemek - sıteyn stainless : lekesiz , paslanmaz - sıteynlıs grill : ızgara , parmaklık , ızgarada pişirmek - gıril drill : matkap , delmek , delik açmak - dıril producer : yapımcı , üretici , yönetmen - pırıdusır entertainment :eğlence , misafir etmek - entırteynmınt always : her zaman , daima , hep - olvis as always : her zamanki gibi - ez olvis inn : han , otel - in lock : kilit , kilitlemek - lak luck : şans , baht , talih - lak lucky : şanslı , bahtlı , talihli - laki luckier : daha şanslı - lakiır luckiest : en şanslı - lakiıst unluckiest : en şanssız , talihsiz - anlakiıst luckily : neyseki , allahtan - lakıli once a year : yılda bir , yılda bir kez - vans ı yiır tide : gel git - tayd britain : biritanya - bıritın screw : vida , vidalamak , gemi pervanesi - sıkru quiet : sessiz , sessizlik , sakin - kuayıt quieter : daha sessiz - kuayıdır quietly : sessizce , yavaşça - kuayıtli economy : ekonomi , iktisat - ikanımi economic : ekonomik , iktisadi - ikanımik economies : ekonomiler - ikanımiz magnet : mıknatıs - megnıt magnetic : manyetik , mıknatıslı - megnetik confidential : gizli , güven veren - kanfıdenşıl confidentiality : gizlilik - kanfıdenşıalıti demolition : yıkım - demılişın occupy : işgal etmek , meşgul etmek - akyıpay occupier : işgalci , işgal eden - akyıpayır occupied : meşgul , dolu - akyıpayd occupation : işgal , istila , meslek , iş , uğraş - akyıpeyşın podcast : dijital ses , görüntü ve yazı dosyası - padkest backpack : sırt çantası - bekpek drum : davul , davul sesi - dıram piano : piyano - pieno mention : bahsetmek , anmak - menşın snowstorm : kar fırtınası - sınovsıtorm capacitor : kapasitör - kıpasıdır flux : akış , akma - fılaks solo : yalnız , tek başına , tek kişilik - solo hire : kira , kiralamak , tutmak - hayır redemption : kurtarma - ridempşın glimpse : belirti , göz atmak - gılimps countless : sayısız , çok - kauntlıs pace : adım , adımlamak , düzene sokmak - peys instant : ani , anlık , bu aya ait - instınt instantly : aniden , anında - instıntli instantaneous : birden , şipşak - instınteyniıs legal : yasal , kanuni , hukuki , hukuk - ligıl illegal : yasadışı , kaçak , illegal - iligıl illegally : yasadışı olarak , yasadışı bir şekilde - iligılli stove : soba , ocak ,sobada ısıtmak - sıtov glisten : pırıltı , parıltı , parlamak - gılisın venture : göze almak , girişim , teşebbüs - vençır soccer : futbol - sakır saving : kurtaran , kurtarıcı , tasarruf - seyving end : son , uç , bitmek , bitirmek - end get old : yaşlanmak , ihtiyarlamak - get old gets old : yaşlanıyor - gets old decrypt : şifresini çözmek - dikript decrypted : şifresi çözülmüş - dikriptıd decryption : şifre çözme - dikripşın encrypt : şifrelemek - inkript encrypted : şifreli - inkriptıd encryption : şifreleme - inkripşın supply : arz , tedarik , sağlama - sıplay power supply : güç kaynağı , enerji kaynağı - pavır sıplay stair : merdiven - sıteyır shovel : kürek , kürekle atmak - şavıl cassette : kaset - kıset per : başına , her biri için , tarafından , vasıtasıyla , gereğince - pır per man : adam başına , kişi başı - pır men overtake : sollamak , yetişip geçmek - ovırteyk catastrophe : felaket , afet - kıtastrıfi prefer : tercih etmek , sunmak , arz etmek - pırifır preferred : tercihli , tercih et , tercih edilmiş - pırifırd bake : pişirmek , fırında pişirmek - beyk baked : fırında pişmiş , pişmiş - beykt baker : fırıncı , ekmekçi - beykır bakery : fırın , fırıncılık , ekmek fırını - beykıri stake : menfaat , hisse , kazığa bağlamak - sıteyk stakeholder :menfaat sahibi - sıteykholdır opponent : rakip , karşı taraf - ıponınt renown : ün , şöhret , şan - rinaun renowned : ünlü , meşhur , şöhretli - rinaund breezy : havadar , esintili - bıriizi stroll : gezinti , gezinmek - sıtrol shopper : alış veriş yapan kimse - şapır chip : çip , yonga , patatez kızartması - çip interfere : karışmak , girişmek , müdahale etmek - intırfiır get down : eğil - get daun get down head : kafanı eğ - get daun hed thank god : allaha şükür - tenk gad turn around : arkanı dön - tırn ıraund pray : dua etmek , namaz kılmak - pırey prayer : namaz , dua , ibadet , duacı , dua eden - pıreyır will you : yapar mısın , eder misin , olur mu - vil yu get them : yakalayın şunları - get dem define : tanımlamak , tasvir etmek - difayn account : rapor , hikaye , hesap , hesap verme - ıkaunt
“DERLEMEDE GOOGLE TRANSLATE VE SESLİ SÖZLÜK UYGULAMASINDAN YARARLANILMIŞTIR” “KELİMELERİN OKUNUŞ LEHÇESİ U.S’ DİR”
GÜNLÜK HAYATTA EN ÇOK KULLANILAN KELİMELERDEN DERLENMİŞTİR
14
14
14